Karşıyım!

Zeytin Dalı Harekâtı kapsamında dün (13/02/18) itibariyle, kara ve hava operasyonları sonucunda 70 PKK/PYD-YPG ve DEAŞ terör örgütü mensubu daha öldürülmüş. Harekâtın başlangıcından itibaren ise öldürülen terörist sayısı da verilen bilgilere göre 1485 olmuş.

Peki, ne idi bu Zeytin Dalı Harekâtı ve hedefleri neyi amaçlıyordu?

Afrin Operasyonu veya Afrin Harekâtı olarak da anılan bu sınır ötesi askeri harekâtın sinyalleri aslında aylar öncesinden verilmişti. Operasyon ise 20 Ocak 18'de Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından Halep'e bağlı Afrin kenti için sınırlarımız ötesine geçilmesi ile fiilen başlamış oldu. Amaç ise ülkemiz varlığına tehdit olarak görülen Amerikan beslemesi PKK/PYD-YPG ve DEAŞ'in varlığına bir son vermek veya etkilerini asgari seviyeye indirmekti.

70'li yılların sonunda Türkiye'nin doğusunda şekillenen PKK, 2003'te Suriye'de oluşturulan PYD, 2011'de aynı misyona hizmet için kurulan YPG ve 2014'te tam şekline kavuşan IŞİD ile girişilen bu silahlı mücadelede hiç şüphe yok ki dünyanın en güçlü silahlı kuvvetleri arasında zirveyi zorlayan TSK zorlansa da zafere ulaşacaktır.

Peki, bunca askeri güce sahip Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bu terör örgütleri karşısında zorlanması niye?

Sorunun cevabı aslında oldukça basit. Amerika...

Amerika'nın teröre olan desteği medyamızda son bir kaç aydır dillendirilip duruyor. Halbuki bu konuyu enine boyuna anlatan hatta doğruları söylediği için görevlerinden edilen, hapse düşen ve tecrit edilen nice yiğit yazarlarımız var.

Demem o ki; dünyanın en güçlü silahlı kuvvetlerinden birisine sahip olan Türkiye'nin karşısında dünyanın en güçlü silahlı kuvvetlerine sahip ve her senesi kanlı savaşlarla geçmiş Amerikan Ordusu ve onun çırakları var.

Olur mu? Olur. Türkiye bu işten Allah'ın izniyle zaferle çıkar ama yapmamız gerekenler var.

 Tabiri caizse Dede Korkut'un çok güzel bir sözü var bu konuya dair: "Kahpe içerden olunca kapı kilit tutmaz oğul!"

Nasıl tutsun ki? Her yanımız Amerikan Üssü! Malatya’da faaliyet gösteren Kürecik onlara hizmet etmiyor mu? Sonra Hatay’ın Kisecik köyündeki sözde NATO üssü de bir Amerikan dükkanı değil mi? Peki ya İncirlik!?

Büyük Şeytan Amerika, Kürecik Radarları ile bölgeyi yakından izlerken ardından Kisecik'te kurulan Radar Üssü’nden de Suriye’de yaprak kıpırdasa haberi oluyor.

Malatya’nın Kürecik Köyü’ne kurulan NATO (Amerikan) Füze Savunma Sistemi çok tartışmalara neden olmuştu. Hadi bunu Amerika'nın bizim güçlü bir müttefikimiz olduğu gerekçesiyle o dönemler kabul ettik diyelim. Peki ya şimdi!?

Bakın isterseniz bu duruma bir örnek verelim; Osmanlı'nın iyiden iyiye zayıflamaya başladığı bir dönemde Çarlık Rusya Osmanlı Devleti'ne karşı daha da acımasız olmaya başlamıştı. Gel zaman git zaman İngilizlerin başını çektiği Batılı devletler dönemin Osmanlı bürokratlarına Berlin Kongresi’nde Osmanlı'nın çıkarlarını savunacağına ve Rus Çarlığı'na karşı onu koruyacağına dair bir söz verdi -ama bunu ne gören oldu ne de duyan- ve bunun için de Akdeniz’de her zaman bir üs olan Kıbrıs'ı istediler. 1878’de imzalanan Kıbrıs Konvansiyonu ile Kıbrıs, kiralanmak suretiyle İngiltere'nin kontrolüne geçti. Kıbrıs idaresi İngiltere’ye bırakılmış ama ada mülkiyeti Osmanlı'da olmaya devam etmişti.

Sonra 1914’de I. Cihan Harbi'nin patlak vermesiyle ortam iyice gerildi. Osmanlı Devleti, İngiltere’nin bulunduğu İtilaf devletlerine karşı Almanya, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’ndan oluşan Müttefik devletler safında savaşa girince, İngiltere de 1914 Kasım başlarında Kıbrıs’ı ilhak ettiğini duyurdu ve vatan toprakları elden çıktı.

Bugün de aynısı söz konusu değil mi? Onlarca NATO-Amerikan üssü ile tecavüze uğrayan bu güzelim vatan toprakları olabilecek bir gerginlikte -ki şu anda o gerginliğin pis kokuları genizleri yakmakta- tehlikeye girmeyecek mi?

Sözün özü zorba bir devlet olan İsrail’in güvenliğini korumak, Amerika'nın Ortadoğu'da rahatça hareket etmesini ve istediği grupların elini güçlendirmek için istihbarat sağlamak ve silah-eğitim yardımında bulunmak için kurulan bu üsler kapatılmadığı müddetçe Karşıyım! Zeytin Dalına da Karşıyım...