Nasrallah'ın Konuşması, Dünyaya Seslenişi

.
.

Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla

Dünyanın, Hizbullah ve İran ne zaman müdahil olur, karadan havadan denizden girer mi beklentisi bu savaşta direnişin belirleyici olduğunu göstermeye yetiyor. Direnişin güç bu üstünlüğünü göremeyen, görüp de ört bas etmek isteyen taifenin düştüğü durum içler acısıdır. Dünya ve ABD tarihinde yalanları ile şöhret olan, mahkemelerce yalancılığı tescillenen zor durumda kalmış bir Trump’ın açıklamalarına mal bulmuş mağribi gibi tevessül etmeleri de bunun en önemli kanıtıdır.

Evet, dünya İran ve Hizbullah’ın ne yapacağını bekliyor.

Bu beklenti içinde olan dünyanın durumu, mahallesine musallat olmuş bir kabadayıdan nasıl kurtulabiliriz hesapları yapan mahalle sakinlerinin durumuna benzemektedir. Bedel ödemeye yanaşmazlar, uzaktan seyreder üzüntü ve öfke belirtileri gösterirler. Ancak seyirci kalma ayıpları anlaşılmasın diye arada bir de nara atar, görüntü verirler. Mahallelinin görünürde bu faydasız kalabalıkları bağırış ve çığlıkları her şeye rağmen iyidir, kendilerini kurtaracak gerçek kahramanın meydana inmesini beklemeleri değerlidir, sevindiricidir. Çünkü bu durum, bedel ödemeden karambolde kahraman ve kurtarıcı görünmek çabasında olanların hiç de hazmetmediği bir manzaradır.

Aksa Tufanı ile İsrail’in kalbinde alevlenen savaşın ardından Siyonistlerin sivil katliamına girişmesiyle dünyanın merakla beklediği kahramanın diyecekleri ve yapacakları önemliydi. O yüzden direnişin sözcüsü Seyyid Hasan Nasrallah’ın 3 Kasım konuşması tarihte eşi benzeri görülmemiş bir izlenme, dinlenme, duyulma ve erişim rekorları kırmıştır.

Filistin’in 75 yıllık işgal tarihinde onların haklılığı, gaspa uğraması ve mazlumiyeti hiç bu kadar geniş çapta dünyaya açıklanma fırsatı bulmamıştı, aydınlatılmamıştı.

İsrail’in, Amerika’nın ve Avrupalı destekçilerinin vahşeti, korkusu, acziyeti ve güçsüzlüğü hiç bu kadar dünyanın gözleri önüne serilmemişti.

Seksenli yıllardan beri İslam İnkılabı ile temelleri atılan direniş cephesinin, o yıllardan sonra Filistin’i sürekli zaferden zafere taşıması bu konuşmayla global düzeyde duyuru şansını yakalamıştı.

Dünyanın “İşgalciler, İstikbar ve Direnişciler” diye iki kutuplu hale geldiği yüksek bir reyting ile deklarasyonu yapılmış oldu. İstikbar ve işgalcilerin oluşturduğu yalan bilgi ve dezenfarmasyon tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar ifşa edilmiştir.

Nasrallah’ın konuşmalarına bakıldığında destansı duygulara dayalı değil, önümüzdeki gelişmelere dayalı olarak stratejik çatışma kapsamının hesaplı ve amaçlı bir şekilde geliştirildiğini gösterdi.

Nasrallah Yemen dışında, Irak ve Lübnan ile üç cepheden bahsederken yaşanan çatışmaya ilişkin spesifik bir açıklama yapmadı ama Amerika ve İsrail'e, anladıkları dilden yani tehdit ve muğlaklık yöntemi ile mesaj verdiği görülüyor. Bu yöntemi kullanmanın ana noktalarından biri, İsrail'in eylemlerinin Hizbullah'ı "Sivil hedeflere karşı sivil" denklemine sürükleyebileceğini ima etmesiydi. Ne demekti peki bu? Gazze'deki sivil vatandaşların hâlâ askeri saldırılara maruz kalması durumunda Hizbullah'ın caydırıcılık sağlamak amacıyla saldırılarının kapsamını tamamen askeri hedeflerden sivil hedeflere genişletme hakkını da saklı tuttuğu anlamına geliyordu.

Direniş cephesine gönül veren, umut bağlayanlar ve direnişin gücüne inananlar Nasrallah’ın konuşmasından alacaklarını almış anlayacaklarını da iyice anlamış durumdalar.

Şuna da emin olabilirsiniz; şer ve işgal cephesi de mesaj ve muğlaklıkla dolu bu konuşmada yer alan kodları çözmeye yönelik çalışmaları başlatmış ve kendi adlarına gereken mesajları almıştırlar.

