Haksızlık gördüğünde hakkını aramayan, hakkıyla birlikte şerefini de kaybeder...
Ehlader Araştırma Bölümü
İmam Hüseyin, zalim yöneticinin baskı, zulüm ve haksızlığına, uygun bir yöntemle karşı çıkılması gerektiğine inanıyordu. Aksine davranan ise, zalim idarecinin ürettiği kötülüklere seyirci kalmış olacak ve bunun vebaline ortak olacaktı. Hz. Hüseyin'e göre Ümeyyeoğulları, Allah'ın çizdiği hududu çiğnemiş, Şeytan’ın yoluna gitmiş, fitne ve fesat çıkarmış, helal-haram dinlemeksizin devlet hazinesi olan beytülmali şahsi menfaatleri doğrultusunda kullanmışlardı. İslam toplumunu bu kötü durumdan ancak adalet, liyakat ve hakkaniyet üzere çalışan hayırlı bir idare kurtarabilirdi. Söz konusu bu kötü yönetime son vererek Müslümanların adalet ve liyakat prensipleri doğrultusunda desteğini sağlayacak meşru bir idareyi tesise en layık olan ise hiç şüphesiz Hz. Hüseyin'in kendisi idi.
"Haksızlık gördüğünde hakkını aramayan, hakkıyla birlikte şerefini de kaybeder." diye buyuran babası Müminlerin Emiri Ali'nin yolundan giden Hz. Hüseyin kendisine yakışanı yapmıştı.
Elim verici Kerbelâ Vakıası'ndan sonra İmam Hüseyin'in hayatta kalan tek oğlu Mekke’ye gitmiş ve orada ömrünü ibadetle geçirmiş ve ona “İbadet edenlerin süsü” anlamında "Zeynelâbidin" denmiştir. Ehl-i Beyt'in IV. İmamı olan Zeynelâbidîn hazretlerinin oğlu Muhammed Bâkır, onun da oğlu Cafer-i Sâdık, onun da oğlu Musa Kâzım ve onun da oğlu Ali Rıza'dır. İslam coğrafyasında birçok tasavvuf insanı, tarikat şeyhi ve mezhep imamı gibi dönemlerinin önde gelen kişileri bu soya saygı göstermiş ve bu günümüze kadar gelmiştir.
Anadolu'daki tasavvuf ve tarikat geleneğinde Hz. Ali ve Ehl-i Beyt sevgisi bütün canlılığı ile devam etmiştir. Türkler Hz. Muhammed (s.a.a) ve Ehl-i Beyt sevgisini ön planda tutan sufilik cereyanının etkisi altında kalmışlar ve günümüzde bile bunu hala devam ettirdikleri yapılan araştırmalarda görülmektedir.
Kerbelâ ile ilgili şiirler, Kerbelâ Olayı Alevî ve Sünnî Müslüman coğrafyada birçok edebi ve müzikal esere konu olmuş, mersiye gibi yeni türlerin doğuşuna neden olmuştur. Örneğin; "Dini Cemaatlerin Yapısal-Fonksiyonel Analizi, Kayseri ve Ankara İlleri Rifai Cemaati Örneği" adlı doktora çalışmamda Rifai Tarikatı şeyhlerinin Kerbelâ ve Hz Hüseyin'le ilgili şiirlerinden bazıları şunlardır:
(I)
Güllerim açmadan soldu
Selvi kalbim keman oldu
Zalim şu Yezid’e ne oldu
Ben Ali ibn-i Hüseyin’im.
Bu zulmü reva gördüler
Ok atıp kılıç vurdular
Halimize şad oldular
Ben Ali ibn-i Hüseyin’im.
İçilse biter mi Fırat’ın suyu
Kurusun kalmasın Yezid’in soyu
Günlerden Cuma Muharrem ayı
Ben Ali ibn-i Hüseyin’im.
Hüzn ile esiyor saba yelleri
Ne çok sıcak Kerbelâ’nın çölleri
Şam'a uğrar üseranın yolları
Ben Ali ibn-i Hüseyin’im.
Bu zulme bakarak akıyor yaşım
Yezid’e gidiyor armağan başım
Karalar bağlamış yarenlerim yoldaşım
Ben Ali ibn-i Hüseyin’im.
