Hikmetin Reçetesi

.
.

“Hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse şüphesiz ona çokça hayır verilmiştir. Bundan ancak akıl sahipleri ibret alır.”

Bakara / 269

Hikmet sahibi olmak için düşünmek, okumak ve bilgi sahibi olmak yeterli değildir. Bunların yanı sıra nefsi de terbiye etmek, günaha, sevaba dikkat edip haram lokmalardan ve haram şehvetlerden de uzak durmak gerekir.

“Mide boş olunca kalp hikmeti kabullenir.”

Resulullah (saa)

Okurken doğru ve sağlam kaynaklardan beslenmek gerekir. Günümüz dünyasında maalesef özellikle sosyal medya ve haberler biz insanların üzerinde ciddi bir etki yaratmaktadır. Doğruyu, yanlışı artık ayırt edemez hale gelmiş ve kardeş kardeşi kâfirlikle itham etmeye başlamıştır.

İnsanoğlu çevresini doğru okuyamadıkça çeşitli duyguları gelişir. İçinde tohumu bulanan ancak yanlış sulama yapıldığında da zararlı otların yetişmesine ve güzellik tohumlarını sarmasına, yok olmasına sebebiyet verir. İşte bu sulama yöntemlerinden biri de yalan yanlış haberlerdir. Özetle yanlış okursa yanlış bilgi edinir ve yanlış düşünür. Nefsini de terbiye edemez. Doğru ve güzel söz kalbi ve ruhu güzel insanlarda güzel etkiler oluşturur. Ancak şehvet denilen şey yanlış bilgilerle beslenirse işte o zaman büyük bir sorun ortaya çıkar. Hem insanın kendisi hem de etrafı zarar görür. Şehvetten kasıt ise bir şeye karşı duyulan şiddetli arzudur. Kısaca kişisel ve cinsel ihtiyaçlara yönelik isteklerin tamamıdır. Bazen midedir, bazen makam, bazen de cinseldir. Haram bir bilgi yani yanlış bilgi insanların kardeşlerine karşı öfkelenmesine Allah muhafaza birbirlerini katletmesine bile yol açar. Haram lokma da doğruyu yanlışı ayırt etmeye sebep olur. Şehvete yenik düşmek ise hikmetin yitirilmesine neden olur.

“Şehvete galip gel ki hikmetin kemale ersin.”

İmam Ali (as)

Eğer insana hikmet verilirse o zaman her şey değişir. Olaylara hikmet gözüyle bakar, hikmetle değerlendirir ve hikmetle davranır. Etrafını iyi gözlemler ve hikmet çerçevesinde hüküm hüküm verir.

Şimdiye kadar diş doktoruna gittiniz mi?

-Diş doktoruna gittiğinizde ilk önce diş etinize iğne yapar, sonra eline alır pense/kerpeten tarzı aletleri sonra işini yapmaya başlar. Bazen öyle anlar olur ki acı ve ağrıdan elinizle sandalyeyi kavrarsınız, gözleriniz dolar ağlamaklı olursunuz.

İşte böyle durumlarda niçin doktora bir yumruk atmazsınız ya da kulağının dibine bir tokat çakmazsınız? Niçin sesinizi başınıza atıp ortalığı yıkmazsınız!

Bu kadar dert ve ağrıya tahammül niye?

İtiraz edin doktora, çektiğiniz ağrıdan dolayı sürekli şikâyet edin.

-Dişçiden çıkarken de üstüne üstlük ona bir de teşekkür edip; "Bir daha ki randevum için gün veriniz" diyorsunuz.

Allah'ı da diş doktoru gibi kabul etmek istemez misin?

Doktora itiraz etmiyorsun çünkü yaptığı işlerin bir felsefesi olduğunu biliyorsun. İyiye doğru gittiğini ve hikmetinin olduğunun farkındasın. Allah'a Hekim'dir bilmiyor musun? Biliyor musun doktorlara da eskiden Hekim derlerdi. Doktora gittiğinde tedavi edildiğinde ona teşekkür ediyorsun ve sonraki randevunun ne zaman olduğunu soruyorsun. Yani sonraki çekeceğin ağrılar için sevinerek randevu istiyorsun.

Şimdi söyle bakalım; Allah'ın belgesinin (emir ve yasakları) doktorun belgesi kadar değeri yok mu senin için?

Unutma Allah her zaman ve her yerde Allah'tır

Allah, bizim iyiliğimizi ve bizim için en güzelini herkesten daha iyi bilir. Kendimizi Allah'a emanet edelim ve Hekimliğine güvenelim.