Yeni yetişen temiz fıtratlı gençlerimiz, Batı kültürünün etkisi altında kalarak fıtratlarından yüz çevirmekte, koca bir ömrü bir kuru sevda uğruna heba etmekte ve anlamamakta. Oysa ne olurdu biraz kendine gelseydi ve oturup yüreğinin sesini dinleseydi, yüreğini kendisine arş edinmiş Rabbiyle dertleşseydi ve keşke şöyle bir düşünseydi: "Ben de bir insanım, eninde sonunda herkes gibi ben de öleceğim; geçen gün dedem, sonra babam, bugün yahut yarın ben de öleceğim, demek ki bu boş ve geçici dünya için, geçici zevkler uğruna ebedi yaşamımı mahvetmemeliyim. Gelen gidiyor ve herkes kendine göre bir gaye için harcıyor hayat sermayesini. Kimi bir ev için bir ömür didinmekte, kimi bir kadın aşkına kendisini paralamakta, bazısı bir emeklilik hülyasında, bazısı parasına para katma tutkusunda, başkaları da yalan bir şöhret yolunda harcayıp gidiyor ömrünü… evet, sadece insana bir kez verilen bu ömrü haktan ve hakikatten uzak heder ediyor. Demek ki ben hiçbir zaman yok olmayacak için varım ve öldükten sonra O'na ulaşamaman
ın acısıyla yanacağım."
Bu bilince varmak bir gencin ilah-i olma yolunda atacağı en büyük ve en önemli adımdır. Madem bir kere yaşayacağız bu dünyada; bir kere doğduk ve bir kere öleceğiz, o halde tam on ikiden vurmalıyız bu hayatın semeresini. Boşa giden hiçbir dakikamız, hatta saniyemiz olmamalı. Değersiz heveslerle kendimizi tüketmemeliyiz, hele beş kuruş etmez şeylere, elli yıllık bir ömrü hiç mi hiç feda etmemeliyiz.
“Ya leyteni kuntu turaba / Keşke toprak olsaydım!” denilmeden, bir an önce kurtulmalıyız bu gaflet uykusundan, hidayete doğru kendimizi yormalıyız.
Öyleyse iyi bir plan-program yapmalı, Allah’a doğru giden yolda yürümeye başlamalı, mutlaka şüpheli isteklerden sakınılmalı ve âlimlere danışarak ilah-i bir genç olma istikametinde şu özellikleri kendimizde toplamalıyız.
İlah-i genç; öncelikle kendisini tüm ilim silahlarıyla kuşandırmalıdır. Elde ettiği ilmî seviyenin yeterli olduğu kanaatine varmamalı, ilim yolunda hırslı, açgözlü ve son derece gayretli olmalıdır. İlim adamının bu psikolojik özelliği, hadiste işadamının psikolojik özelliğiyle karşılaştırılarak anlatılmakta, adeta ilmî doyumsuzluk tavsiye edilmektedir: “İki açgözlü kişi vardır ki doymaz: Biri ilim taleb eden... diğeri de mal ve servet talep eden.”
İlah-i gencin ikinci önemli özelliği de takvadır. O kendisini günahlardan uzak tutar, sürekli Allah’ın rızasını kazanmak için çalışır, rıza-i ilahiye yakın ve şeytandan uzak olur. Onun tek bir hedefi vardır, Allah'a daha iyi bir kul olabilmek, bunun içinde tüm haramlardan sakınır ve tüm vacipleri de en güzel şekilde yerine getirir.
İlah-i genç; inanan, güvenen, emin bir geleceğe namzet olan, çevresine emniyet vaad eden ve iç içe farklılıkları bulunan özel konumlu bir abide insandır. O, bütün bir ömür boyu her işini Allah tarafından görülüyor olma dikkatine bağlar.
İlah-i genç; sükûtu fikir, konuşması zikir, zahir ve batın hasseleriyle hep O’na kilitli, melekler kadar teveccühü derin-duru, yaptığı ve yapacağı işlerin gerektirdiği ihlâsın da farkında kusursuz bir basiret insanıdır. Kısacık ömründe ebedi ahiret için azık toplamaya çalışır, kendisine Rabbi tarafından bahşedilen nimetlerin en küçüğünü dahi zayi etmez, dünya ve ahiret adına bir şey vaad etmeyen boş şeylerle uğraşmaz.
İlahi genç; nefsiyle sürekli cihat halindedir, ruhunda bulunan kötü sıfatları temizleme ve yerine güzel sıfatları yerleştirme cihadında; öyleki melekler onu semadan izledikçe bir kez daha yüce Allah’a “Biz senin öğrettiğinden başka bilmeyiz” derler.
İlah-i genç; herkesi ve her şeyi O’ndan dolayı sever, her zaman sevgi soluklar ve çevresinde sevgiden bir atmosfer oluşturur. Koşar ağlamaları dindirir, figanları keser, ızdıraplara panzehirler çalar ve gülmeye çevirir üzgün yüzleri. O kendine, başkaları için bir şey ifade etme durumuna göre değer verir ve onun nazarında “ben” değil her zaman “biz” söz konusudur.