Vahab’ın yaresi derin sızlıyor
Ehl-i Beyt’in izin sürüp izliyor
Mehdi, Al-i Resulünü gözlüyor
Ben Gulam-ı Ali Haydar Hüseyin’im
(II)
Seni sevmek bize farzı vaciptir
Ey benim imamım İmam Hüseyin
Senin deden dost Muhammed Habib’dir
Ey benim imamım İmam Hüseyin
Baban dahi Şah-ı Kerrar Ali’dir
Senin yolun Muhammed’in yoludur
Garip gönlüm aşkın ile doludur
Ey benim imamım İmam Hüseyin
Kerbelâ'da kıydılar sen civana
Kıyamette çıkacaklar divana
Lanet olsun Yezid, Ziyad ve Mervan'a
Ey benim imamım İmam Hüseyin
Ta Kâlû Belâ'da sevmişim seni
İzini izlerem dönmezem geri
Peygamber torunu ey din rehberi
Ey benim imamım İmam Hüseyin
VİRANİ seni görmek diler seherde
Senin derdin yare açtı ciğerde
N'ola yüzün görebilsem mahşerde
Ey benim imamım İmam Hüseyin
(III)
Gözlerimde kanlı yaşlar
Ağlar Hüseyin aşkına
Şu Kerbelâ ciğerlerimi
Dağlar Hüseyin aşkına
Sevenler dost Muhammedi
Şefaat kanı Ahmedi
Yürekten edip feryadı
Söyler Hüseyin aşkına
Anı seven alır berat
Muhibleri geçer sırat
Kızıl kan olmuştur Fırat
Çağlar Hüseyin aşkına
Salât ona selam ona
Feryat eder Fatma ana
Âşıklar yasından kara
Bağlar Hüseyin aşkına
Yine yarem oldu beter
Hasreti burnumda tüter
Muharrem matemi tutar
Aylar Hüseyin aşkına
Anı sevmek yüce devlet
Görürüm cemalin elbet
VİRANİ Yezid'e lanet
Eyler Hüseyin aşkına
(IV)
Muhammed Mustafa âlem sultanı
Sıtk ile yolunda kurban olda gel
Aliye'l Mürteza şir-i Yezdani
Din-i İslam ehl-i iman olda gel
Hasan'la Hüseyin Şebberi Şübber
Zeynel Abidin'dir Bakır’a peder
Cafer-i Sadık'tan kuşanıp kemer
Meveddet hükmine canan olda gel
Musa-yı Kazım'dır Bağdat'ın şahı
İmam Ali Rıza Meşhed'in mahı
Gönüller sultanı Taki'yle Naki
Hel eta sırrına irfan olda gel
Hasan-i Askere ettiler cefa
Onlara zecreden ehl-i bivefa
Muhammed Mehdi kayboldu heyfa
Serdab-ı imamda mihman olda gel
Virani'yem kurban olam aslına
Muhammed Mustafa Ali nesline
Kamil bir mürşidin düşüp destine
Hakka hizmet edip insan olda gel
(V)
Bülbül gibi güle etsem efkanı
Derdimin dermanı Şahım el-medet
Acep dur olur mu serim dumanı
Derdimin dermanı Şahım el-medet
Ta devr-i âdemde girdim dergâha
İkrar bend olmuşam sen gibi Şah'a
Kerem kıl sultanım aciz bedbaha
Derdimin dermanı Şahım el-medet
İmam Hüseyin’dir zatına peder
Virane gönlüme aşkın akseder
Men aref sırrından ver bize haber
Derdimin dermanı Şahım el-medet
VİRANİ zikreyler eylüle Nehar
Nazar kıl gönlüme açıla bahar
Sinemin şehrinde bin bir illet var
Derdimin dermanı Şahım el-medet
(VI)
Bizi kurtar bu nefsin elinden
Merhamet kıl muhtarına bağışla
Gönlümüz uyandır aşkın elinden
Medet eyle Haydar’ına bağışla
Hasan hulk-i rıza canların canı
Hüseyn-i mücteba derdim dermanı
Zeynel aba gibi Ali sultanı
Yad eyleyen güftarına bağışla
Muhammed Bakır'dır bizlere fener
Caferu's-Sadık’tır şems ile kamer
Kazım'ın yolunda kuşandık kemer
Ehl-i Beyt’in ikrarına bağışla
Musa Rıza şah Taki'yle ba Naki
Kanlara boyandı Hasan Askeri
Yolunu gözlerim imamım Mehdi
Ol imamın zamanına bağışla
Ehl-i Beyt'e dahi Al-i Aba'ya
Gavsiyette Hacı Ahmet Baba’ya
O nesli züllale Yakup Baba’ya
Senamirin piranına bağışla
Pirlerin himmeti erenler yolu
Ervahı ezelde nuş ettik dolu
Şehr-i Senamirde Peygamber gülü
Hacı Mevlüt serdarına bağışla
Nişan olmuş bize bunda melâmet
Aşkın ile bulsun canım selamet
VİRANİ'YE gerçi pek yüce devlet
La taknatü işarına bağışla