.
.
Bismillahirrahmanirrahim
Değerli müminler, Allah’ın selamı, rahmet ve berekatı, affı ve mağfireti hepinizin, hepimizin üzerine olsun. Ramazan ayına yaklaşmaktayız. Her şeyden önce bu mübarek ve müstesna ayla yeniden buluşmaya ve onu idrak etmeye doğru bizi yaklaştırdığı için Yüce Mevla’mıza sonsuz hamd u senalar olsun.
Hz. Resulullah (saa) şöyle buyurmaktadır:
إنّ لِرَبِّكُم في أيّامِ دَهرِكُم نَفَحاتٍ، فَتَعَرَّضُوا لَهُ لَعَلَّهُ أن يُصِيبَكُم نَفحَةٌ مِنها فلا تَشقَونَ بَعدَها أبدا.
“Ömrünüzün günlerinde Rabbinizin esen (rahmet) rüzgârları vardır. Kendinizi o rüzgârlara maruz bırakmayı ihmal etmeyin. Olur ki ondan bir esinti size dokunur ve ondan sonra asla bedbaht olmazsınız.”[1]
Hz. İmam Ali da (as) şöyle buyurmuştur:
إنَّ الفُرَصَ تَمُرُّ مَرَّ السَّحابِ فَانتَهِزوها إذا أمكَنَت في أبوابِ الخَيرِ ، وإلّا عادَت نَدَماً.
“Fırsatlar bulutların geçişi gibi (hızla) geçip gitmektedir; o halde mümkün olduğu kadar hayır kapılarında onları değerlendirin; aksi takdirde geriye pişmanlık bırakır!”[2]
Evet, bu rahmet rüzgarlarının estiği eşsiz fırsatların başında ramazan ayı gelmektedir.
Bu mübarek ay, ayların efendisi, günleri günlerin efendisi, saatleri saatlerin en hayırlı ve bereketlisidir. Allah’ın müminleri ziyafetine davet ettiği bir aydır. Kur’an’ın nazil olduğu aydır, yani bir anlamda Kur’an ayıdır. Hadislerde de geçtiği üzere Kur’an’ın baharıdır, öyle ki bu ayda okunan bir ayet diğer aylarda bir Kur’an hatmine bedeldir. Bin aydan daha faziletli ve bir yıllık kaderlerin belirlendiği bir gece olan Kadir gecesini içinde barındıran aydır. Faziletleri, özellikleri, bereketleri sayılmakla bitmez. İşte böyle bir müstesna ve benzersiz fırsatı ve zaman dilimini en güzel şekilde, dolu dolu geçirebilmek için bu ayın ta başından itibaren dikkat etmemiz gereken hususlar ve riayet edilmesi gereken adabı var. Biz bu yazıda hadislerden ve büyüklerimizin tavsiyelerinden istifadeyle bir miktar bu hususlardan bahsetmeye çalışacağız.
1- İlahi Ziyafet:
Ramazanı Resulullah’ın da (saa) buyurduğu gibi İlahi bir ziyafet olarak görüp, her ziyafet ve misafirliğe hazırlanmak gerektiği gibi ona da hazırlanmamız gerektiğini bilmeliyiz. Hem de Allah’ın ziyafetine…
2- Tevbe:
Aslında ta recep ve şaban aylarından samimi ve gerçek tevbe ve istiğfarla ramazana hazırlanmamız gerekirdi. Ama eğer ki bundan gaflet etmiş ve hala yapmamış isek, şu andan itibaren bunu ihmal etmememiz gerekir.
Kimse bu Ramazan ayında "Diğer aylarda Allah'ın iyi bir kulu değildim, bu nedenle bu ayda da iyi olamam" dememelidir; bu, şeytani bir vesvesedir. Ramazan ayı, Allah'ın ayıdır ve herkes bu ayda Allah'ın misafiri olabilir. Bu ayın bereketlerinden ve faziletlerinden faydalanabilir ve tövbe, istiğfar, dikkat ve özenle geçmiş günahlarını telafi edebilir.
3- Şükür:
Böyle bir fırsatı bize tanıdığı için sürekli Rabbimize şükür hali taşımalıyız. Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
لَئِن شَكَرتُم لَأَزيدَنَّكُم ۖ وَلَئِن كَفَرتُم إِنَّ عَذابي لَشَديدٌ.
