Seninle Başlamadı..
Peki, kiminle başladı?
Nasıl başladı?
Bazen yolda yürürken bir amcaya rastlıyorum veya bir teyzeye.. Bakışları sert, öfkeli, hiddet dolu... Yürüyen ayaklarıyla bile kavga halinde. Söyleniyor, söyleniyor, söyleniyor. Kaldırım taşlarıyla, gökte uçan kuşlarla, kimseye zararı dokunmadan, kalabalık şehrin sokaklarında kendine kuytu bir köşe arayan sokak hayvanları ile, otobüse binmesine yardımcı olan kartla bile.. Yanından geçen her bir detay, içinde bulunduğu her bir durum ile.. Takılmak istediği ne varsa önüne gelen, gözüne ilişen hepsine diyecek bir söz buluyor kendi dünyasında.
Peki sormak istediğimiz bir soru var bu nokta da..
Kim bu halin sahibi? Nasıl oldu bu amcamız, teyzemiz, eşimiz-dostumuz böyle?
Hikâye doğduğu günden ibaret miydi?
Hikâye dünyaya adım attığı günden ibaret miydi?
Nasıl ve kiminle başladı bu hikâye? Hiç sorduk mu kendimize. Hayatımız doğduğumuz an mı başladı? Bedenimiz ve ruhumuz öncesinde, daha öncesinde anne karnında, peki daha öncesinde? Annemizin annesinin karnında? Belki de birkaç adım daha öncesinde başlamış olamaz mıydı?
Bu amcamızın önceki hallerine gidip baksak ya bir ne vardı oralarda?
Dedeleri göçler görmüştü belki de, babaannesi çok ölümler görmüştü, çokça evlatları küçücük yaşlarda mezara koyuvermişti. Büyük büyük dedesi zulme uğramıştı belki de. İntiharlar, hastalıklar, fakirlikler, savaşlar..
Hiç etkilenmeden, hiç yansıtmadan bir bireyi bu dünyaya getirmeleri mümkün müydü peki?
Toplumların en büyük sıkıntısı dişil ve eril enerjinin bu dünyaya yeni bir çiçek getirmek için bir araya gelmelerini alay konusu haline getirmekle başlar. Bu hikâyeyi masalarına meze ederek aşağılarlar ve farkında dahi olmazlar. Bu dünyaya çocuk getirmek çok mühim bir meseledir. Çocuk dünyanın her halini güzelleştiren varlıktır. Bilmemiz gereken yaşadıklarımızın evvelinde yaşayan atalarımızın bu eşsiz güzelliğe hikâyelerinden bir pay bıraktığıdır.
Başa dönelim. Amcamız nasıl edinmiş olmalı bu öfkeyi. Büyüttüğünüz çocuklarınızın siz ne verirseniz onu aldığına çokça şahitlik etmiş olmalısınız. Çocuğa ‘Vur!’ dediğinde vurur. ‘Öp!’ dediğinde öper. ‘Sev!’ dediğinde sever. Hangi dilde konuşursan onu öğrenir.
Şimdi bu amcamız öfkeyi kimden öğrenmiş olmalı?
Mademki sıfırdan başlıyor bu hayat.
Aile kaçınılmaz bir gerçektir hayatımız da. Onları tanıdığımızda, onların yaşadıklarını öğrendiğimizde, geçmiş atalarımızın hikâyelerini dinleyip yaşadıkları hayatlara kulak verdiğimizde kendimizde bir pay mutlaka bulacağız. Öfkeli amcamızın hikâyesini dinlediğimizde belki de hak vereceğiz.
Bilmek yetiyor mu peki?
Bilmek en güzel duygudur. Bilmek insanı güvende hissettiren duygudur.
“İnsan bilmediğinin düşmanıdır.”
Diye boşuna demedi Hz. Ali..
Geçmişimizi öğrenip her haliyle helalleşmeli, kabullenmeli, özümsemeliyiz ki.. Geleceğimizi karartmadan yolumuza devem edebilmeliyiz. Bilmeliyiz, idrak edip benimseyip çevremizde olanlara yargılayarak değil de algılamaya çalışarak bakmayı öğrenmeliyiz. Belki de insanları dinlemeyi öğrenmeliyiz. Kimin ne yaşadığını, nasıl yaşadığını bilmeden dinlemeden hüküm vermekten vazgeçmeliyiz. Amcamızın yüzündeki çizgileri, o çatık kaşlarını, sert mizacını oluşturan etkenleri görmeliyiz. Bakmakla görmek arasında bir fark var ise oda tam burasıdır.
çok teşekkür ederim ellerinize saglık
Her bir meselenin sıkıntısı nedir bilir msiniz? ne zamanki insan çocuk olduğu dönemleri unuttu ve ihtirasla tanıştı işte orası en büyük sıkıntı oldu. çocukluğunu unutan, empatiden yoksun, geldiği yolu inkar eden sözde büyüdüğünü sanan ebeveynler bu sıkıntıları çıkardı. tavsiyem ise şudur: unutmayın bir gün çocuk olduğunuzu
Bunlar ancak kendini sorgulayan bireylerin sözleri olur. Bu bireylerde başarılı olur.
Bu toprakların insanı gülmeyi hakediyor ama bunu bile çok göörüyor yönetenler. Ondandır o amca ve teyznin gülemeyişi. aldığı maaş ile nasıl gülsün bu insanlar. nasıl gülelim hergün glen zamlarla
Geçmişini bilmeyen, geleceğine yön veremez sözlerini getirdi aklıma. Teşekkürler.
Toplum ve camiaların gelecek umudu genç ve Z kuşağın, yeni neslin beynini Humanizm ve Deizm safsatasıyla yıkayarak, Akıl zaafiyetine düşürmekte ve yaratılış medeniyetinden koparmaktalar. Onun için önce kendimizi bilinçlendirmeli sonra çevremizi aydınlatmalıyız.
Öncelikle Elinize Emeğinize Sağlık Çok Güzel Özel Ve Değerli Kelamlar da Bulundunuz. Makalenizi Okurken Hz.Ali A.s -nin Buyurduğu Kelam Özellikle Dikkatimi Cezb Etti:"İnsan bilmediğinin Düşmanıdır" Şuan Makalenizi Tekrar Okuyup Feyz Almaktayım. Bir Sonraki Makalenizi Beklemekteyim. Allaha Emanet Olunuz...
Terakki ve tekamülü zorlayan insanın kaleminden dökülüverir böylesi cümleler.
Elinize yüreğinize sağlık
güzelmiş
Dünyaya geldiğim anda, Yürüdüm aynı zamanda, İki kapılı bir handa, Gidiyorum gündüz gece... hep bir tecrübe halinde insan