Tevhit ve İmtihan

Bu dünyadaki temel hedefimiz, Tevhid inancımızı güçlendirmektir. Her şeyin Allah’ın elinde olduğuna, O’nun dışında hiçbir şeyin en ufak gücü dahi olmadığına dair imanımızı güçlendirmemiz gerekir.

Bütün fiiller Allah’ın izni olmadan gerçekleşmez. Allah da hikmeti dışında hiç bir fiilin gerçekleşmesine izin vermez. O'nun izni olmadan yaprak dahi kımıldamaz. Eğer Allah birilerinin zulmetmesine izin veriyorsa, kullarının imtihan edilmesi içindir. İmtihanın anlamı da budur zaten. Eğer hiçbir zulme izin verilmeseydi, imtihan da gerçekleşmezdi. İmtihanın zatında zulüm vardır. Bu yüzden Allah-u Teâlâ bu dünyaya zulmü kaldırabilme kapasitesi vermiştir. Bu dünya imtihan dünyasıdır. Zulüm varsa imtihan da vardır.

Burada hem zalim hem de mazlum imtihan edilmektedir. Zalim, kendi iradesi ile zulmetmekte ve imtihanı kaybetmektedir. Mazlum ise zulüm karşısındaki sabrıyla imtihan edilmektedir.

Bazen soruyorlar: Allah zulmü sevmez; o zaman neden zulmedenlere engel olmuyor?! Masum insanlara zulmediliyor, çocuklara zulmediliyor ve bunların hepsi Allah’ın mahzarında oluyor, Allah bu zulümlerin hepsine şahit oluyor; ama engel olmuyor.

Bu sorunun cevabı, bu dünyanın yaratılış felsefesinde yatmaktadır. Bu dünyanın yaratılış felsefesi, imtihandır. Yoksa sadece yaşayıp, eğlenip, ölmek için bu dünyaya gelmedik.

وَمَا خَلَقْنَا السَّمَاءَ وَالْاَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا لَاعِبٖينَلَوْ اَرَدْنَا اَنْ نَتَّخِذَ لَهْوًا لَاتَّخَذْنَاهُ مِنْ لَدُنَّا اِنْ كُنَّا فَاعِلٖينَ

“Biz yeri, göğü ve arasındakileri oyun olsun diye yaratmadık. Eğer bir eğlence edinmek isteseydik, onu kendi katımızdan edinirdik. Yapacak olsaydık böyle yapardık.”[1]

Evet, bu dünya sadece bir süre yaşayıp, sonra da ölüp gitmek için yaratılmadı. Tek hedef, imtihandır.

İmtihan nedir? Kısaca, Allah’a kul olmayı ispatlamaktır. Hakiki manada insan olmaktır. Ruhumuzu saflaştırmaktır. Her türlü şerden kurtularak halis olmaktır. Hakiki insan = Allah’ın halis kuludur. Bunların hepsi Tevhit inancını güçlendirmekten geçer.

Bu hedefin gerçekleşmesi için insana irade verildi. Doğru ve yanlış önüne kondu. Ya doğruyu seçerek kurtulacak, ya da yanlışı seçerek helak olacak. Yanlışı seçmesi demek, zulmetmesi demektir. Ya kendisine zulmedecek, ya da bir başkasına zulmedecek. Yanlışı seçerek zulmettiğinde, birileri de mazlum olacak.

Şunu da diyemeyiz, imtihan olsun ama zulüm de olmasın. Bu aynı şuna benzer: “Çaya şeker at, ama çaya en ufak tat dahi vermesin.” Şeker atıyorsan çay tatlanır; eğer tatlanmıyorsa o attığın şeker değildir.

Mazlum konumunda olan şahıs, tevhit inancını güçlendirerek bu vadiden geçmelidir. Her fiilin perde arkasında Allah’ı görebilmelidir.

Birileri sizin cisminize veya şahsiyetinize zarar vermekle size zulmediyorsa, TEVHİD inancınızı güçlendirin. Deyin ki bütün bu perdelerin arkasında Allah var, eğer O, izin vermese kimse size zulmedemez. Eğer izin veriyorsa "Mevlam neyler, neylerse güzel eyler." Eğer izin veriyorsa başta siz olmak üzere birilerini imtihan ediyordur. Sizi bir takım zorluklar ve sıkıntılardan geçirerek halis kılmayı ve kendisine yaklaştırmayı irade ediyordur. Yani bütün o sıkıntı ve zorlukların arkasında güzellik vardır; Allah’a doğru giden bir yol vardır. Allah’a giden bu yol, sadece bu vadiden geçer. Öyleyse Rabbinin emrine razı ol ve Tevhit inancını güçlendir.

Peygamber Efendimiz Miraçta en faziletli amel nedir diye sorduğunda Allah-u Teâlâ şöyle buyurdu:

“Benim verdiklerime razı olman ve bana tevekkül etmendir.”

Bu cümle tevhidin özetidir…