“Eğer şükrederseniz, mutlaka (nimet ve lütfumu) artırırım. Ama eğer nankör davranırsanız, (bilin ki) hiç şüphesiz benim azabım şiddetlidir.”[3]
4- Niyetin Islahı:
Evet, Niyetlerimizi ıslah etmeli. Hak Teala’nın rızasından başka bir şey düşünmemeliyiz. Yaptığımız her ameli ve işi, O emrettiği ve razı olduğu için yapmamız gerektiğini unutmamalıyız. Çünkü halis niyet her amelin ruhudur. Bu niyet olmazsa amellerimiz ruhsuz beden gibi ölü sayılır.
5- Ramazanın Azamet ve Önemini İdrak Etmek:
Bir hadiste şöyle geçer: “Eğer insanlar ramazan ayının önemini ve faziletini bilselerdi, bütün yılın ramazan ayı olmasını arzu ederlerdi!”
İmam Zeynelâbidin (as) ramazan ayına giriş duasında Allah'a şöyle seslenir:
"Allah'ım! Ramazan ayının faziletini anlamamı ve bu ayın yüceliğini ve kutsallığını koruma başarısını bana ilham et."
6- Ramazanı Bir Hazırlık ve Eğitim Kampı Gibi Görmek:
Evet, böyle düşünürsek, o zaman ramazandaki kazanımlarımızı korur ve ramazandaki ruh halimizi ve maneviyatımızı büyük ölçüde diğer aylara ve günlere taşımaya da muvaffak oluruz.
7- Allah’tan Yardım Dilemek:
Ramazanın hakkını eda edebilmek için Allah’tan yardım dilemeliyiz. Onun yardımı olmadan hiçbir şey yapamayız. Evet, biz gayret edip harekete geçeceğiz ama Rabbimize sığınarak onun yardımını, lütuf ve inayetini talep edeceğiz. Fatiha suresinde de her gün okumuyor muyuz: İyyake na’budu ve iyyâke nestein (sadece sena ibadet eder ve sadece senden yardım dileriz).
8- Kur’an’la Barışma, Kaynaşma ve Bütünleşme Ayı:
Evet, bu ayın Kur’an’ın nüzul ayı ve baharı olduğunu unutmayıp, bu ayda Kur’ân’a özel bir yer ayırmamız gerekir; hem Kur’an’ı bol bol okumak, ayetleri üzerinde tefekkür etmek için, hem de ondaki İlahi mesajları algılamak, özümsemek ve kalbimizi, hayatımızı onunla aydınlatmak ve Rabbimizin kitabıyla bağımızı güçlendirmek ve onu hayatımızın kitabı haline getirmek için.
9- Kadir Gecesine Hazırlanma:
Kadir gecesini idrak etmede Kadir gecesine kadar Duhan suresini 100 defa okumak veya onun yerine bin defa Kadir suresini okumak tavsiye edilmiştir. Kadir gecesi-Kur’an, Kadir Gecesi-Hücceti İlahi ilişkisine özellikle çok dikkat etmemiz gerekir.
10- Ahkâmını İyi Öğrenmek:
Tutacağımız orucun ahkâmını iyi öğrenmemiz gerekir. En azından şüphelendiğimiz bir şeyi yapmadan mutlaka bilen birilerine sormamız, ilmihallere bakmamız gerekir. Aksi takdirde hata yapmamız ve bazen kendimizi büyük sıkıntılara sokmamız muhtemeldir.
11- Amelden Önemlisi, Onu Koruyabilmektir:
Tuttuğumuz oruçların, ibadetlerin korunması için dikkatli olmamız ve onları heba edecek afetlerden uzak durmamız, daha doğrusu midemizle birlikte diğer organlarımızın da oruçlu olmasını sağlamamız ve Kur’an ayetinde de beyan edildiği üzere orucun ana hikmet ve felsefesinin takva elde etmek olduğunu hep göz önünde bulundurmamız gerekir.
12- Dua Ayı:
Evet, bu ayın en önemli amellerinden birisi duadır. Hem bu ayın manevi atmosferinden dolayı, hem kalplerin yumuşaması, duanın icabetine engel birçok olumsuzluğun bertaraf olması hasebiyle bu ayın gece ve gündüzlerinde elde edeceğimiz fırsatlardan yararlanarak bol bol dua etmeliyiz. Özellikle Resulullah ve Ehlibeyti’nden nakledilen ve Mefatihü’l-Cinân gibi dua kitaplarımızda bulunan dualardan yararlanarak rabbimize yakarmamız gerekir.
Dua Allah’ın inayetinin anahtarıdır; rahmetin anahtarıdır. Dua tevhid şuurudur. Duanın öğrettiği ve insana telkin ettiği en önemli şuur şudur: Ey insanoğlu sen bir aciz, yoksun ve fakirsin. Adeta bir hiçsin, O ise her şeydir; mutlak güç, mutlak zenginliktir. Ne kadar fazla dua edersen, ne kadar duada fazla ısrarcı olursan, o kadar bu şuurun daha güçlüdür demektir; o kadar kulluk ve muvahhitlik şuurunu kuşanmışsın demektir.
