...Birkaç gün dahası yok. Söz verip de onu kandırmayın.
Ehlader Araştırma Bölümü
Ehlader Ailesi olarak vefatının 33. yılında İmam-ı Rahil'i rahmetle anıyor ve siz değerli okurlarımız için İmam Humeynî'nin ömrünün sonlarında cereyan etmiş bazı anekdotları paylaşıyoruz.
Parmak Hareketleri ve Namaz
Saat sekize on vardı ve İmam'ı yoğun bakım odasına aldılar. Ben İmam'ın kulağına eğilerek namaz vaktinin geldiğini ve Ensari Beyin gelip kendilerine yardım etmesini isteyip istemediklerini sordum. İmam kaşlarını kaldırarak istemediğini anlattı. Dr. İlyasi dedi ki: "İmam bütün söylenenleri rahatlıkla işitebilir ama işittiklerine cevap verecek mecali yok." İşte o sırada İmam'ın sağ işaret parmağını hareket ettirdiğini gördük ve namaz kıldığını anladık.[1]
İmam'ın Son Nasihati
Merhum İmam'ın en önemli ameli namaz idi. O ömrünün son anına değin, nafileleri dahi terk etmemişti. Bedenini ve dudaklarını hareket ettiremeyecek kadar hali kötü olduğunda da parmak hareketleriyle namaz kılardı. İmam'ın namaza olan aşkını tam manasıyla hissedebiliyordum. İmam parmak hareketleri ile namaz kıldığı zaman, bazı doktorlar konuyu anlamadıkları için İmam'ın bir şeyler istediğini sanıyordu. Ben de: "Hayır, bir şey istemiyor. Namaz kılıyor." diyordum. Bu namazın değeriydi ve İmam'ın son nasihati de namaz idi.[2]
Ona Söz Vermeyin
İmam ömrünün son günlerine yakın küçük torunu için: "Ali nerede?" diye sordu. Ben de; “Ali de ne zamandır sizi soruyordu. Sizinle oyun oynamak istediğini ama siz hep yattığınız için, bundan hiç hoşlanmadığını söylüyordu. Ben de ona birkaç gün daha sabrederse, İnşaallah eskiden olduğu gibi, güzel güzel oyunlar oynayabileceğinizi söyledim.” dedim. İmam bunun üzerine şöyle dedi: “Birkaç gün dahası yok. Söz verip de onu kandırmayın.”
“Allah'ım Beni Kabul Et”
İmam'ın müşahede altında kaldığı odada, kendisinden habersiz yerleştirilmiş gizli kameralar bulunmaktaydı. İmam o gece kıldığı namazda hem ağlıyor hem de şöyle diyordu: "Allah'ım beni kabul et… Allah'ım beni kabul et…” O gece kamera arkasında bu sahneyi izleyen herkes, onun bu yakarışına şahit olmuştu.
[1]Keffaşizade, Mustafa, Pasdar-i İslam, Sayı 41
İmam'a karşı cephe alanlara dair hep şu aklımıza takılmıştı: İran Sünni bir ülkeydi de İmam Humeyni mi İran'ı Şii yapmıştı? İmam Humeyni Şii'ydi de karşısındaki Şah Rıza Ehl-i Sünnet miydi? Ne acıdır ki bunlar açık açık o gün Amerika'yı destekliyorlardı. Zannedersiniz ki Amerika Ehl-i Sünnetti. Şaka gibi tavırlardı ülkemizde o dönem takınılan tavır...
selam olsun sena ya ruhollah_ ya imam homeyni (ra)