Geçtiğimiz günlerde Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz; “Afgan mülteciler açısından Almanya, Avusturya ya da İsveç’tense Türkiye sığınmak için daha doğru bir yer.” Açıklamasını yapmış ve “Türkiye gibi komşu ülkeleri Afgan mülteciler için daha güvenli!” demişti.
Kabil’den İstanbul’a; otomobil ile sınır kapılarını saymazsak 2 gün 11 saat ve yürüyerek ise 38 gün sürecek bir komşuluk işte bu. Zaten kaçak gelecek olan mülteci uçağa binmez.
“Türkiye gibi Afganistan’ın komşu ülkeleri..!”demesini bilen Kurz, bunu cehaletinden değil ırkçılığından söylüyor emin olun. Hatta ekliyor; “AB topraklarında yaşayan diğer mülteciler de AB üyesi olmayan ülkelere iade edilmeli.”
Bunu da karanlık ve çirkefliklerle dolu kendi tarihlerini çok iyi bildiği halde söylüyor. Hâlbuki o ülkelerin başına gelen musibetlerin asıl müsebbibi ta kendileri. Sizler konuyu zaten tam manasıyla biliyorsunuz..
Bu zırvalardan sonra Türkiye Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç de başta Avusturya Şansölyesi Kurz olmak üzere AB’ye ince bir ayar çekiverdi. Eski bir büyükelçi olan Bilgiç şunları söyledi:
"Türkiye, bölgeden kaynaklanan kitlesel bir göç krizinin sonuçlarına katlanmayacak ve yeni bir göç dalgasını da üstlenmeyecektir. Bu tutumumuzu her vesileyle ve her düzeyde muhataplarımıza iletiyor, Türkiye’nin Avrupa Birliği'nin sınır muhafızı veya sığınmacı kampı olmayacağını vurguluyoruz."
Ülkemiz Avrupa’nın sınır muhafızı veya sığınmacı kampı değildir!.. Ama Sayın Bilgiç’in sözleri ve hatta eylemleri daha üst yetkililerden de çıkmalıdır. Yoksa yine bir Suriyeliler buhranı ile karşı karşıya kalmak işten bile değildir.
Gözünü sevdiğim İran’ı! Bak, ne de güzel oturtmuş sistemi;
“Gel Azizim! Kapıları açıyorum sana,
Buradan öte zaten Avrupa.
Ama kalmak yok buralarda,
Türkiye’den sonra komşu sana Avrupa!”
Evet, göç etmekte haklı mı tüm bu insanlar dersek; Haklılar! Çünkü ülkelerinde 40 yıldır savaş var. Önce Sovyetler sonra ise 20 yıldır Amerika ve NATO var. Madem Amerika var neden Taliban da olmasın!? Taliban zaten Amerika’nın çekileceğini açıklamasından sonra ülke genelinde kontrolündeki toprakları genişletmeye başladı bile. Katliamlar, yıkımlar, feryatlar..
Filistin’i işgal eden İngiliz ordusu 40’lı yılların başında ‘Haganah’ adı verilecek olan bir Yahudi Tugaylar grubu kurdu. Onları çok da güzel eğitti, silahlandırdı ve yetmedi; Filistin topraklarını terk ederken tüm silah ve mühimmatını da onlara verdi..
Peki, bu hamle size tanıdık geldi mi?
90’ların başına geldiğimizde ise dağılmaya başlayan Sovyetleri ve bölgede etkili olabilecek devletleri engellemek için bir ‘Haganah’ örneğini Amerika’nın elleriyle karşımıza çıkıyordu; “Taliban”
Amerika, Ahmet Şah Mesut gibi dönemin önemli mücahitleri ve Afgan halklarının tepkileri üzerine Taliban’ı Pakistan’a kaydırdı. Onları çok da güzel eğitti, silahlandırdı ve yetmedi; bir de tüm silah ve mühimmatını onlara verdi..
Filistin’de İngilizler tarafından kurulan terörist Haganah örgütü daha sonra aralarında İzak Rabin, Ariel Şaron ve Moşe Dayan gibi üst düzey yetkilileri ile İngilizlere karşı savaştı. Aynısını iplerini kâh elinde tutan kâh kaçıran Büyük Şeytan Amerika da yaşadı.
Taliban’ın sözde sözcüsü Zebihullah Mücahid; “Türkiye ile iyi ilişkiler istiyoruz, Türkiye bizim kardeşimiz, inanca dayalı pek çok ortak noktamız var.” Diyor ve utanmadan ekliyor; “Türkiye'nin geçmişi bırakıp bugüne ve geleceğe dönmesini istiyoruz. Ondan sonra diyalog isteyebiliriz!”
Peki, geçmişi unutalım da bugünü ne yapalım? Daha bu yıl içerisinde yüzlerce masumu öldürdünüz, okulları basıp öğrencileri katlettiniz..
Mesele yalnızca Afganistan’dan gelebilecek olan bir ya da birkaç mülteci göç dalgası değil elbette. Bayramlarda annelerinin ellerini öpmeye ya da akrabalarını ziyaret etmeye gidebilecek olan Suriyelilerin de geri dönmesi gerekli artık. Bunu zorlamanın da bir manası yok. Yaşananlar, görülenler hepsi delil bunlara. Ülke olarak Lale Devri’ni aratmayacak bir dönemde yaşadığımız ve ekonomik krizlerin kapımızı da zorladığı apaçık bir gerçek.
Biz mülteci düşmanı değiliz. Bu dünya hepimizin. Yalnızca adalet istiyor ve misafirin ömrünün 3 gün hadi bilemedin 3 yıl olduğunu da çok iyi biliyoruz. Bunu sizden öğrenecek de değiliz!..