13- Ramazan Adabı Kitapları:
Oruç ve Ramazan adabıyla ilgili kitaplardan eserlerden mutlaka yararlanmamız gerekir. Örneğin Üstad Alirıza Penahiyan’ın “Allah’ın Ayı” isimli eseri Kevser Yayınları’ndan temin edebilirsiniz.
14- Şabaniye Hutbesi:
Resulullah’ın (s.a.a) ramazan hakkında okuduğu meşhur Şabaniye hutbesini her gün veya en azından birkaç günde bir defa okumamız gerekir. Zira Allah Resulü bu hutbede hem ramazanın fazileti, hem de bu ayda yapmamız ve yapmamamız gereken şeyleri sıralamış ve dolu dolu bir ramazanı nasıl geçireceğimizi anlatmıştır. Bu hutbeye “Ramazan Manifestosu” demek aslında yerinde bir tabir olacaktır.
15- Manevi Yılbaşımız:
Birçokları yılbaşı geldiğinde mutlu olur, o günü kutlamaya çalışırlar. Esnaf ve şirketler yılbaşı geldiğinde hesap kitap yaparlar, kar zarar bilançosu çıkarırlar. Ama mümin kişiler hadislerde de geçtiği üzere ramazanı manevi yılbaşı olarak görür ve buna mutlu olur, sevinirler; kendilerini bu ayın başından itibaren muhasebeye tabi tutup eksikliklerini tespit edip tamamlar, tahrip olan yönlerini imar etmeye çalışırlar. Ve yeni yıla yepyeni, beyaz bir sayfa ile girmeye çalışırlar.
16- Tevessül:
İlk gecede masumlardan birisine tevessül edip korunma dilememiz tavsiye edilmiştir bazı büyüklerimiz tarafından.
17- İlim ve Maneviyat Meclisleri:
İlim ve vaaz meclislerini ihmal etmememiz gerekir. Hem bilgimize bilgi katmak, varsa eksiklerimizi tamamlamak için, hem de o meclislerin manevi atmosferini teneffüs etmek, cemaat namazlarına, dua meclislerine katılmak için.
18- Ramazanın Gelişine Sevinmek, Gidişine Üzülmek:
Elbette eğer ramazanı ve ondaki ilahi lütufları ve altın fırsatları iyi tanırsak, bu sevinme ve üzülme kendiliğinden oluşacaktır. Ama bunlardan bihaber veya gafil olan kimse, tam tersine ramazanın gelişine sıkılıp gidişine sevinecektir.
19- İftar ve Sahur Vakti:
Ramazanın bütün saatleri müstesnadır, ama iki vakti en müstesna sayılır: İftar vakti ve sahur vakti. Ramazanda, ramazan gecelerini, özellikle bu iki vaktin kadrini bilmek ve değerlendirmek gerekir; bilhassa sahur vaktini. Maalesef bir çoğumuz bu vakitten sadece sahur yemeği biliyoruz. Oysaki sahur yemek onun küçücük bir parçasıdır. Evet, o vakit hem namaz ve ibadet için, hem dua ve münacat için hem Kur’an tilaveti için en uygun ve altın fırsattır.
20- Ailede Ramazan Atmosferini Oluşturmak:
Ramazan geldiğinde hepimizin evlerinde ramazan coşkusu ve ramazanın manevi kokusu ve güzelliği kendini hissettirmelidir. Hatta küçük çocuklarımızı dahi az da olsa ramazan programlarımıza dahil etmeliyiz; ara sıra birkaç saat oruç tutturarak, toplu dua ederek, iftar sofralarına oturtarak, fakir ve muhtaçlara onların eliyle yardım ederek, ara sıra beraber Kur’an tilavet ederek. Bunları hafife almayalım. Çocuklarımızın manevi şahsiyetinin temel taşlarının oluşmasında bunlar fevkalade önemlidir.
21- Programlı Hareket Etmek:
Program her faaliyetin başarılı ve verimli olmasında olmazsa olmaz şartlardandır. Aynı şey ramazanı da iyi, güzel ve dolu dolu geçirmek isteyenler için mutlaka olması gereken bir şarttır. Yani uyku saatinden, uyanma saatine kadar, iş saatinden ibadet, dua, münacat ve Kur’an tilavetimize kadar her şeyimiz programlı olmalıdır. Aksi takdirde istediğimiz verimi almamız mümkün değildir.
