.
.
Dünyanın dört bir yanında kutlamalarına başlanan bayramların büyüğü, Velayet bayramı Gadir-i Hum etkinliklerine, Irak'ta, İran'da, Suriye’de, Lübnan’da, Yemen'de, Azerbaycan'da, Rusya'da, Afganistan’da, Pakistan’da ve Hindistan’da olduğu gibi Türkiye’de de Ehl-i Beyt dostları tarafından camilerde, sokak ve meydanlarda coşkulu bir şekilde start verildi. Avrupa ve Müslümanların yaşadığı birçok coğrafyada programlar düzenlendi.
Kısacası İslam’ın ve Müslümanlığın ulaştığı her yerde bu büyük bayramın kutlanmasına şahit oluyoruz. İslam alimleri ve kaynakları Sünni’si ile Şii’si ile vukuuna icma ve ittifakla inanılan Gadir Hum olayı daha sonralar mezhep ayrışmaları ve fitneleri, zalim sultanların da desteği ile perdelenmeye çalışılmış, İslam aleminin gündeminden çıkarılma planları yapılmıştır. Ancak buna, Ehl-i Beyt dostları asla izin vermemiş, yaşatmaya çalışmışlardır. Tahriften, hurafeler ve bidattan büyük ölçüde korunan, kollanan Ehlibeyt kaynaklarına göre Gadir-i Hum bayramını yaşatmanın Kur’ani ve Nebevi bir gerekçesi vardır.
Kur’an’ın dışında tüm dinlerde ve mushaflarda insanlar iman ve küfür olarak iki eksende ele alınmış, üçüncü bir kategoriye yerde, detayda verilmemiştir. Sadece Kur’an’da müspet iman ve mümine karşı iki gruptan bahseder. Kafir ve Münafık. Münafık ve nifak kategorisine sadece son ilahi kitap Kur’an-ı Kerim’de derinlemesine inilmiş, ayrıntılı bir şekilde bilgilendirmeler ve uyarılar yapılmış. Bu husus, Gadir-i Hum ve Ehlibeyt’in velayeti ile ilişkilendirildiğinde bütünüyle yanıtını bekleyen sorular aydınlanmış olacaktır.
En önemli soru şudur: Hz Peygamber’e Gadir Hum mesajını Maide Suresi 67. ayette beyan ettiği gibi ümmete iletmesi istenmekte ve bu istek, ayetin akışı içerisindeki ifadelere bakıldığında eşi benzeri görülmemiş sertlikler, tehditler, endişeler, kaygı ve tedirginlikler içermektedir.
"Ey Resul! Rabbinden Sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan, O'nun verdiği Peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah, seni insanlardan korur."
Ayet-i kerimeden anlaşılacağı üzere, efendimizin bunu ilan etmede bir kaygısı var ve yüce Allah inen ayet ile asla çekinmemesini, O'nu koruyacağını, eğer bunu ilan etmezse peygamberliğini yerine getirmemiş sayılacağını beyan ediyor. Peki bu kaygı nedir? Kimlerden dolayıdır? Neden önemlidir?
Resulullah’ın irtihalinden günümüze kadar yaşanan birçok üzücü olaylar, Ehl-i Beyt'in ve savunucularının karşılaştığı zulüm ve cinayetler, onların yalnızlığa terkedilmesi, aslında Efendimizin hangi hususlarda endişe duyduğu ve hangi taifeden dolayı derin kaygılar taşıdığına dair bize ipuçları veriyor zaten.
Ömrü ve Peygamberliği yıllarla sınırlı olan bir Peygamberin sahip olduğu kıyamete kadar geçerli olacak İslam dininin bekası için bir formül deklere etmesi gerekirdi. İşte o formül GADİR-i HUM formülüdür. Onun için o gün, o olaydan sonra inen Kur’an ayetinde “İslam dinini sizin için kemale erdirdik” vurgusu ön plana çıkıyor.
Gadir-i Hum’un yaşatılmasında Kur’an ile birlikte Nebevi bir talimatın varlığını da göz ardı etmemek gerekir. Allah Resulünün Gadir Hum çölünde tarih kayıtlarına geçen uzun hutbesinde yer alan cümlelere bakıldığında bu önemli günü gündemde tutmanın, onu konuşmanın ve anmanın nebevi bir istek nebevi bir talep olduğunu göreceğiz.
Efendimiz Gadir-i Hum çölünde yaptığı konuşmasında bugünün gelecek nesillere aktarılmasının gerekliliğini beyan etmiştir:
"Şüphesiz ki ben bu İlahi ahdi kıyamet gününe kadar neslimde imamet ve miras olarak bırakıyorum. Ben tebliğine emredildiğim mesajı ulaştırdım ki hazır ve gaip olan, burada bulunan veya bulunmayan, doğmuş veya doğacak herkese hüccet olsun. O halde hazır olan olmayana ve baba evladına bu mesajı kıyamet gününe kadar ulaştırsın."
Bundan dolayı Ehl-i Beyt İmamları bu günü yaşatmanın İslam’ı yaşatmak kadar önemli olduğunu sürekli tembihlemişlerdir
İmam Cafer Sadık (a.s) ashabından birine buyurdu:
“Acaba Allah’ın Gadir-i Hum’dan daha büyük, daha mübarek bir gün yarattığını mı sanıyorsun? And olsun Allah’a hayır” (İmam bu cümleyi 3 kez tekrarladı)
Başka bir hadiste:
“Gadir-i Hum Ramazan ayının iki katı bir fazilete sahiptir” denilmiştir.
Görüldüğü gibi Kadir Geceleri ve bayramı ile birlikte Ramazan ayından daha üstün olduğu vurgulanan bir Gadir-i Hum söz konusudur.