Şimdi sizleri bu önemli ve tarihi “dünyaya sesleniş” konuşmasından satır başlarıyla baş başa bırakıyorum:

Bugün mevcut ve gelecekteki durumlarla ilgili tavrımızı tek tek açıklayacağım.

Irak ve Yemen direniş ordularına bu kutlu savaşın kalbine daldıkları için teşekkür ediyor, selamlıyorum.

Aksa Tufanı operasyonunun planlaması ve uygulaması yüzde yüz bir Filistinliler hareketiydi. Operasyonun sahipleri bunu herkesten saklı tutmayı başardı.

Operasyonun saklı tutulması ile büyük bir zafere imza atıldı.

İran İslam Cumhuriyeti İmam Humeyni döneminden bugüne kadar direnişi hep destekledi, desteklemenin dışında herhangi bir telkinde, talepte ve baskıda bulunmadı.

7 Ekim’de yaşananlar İsrail’in varlığında meydana gelen güvenlik, askeri, siyasi ve psikolojik bir depremdi.

Amerika’nın yardım gemileri Gazze şeridi önlerinde demir atmış beklemekteler. Hani nerede İsrail’in sahip olduğu bölgenin en güçlü yenilmez orduları? Nasıl olduysa Amerika’nın uçak gemileri yardımına gelmek zorunda kalmış.

Amerika’nın İsrail’i destekleme kararındaki hız bu devletçiğin ne kadar zayıf ve başarısız olduğunu ortaya koydu. Amerika’nın stratejik silah ve savaş depolarının tamamı İsrail’e açılmıştır.

Amerika silahlarının tümüne ait depoların kapısı İsrail’e açılmışken yine de istenen yeni silahlar bölgeye sevk edildi. Bu muydu güçlü İsrail? Bu devlet ayakta kalabilecek mi?

Gazze’de yaşananlar İsrail’in ahmaklığını ve aczini gösteriyor. Çünkü onlar Gazze’de çocuk ve kadın öldürmekten başka bir şey yapmadılar.

Gazze'ye büyük Operasyon dedikleri savaşın başından beri İsrail temkinli ve dikkatlidir, korkmuş, çaresiz ve yenilmiştir.

Amerika bu savaşın baş sorumlusudur. O ateşkesi istemiyor, İsrail'in BM güvenlik kurulunda kınanmasını engelleyen bir ülkedir. İmam Humeyni’nin dediği gibi “Amerika büyük şeytandır

Irak ve Suriye’de Amerika işgaline karşı cihadın ilanı ve işgalci üslerin direnişin hedefi olması cesur ve akıllıca bir karardır.

Dünya kamuoyu zalimlerin aleyhinde gelişmektedir. Her özgür ve onurlu insan dünya kamuoyu savaşında gerçekleri aydınlatmakla görevlidir.

Bugün Gazze halkını savunmak insanlığın bir gereğidir. Aksa Tufanı savaşı insanlığın, Amerika, İngiltere ve İsrail’in temsil ettiği vahşete karşı verdiği bir savaşın adıdır.

İsrail’e ihracatınızı, petrol satışını ve gıda sevkiyatını durdurun.

Bazıları Hizbullah savaşa girecek diyor ama biz 7 Ekim’den beri savaştayız. Siyonistlere kayıplar verdiriyor kendimizde şehit veriyoruz.

Savaşın sınır boylarında kalmasıyla yetinmeyeceğiz artık. İşgal topraklarında İsrail’e ait tüm askeri üs ve merkezleri gece ve gündüz en etkin silahlarımızla hedef alacağız.

Siyonist düşman savaşımızın sadece sınır boylarında kalmasına boyun eğmiş. Çünkü durumun ön göremeyeceği bir şekilde ilerlemesinden korkuyor.

Amerika gemilerinin bizim için geldiğini söylediler ancak bu bizi tavrımızdan geri adım attıramayacaktır.

Amerikalılara şunu söylüyorum: Tehditlerinizin hiçbir faydası yoktur, korkmuyoruz.

Donanmalarınız için sürprizlerimiz var

Amerika bunu çok iyi biliyor ki eğer savaşa girerse ne donanmaları işe yarayacak ne de askerleri. Savaşın en büyük kaybedeni olacaksınız.

Biri İran’ı da belki bombalayacaklarını söylemiş!!

Amerika bölgede büyük savaşın yaşanmasını istemiyorsa derhal Gazze bombardımanını durdurmalıdır.

İmam Hamanei Gazze’nin kazanacağını söyledi. İmam Hamanei 33 gün savaşlarında bizi de zaferle müjdelemişti. Şimdi ben Gazzeli mazlum halka söylüyorum siz de kazanacaksınız ve biz yakın zamanda bu zaferi birlikte kutlayacağız.