Cübbeli Ahmet Hoca diye tanınan Ahmet Mahmut Ünlü Hoca’nın Türkiye Caferilerini hedef alan beyanatını üzüntüyle okudum. Bizim bilmediğimizi, devletimizin bilmediğini Mısırlı biri biliyormuş, açıp dökmüş ortaya, bizim halkımız ve devletimiz de gidip o Mısırlıdan öğrenmeliymiş. Ha bir de Rafsancanî’nin kızından!
Pes doğrusu! Nefret insana neler yaptırıyor?
Türkiye’nin İran’a peşkeş çekilmesinden bahsediyor. Demek ülkemiz onun gözünde ne kadar küçük ki İran’a peşkeş çekilecekmiş!
Kendisine uzun uzadıya cevap vermek niyetim yok çünkü bu tür tavırlar cevaplık değil; nefretten ve taassuptan fikir doğmaz ki fikirle cevabı verilsin.
Onun üslubunu da kullanmak istemiyorum. Bizim üslubumuz her şeye rağmen ıslah ve kardeşlikten yana olmalıdır diye düşünüyorum.
Kendisi üç tehlikeden bahsetmiş ki şaşırtıcı bir şekilde her üçünde de mutabıkız aslında! Şu farkla ki bana göre bu üç tehlike tek cübbe altında toplanabilecek cinstenler. Hem de Cübbeli’nin kendisini de kapsayarak! Nasıl mı?
İşte Üç Tehlikenin Ortak Noktası:
1. FETÖ: Cümle âlem bilir ki Fetö’nün en belirgin özelliklerinden biri Caferiliğe duyduğu nefrettir, hatta İran’a duydukları kinin sebebi de yine Şiî olmasıdır. Yani bu tehlikenin de döndüğü yer Tefrikacılık Nefretidir.
2. TEKFİRCİ SELEFİLİK: Cübbeli Hoca üç büyük tehlikeden birinin de Selefilik olduğunu söylüyor. Peki, Selefilik neden tehlikeli? Çünkü onlar da kendilerinden gayrına saygı duymayan, kanını canının helal bilen bir cehalet içindeler yani yine Tefrikacılık Nefreti.
3. TEKFİRCİ ŞİİLER: Sünnilerin canını, malını helal sayan Şiileri de büyük tehlikelerden biri olarak saymış Cübbeli Hoca. İşte büyük saptırma, büyük manipülasyon burada. Evet, azınlık olsalar da büyük Şiî âlimler tarafından tardedilmiş, dışlanmış böyle bir azınlık Şiî grubun olduğu maalesef bir gerçek. Cübbeli Hoca’nın vahim hatası, ülkemizdeki 20 milyonu bulan, Azerbaycan, Irak, İran, Bahreyn.. gibi ülkelerin kahir ekseriyetini oluşturan ve neredeyse bütün dünya ülkelerinde bulunan, yarım milyara yakın Şiî camianın temsil hakkını hile ve tezvirle, çarpıtma ve iftirayla bu İngiliz Şiiliği dediğimiz azınlığa vermektir. Hâlbuki Allah da biliyor ki; bu güruhun adı Şiî diye geçse de Şiilik ve Şialar bunları kabul etmiyor. Allah şahittir ki; biz Oniki İmam itikadına sahip, inançlarını Kur’an ve Ehl-i Beyt’ten, fıkhını da müçtehidlerinden alan Şiiler bu güruhtan uzağız ve bunları; “Şiiliğin Cübbelileri” olarak tanıyor ve tanımlıyoruz. Bunlar bizden ziyade Cübbeli Hoca’nın zihniyetine çok daha yakınlar. Bilahare burada da yine tehlike aynı şeydir: Mezhepçi-Tekfirci Şiiler ve Sünniler yani; Tefrikacılık Nefreti.
Her zaman dediğimiz gibi bu ümmetin bütün mensupları canımızdır, hepsiyle kardeşiz, bir canız. Karşısında olduğumuz tek güruh vardır o da Mezhep Nefreti ile ümmetimizi birbirine düşüren, kendi tabanlarını genişletmek için ümmetin varlığını ve birliğini bozanlar. Onlara karşı da derdimiz mezhepleri değil nefretleridir.
Özetle Sayın Cübbeli! Tehlike tektir ve o senin gibi (haşa Sünnilikten) sözde Sünniler ve din anlayışı sana çok çok yakın olan (haşa Şiilikten) sözde Şiilerdir.
Siz birbirinize yakın ve Sünniliğe de, Şiiliğe de uzaksınız.
Siz mezhepte ayrılsanız da nefrette birleşmişsiniz.
Siz birsiniz ve ümmetin içindeki tek büyük tehlikesiniz.
Siz bir elmanın iki yarısı gibisiniz.
Bu ülkeyi Alevî, Sünnî, Şiî diye bölüp parçalayacak tek büyük tehlike sizsiniz.
Fetö, Selefilik, Vahhabilik… sizin değişik renklerinizdir.
Siz gücünüzü tefrikadan, tefrikacılardan ve ümmetin düşmanlarından alıyorsunuz.
İsrail’in, ABD’nin ve bilimum ümmet düşmanlarının ümidi, ümmetin baş belasısınız.
Rabbim bu ümmeti özellikle size kanan saf Müslüman kardeşlerimizi sizin bu kör nefretinizden kurtarsın.