Ayetullah Mekârim Şîrâzî diyor ki:
Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Bu, gizlide kendisine ihanet etmediğimi bilmesi içindir. Kesinlikle Allah hainlerin tuzağını hidayet etmez. Ben nefsimi temize çıkarmam. Rabbimin merhamet ettiği kişi hariç kesinlikle nefis kötülüğü emreder.”[1]
Bazı müfessirler bu iki ayetin Hz. Yusuf’un sözü olduğunu söylemişlerdir. Ancak bu, ayetlerin zahirine muhalif olan bir tefsirdir. Çünkü Arapça edebiyat kriterlerinin hiçbirine uymamaktadır. Bu ayetlerdeki sözler Mısır Azizi’nin karısının yani Züleyha’nın sözleridir.[2]
Açıklama:
Tefsircilerin bir kısmı “Ben nefsimi temize çıkarmam. Rabbimin merhamet ettiği kişi hariç kesinlikle nefis kötülüğü emreder.” ayetindeki sözleri Hz. Yusuf’un söylediğini kabul etmektedirler. Buradan hareketle peygamberlerin günah işlediğine inanan kişiler de bu ayeti kanıt gösterip şöyle söylemektedirler:
“Hz. Yusuf bu ayette Züleyha ile baş başa kaldığı zaman nefsinin kendisine kötülüğü emrettiğini ve zinaya niyetlendiğini itiraf etmektedir. Günah vuku bulmasa bile niyet etmek de bir tür günahtır. Dolayısıyla o da bu günahı kabul etmiştir.”
Hâlbuki mezkûr ayetteki sözleri Hz. Yusuf değil Züleyha söylemiştir. Çünkü:
a) “Bu, gizlide kendisine ihanet etmediğimi bilmesi içindir.” ayetinin başında “Zâlike/Bu” ifadesi geçmekte ve önceki cümlenin nedenini açıklamaktadır. Önceki cümle ise tamamen Züleyha’ya aittir ve Hz. Yusuf hakkında “Şimdi hak yerini buldu, ben onun nefsinden murat almak istedim, kesinlikle o sadıklardandır.”[3] diye söylemektedir. Dolayısıyla mezkûr cümleleri ayetlerin siyak ve sibakını bırakıp nedensiz ve delilsiz bir şekilde Hz. Yusuf’un önceki ayetlerdeki sözüne atfetmek Arapça dilbilgisi açısından son derece yanlış bir tutum olur.
b) Eğer mezkûr ayetler Hz. Yusuf’un sözü olarak kabul edilirse, büyük bir çelişki ve tezat oluşacaktır. Zira bir taraftan Hz. Yusuf “Bu, gizlide kendisine ihanet etmediğimi bilmesi içindir.” diyerek Mısır Azizi’ne ihanet etmediğini söylemiş olacak, diğer taraftan da “Ben nefsimi temize çıkarmam. Rabbimin merhamet ettiği kişi hariç kesinlikle nefis kötülüğü emreder.” diyerek bir hatasını veya günahını itiraf etmiş olacaktır. Bu tür sözleri, ancak küçük veya büyük bir günah işlemiş olan bir kişi söyleyebilir. Oysa Hz. Yusuf hiçbir günah işlememiştir.
c) Hakeza başka bir çelişki daha ortaya çıkacaktır. O da şudur ki cümlelerin içinde müzekker/eril zamirin olmasından dolayı Hz. Yusuf Mısır Aziz’i hakkında şöyle söylemiş olacaktır: “Bu açıklamalar, gizlide Mısır Azizi’nin kendisine ihanet etmediğimi bilmesi içindir.” Bu sözler Hz. Yusuf zindanda iken söylenen sözlerdir. Hâlbuki Züleyha’nın saldırısı gerçekleştiği ve Hz. Yusuf ile onu kapıda gördüğü zaman kocası kimin doğru ve kimin yalan söylediğini anlamıştı. Bu yüzden Züleyha’ya ve ona yardım eden kadınlara şöyle demişti: “Kesinlikle bu sizin tuzaklarınızdandır. Muhakkak ki sizin tuzaklarınız büyüktür. Ey Yusuf! Sen bundan vazgeç. (Ey kadın!) sen de günahın için bağışlanma dile. Kesinlikle sen günahkârlardan oldun.”[4] Dolayısıyla ispat olmuş bir şeyi Hz. Yusuf’un yıllar sonra tekrar ispat etmeye çalışması çelişki doğurur.
Netice olarak anlaşılıyor ki; mezkûr ayetlerde geçen sözleri Hz. Yusuf söylememiştir, bundan dolayı onun günahını itiraf ettiğine kanıt olarak gösterilemez.