22- Dili ve Kalbi Zikrullah’a Alıştırmak:
Her zaman için bu geçerlidir, ama özellikle her köşesi maneviyat dolu bu ayda çok daha önem arz etmektedir; özellikle lailahe illallah, salavat ve istiğfar zikirleri.
23- Abdest Hassasiyeti:
Her zaman abdestli olmaya gayret etmeliyiz. Zira birçok ibadette abdest şart olduğu gibi, esasen abdestli olmanın kendisi başlı başına bir ibadettir ve insana nuraniyet verir ve maneviyatını güçlendirir.
24- Dengeli Beslenme:
Hem sahurda, hem de iftarda itidalli ve dengeli beslenmeye dikkat etmeliyiz. İftarlarımız gündüzdeki açlığımızın adeta intikamına dönüşmemelidir. Bu, hem beden sağlığı açısından zararlıdır hem ruh ve maneviyat sağlığı açısından.
25- Fırsatları Kaçırmamak:
Evet, bu ayda vakti ve bu altın fırsatları heba etmememiz ve gereksiz ve faydasız şeylerden hasbelkader uzak durmamız icap eder.
26- Değişim Ayı:
Kısacası ramazan, bir değişim ve ihya faslıdır. Tıpkı bahar gibi; ölü ruhların dirilmesi, hasta kalplerin şifa bulması, eksiklerin tamamlanması için.
Hikmet ehli, arif ve Allah dostu büyüklerin diliyle söylemek istersek, bu bağlamda üç aşamayı geçmemiz gerekiyor: Birinci aşama, kendimizi dini emirleri yerine getirmekle, yani farzları yerine getirmek ve haramları ve günahları terk etmekle süslemeliyiz. İkinci aşama, kalbimizi ve iç dünyamızı haset, kin, kibir, kötü zan ve kötülük düşüncesi, başkalarına karşı acımasızlık gibi ahlaki kötü huy ve çirkinliklerden arındırmaktır. Üçüncü aşama ise, fedakârlık, bağışlama, affedicilik, kusurları örtme, iffet, hayâ, hamiyet, insan sevgisi ve merhamet gibi ahlaki ve insani erdemleri, kötü niteliklerin yerine geçirmektir.
27- Hak Sahiplerini Unutmamak:
Aslında yıl boyu üzerimizde hakkı olanları unutmamamız gerekir; ama özellikle bu mübarek ayda, bilhassa anne babalarımızı dua, istiğfar, Kuran tilaveti, hayır hasenat, iftar vb. salih amellerimize ortak kılmayı unutmayalım. Sonra da bütün müminlere sürekli dua ve istiğfar edelim. Ramazanda namazlardan sonra okuduğumuz dua da böyle değil mi:
“Allah’ım! Kabir ehlini sevindir. Allah’ım! Her fakiri ihtiyaçsız kıl, her hastaya şifa ver ve…”
28- Yardım, Sadaka ve İftar:
Bu ay sadece orucu ve ibadetiyle değil, sosyal yardımlaşma ve dayanışması, verilen sadakaları, muhtaç olanlara yapılan yardımları ve müminlere, özellikle muhtaç kimselere verilen iftarlarıyla da büyük bir önem arz etmektedir. Bunların diğer aylarda yapılanlara nazaran kıyaslanmayacak kadar sevap ve mükafatı vardır. Özellikle bu aralar Gazze’de, Lübnan’da, Yemen’de zalimlere karşı mücadele veren kardeşlerimiz, bizim maddi yardımlarımıza şiddetle ihtiyaçları vardır. Bu yüzden ramazanda yapacağımız yardımları, vereceğimiz iftarların karşılığını, zorunlu başka yerler olmadığı müddetçe oralara tahsis edelim inşallah.
İftarla ilgili bir hadisle noktalayalım:
İmam Musa Kâzım (a.s) şöyle buyurmaktadır:
“Mümin kardeşine iftar vermen ve onu sevindirmen, tuttuğun oruçtan daha büyük mükâfat kazandırır sana!”[4]
Yüce rabbimizden bu mübarek ayda salih kullarına yaptığı lütuf ve ihsanlardan bizi mahrum kılmamasını ve Kadir gecesinde en güzel mukadderatı hakkımızda takdir buyurmasını niyaz ediyoruz.
- - - - - - - - - - - -
[1] (Muttaki, Kenzü’l-Ummâl, Hadis: 21324)
[2] (Amidi, Ğurarü’l-Hikem, Hadis: 238)
[3] (İbrahim / 7)
[4] (Barki, el-Mehâsin, c.2, s.151)