.
.
Ehlader Araştırma Bölümü
İmam Ali (a.s): (Allah) ecelleri belirlemiş, bazısını kısaltmış, bazısını da uzatmış; bazısını öne almış, bazısını da ertelemiş ve sebeplerini ölüme bitiştirmiştir.
İmam Ali (a.s): Ecelden daha doğru bir şey yoktur.
İmam Ali (a.s): Ecel, ne güzel ilâçtır.
İmam Ali (a.s): İnsanın nefesleri, eceline doğru attığı adımlardır.
"Hiçbir kimse, Allah'ın izni olmadan ölmez. Ölüm, vakti belirlenmiş bir yazıdır."[1]
İmam Ali (a.s): Koruyucu olarak ecel yeter.
İmam Ali (a.s): Ecel, sağlam bir kaledir.
İmam Ali (a.s): Şüphesiz her şeyin bir müddeti ve eceli vardır.
İmam Ali (a.s): Allah, her şey için bir miktar ve her miktar için bir ecel/süre koymuştur.
* * *
"Her ümmet için belirli bir süre vardır; vakitleri dolunca ne bir an gecikebilir ne de bir an öne geçebilirler."[2]
"Yok ettiğimiz her bir memleketin elbette belli bir yazısı vardı. Hiçbir ümmet, kendi süresini öne de alamaz, geciktiremez de."[3]
"O, sizi çamurdan yarattı, sonra bir ecel tayin etti ve belirlenmiş ecel O'nun katındadır. Sonra bir de şüphe edersiniz."[4]
İmam Cafer Sadık (a.s) -yukarıdaki ayetin tefsirinde-: Belirlenmemiş ecel, durdurulmuş ve askıya alınmış eceldir; Allah ondan dilediğini öne alır, dilediğini erteler. Belirlenmiş ecel ise, Allah’ın bir kadir gecesinden diğer kadir gecesine kadar olmasını irade ve takdir ettiği eceldir. Allah’ın şu sözü de bu anlamdadır: "Süreleri sona erince bir an bile geciktirilmezler ve öne de alınmazlar."
İmam Ali (a.s): Sadaka ile eceller uzar.
İmam Cafer Sadık (a.s): İnsanlar ömürleriyle yaşamaktan çok, iyilikleriyle yaşarlar; ecelleriyle ölmekten çok, günahlarıyla ölürler.
- - - - - - - - - -
[1] Âl-i İmrân, 145
[2] A’râf, 24
[3] Hicr, 4-5
[4] En’âm, 2.