İlah-i genç uyanıktır, çabuk kandırılmaz, siyasetle ilgilenir ve Müslümanların sorunlarını kendisine dert edinerek, çözüm için çabalar. Bu genç adam; maneviyatın doruklarındadır, Allah’ın sevgisi ve aşkına ulaşmak için en büyük eğlencesi Rabbiyle münacattır. Geceleri herkes uyuduğu zaman o uyanır ve aşkının ispatı olan gözyaşlarıyla sevdiğiyle konuşur. Çünkü yüce Allah’ın Hz. Musa’ya buyurmuş olduğu bu hadisi kutsiyi iyice kavramıştır: “Ey Musa! Beni sevdiğini söyleyen ve sonra sabahlara kadar uyuyan ne kadarda yalancıdır, seven sevdiğiyle olup onunla konuşmak istemez mi?”
İlah-i genç; bir ayağı kabirde yaşlı bir insan edasıyla sürekli ölümü ve ölüm ötesini düşünen, âhiretine azık tedarik etmek için çalışıp didinen, gençlik heveslerine esir olmayan ve gaflette boğulmayan gençtir.
Yaş açısından daha küçücük bir çocuk olan İmamlarımızdan birisi, genç yiğitler için en güzel örnektir. Rivayete göre; yaşıtı olan çocuklar, “Gel, sen de bize katıl; beraberce oynayalım!” dedikleri zaman, “Ben, oyun için yaratılmadım” diye buyurmuştur o masum İmam. Oynamak çocukların şiarı olmasına rağmen, kendisi daha o yaşta hilkatin gayesini kavramış, dünyevî meşgalelerden mümkün olduğunca uzaklaşmış ve yaratılış hikmetine uygun bir gidişatı seçmiştir.
İşte ilah-i genç, daha hayatının ilkbaharında, kulluğunun farkına varıp dünya misafirhanesini ebedî saadetin kapısını açmak için bir vesile olarak değerlendiren delikanlıdır.
Tabii ki, en hayırlı genç de kimi zaman kayıp düşebilir; zaman zaman tökezlemek, ara sıra sürçmek, yer yer devrilmek ve bazen şeytana aldanıp bir günah çukuruna yuvarlanmak Peygamberler ve İmamlar haricinde her insan için söz konusudur. Ne var ki, iyiliğe kilitlenmiş bir genç, daha günaha düştüğü ilk anda seccadesine koşar, günahını hemen tövbe ile boğar ve en kısa sürede salih amelleri yerine getirme vesilesiyle günah kirlerinden arınır. Allah Resulü; “Tövbe güzeldir, fakat gençlerde olursa daha güzeldir; Allah tövbe eden genci sever.” buyurmuştur.
Sözün sonunda; Merhum İmam Humeyni ilah-i aşk yolunda ilerlemek isteyen ve ilah-i insan olmak isteyen Müslüman gençliğe şu nasihatlerde bulunmaktadır:
1- Güne başladığınızda muşarete yapın, gün boyunca günah işlemeyeceğinize dair Allah’a ve kendinize söz verin ve her an bu sözünüzü hatırlayarak murakabe haleti içerisinde olun. Akşam olunca da bir günü nasıl geçirdiğinizin muhasebesini yapın, kendinizi hesaba çekin ve eğer Allah korusun günah işlemişseniz hemen tövbe edin ve iyi bir amel yapmışsanız Allah’a şükredin.
2- Vacipleri yerine getirip, haramlardan uzak durun.
3- Pazartesi ve Perşembe günleri mümkün oldukça oruç tutmaya çalışın.
4- Çok fazla uyumayın ve Kuran-ı Kerim'i çokça okuyun.
5- Sözünüzde durun ve anlaşmalarınıza önem verin.
6- Sade ve gösterişten uzak giyinin.
7- Yoksullara yardım edip, her gün sadaka vermeye çalışın.
8- Çok masraflı, lüks toplantılara katılmayın, kendinizde böyle toplantılar düzenlemeyin.
9- Çok konuşmayın, çok dua edin.
10- Kendinizi bilgi yönünden geliştirin, dini konuşmalara katılın.
11- Yaptığınız iyilikleri unutun ve geçmişte işlemiş olduğunuz günahları hatırlayın.
12- Spor yapmaya özen gösterin.
13- Bir İslam ülkesinin ihtiyaç duya bileceği tüm bilimleri öğrenin.
14- Her bakımdan dikkatli ve uyanık olun.
15- Kuran okumasını ve tecvid kurallarını iyice öğrenin.
16- Aktüalite ile ilgilenin, güncel haberleri özellikle de Müslümanları ilgilendiren haberleri takip edin.
17. Maddi yönden yoksullara, manevi yönden de Rabbani âlimlere bakın.
18- Beş vakit namazı vaktinde kılın, gece namazı da kılmaya çalışın.
19- Âlimlerle arkadaşlığı asla kesmeyin, sürekli onların sohbetinde bulunun