إِنَّ فِرْعَوْنَ عَلَا فِى ٱلْأَرْضِ وَجَعَلَ أَهْلَهَا شِيَعًا يَسْتَضْعِفُ طَآئِفَةً مِّنْهُمْ يُذَبِّحُ أَبْنَآءَهُمْ وَيَسْتَحْىِۦ نِسَآءَهُمْ إِنَّهُۥ كَانَ مِنَ ٱلْمُفْسِدِينَ
"Firavun memleketin başına geçti ve halkını fırkalara ayırdı. İçlerinden bir topluluğu güçsüz sağlayarak onların oğullarını boğazlıyor, kadınları (cariye ve hizmetçi olsunlar diye) sağ bırakıyordu; çünkü o, bozguncunun biriydi."[1]
Firavun normalde bir şahıs değildir, Mısır padişahlarının genel ismidir. Hz. Musa'nın (a.s) olayı anlatıldığında genelde Hz. Musa'nın (a.s) zamanındaki padişah kastedilmektedir.
Allah, Hz. Musa'nın (a.s) kıssasını anlatırken Hz. Musa'nın (a.s) gönderilmiş olduğu zamanı da tanımamızı istemektedir.
Hz. Musa (a.s) zalim bir padişahın olduğu ve insanların mazlum olduğu bir dönemde gönderilmiştir.
Firavun baskı ve zulümle başta duran biriydi. Başta kalabilmek için hiçbir zulümden çekinmiyordu. En belirgin özelliklerinden biri de sahip olduğu gurur ve kibirdi. Tamamıyla bir güç ve kudret sarhoşu olmuştu. Öyle bir hadde varmıştı ki kendisini Tanrı ilan ediyordu.
İnsanlara hüküm etmenin en kolay yolu onları parça parça etmektir. Onun içinde Firavun da kendi toplumunu fırka fırka ediyordu ki onlara daha rahat bir şekilde hüküm edebilsin. Halkın birlik ve beraberlik içerisinde olduğu bir yerde zalim hükümdar hükümetine devam edemeyecektir.
Dünya tarihinde ve özellikle de Müslüman bölgelerin tarihinde görüyoruz ki Amerika gibi zalim hükümetler, Müslümanların ve diğer halkların üzerinde güç sahip olmak için onları parça parça etmişlerdir ve etmeye devam etmektedirler.
Bir ümmet ne zaman tefrikayı kabullense zayıf olmayı da kabullenmiştir. Zayıf olanlar da elbette güçlülerin kontrolü altına geçeceklerdir.
Ayrıca tefrikayı öldürmelerden ve esaretten önce zikretmiştir. Yani tefrika devamında zulme uğramayı da getirmektedir. Zulmedebilmek için ilk basamak tefrikaya uğratmaktadır.
Ayet başka bir noktaya da işaret etmektedir ki bir hükümetin yönetimi altında çalışanların yaptığı zulümlerin hepsinin ana sebebi hükumetin başında olandır. Ondan dolayı da yapılan bütün zulümler Firavun'a nispet verilmiştir.
Bir toplumda eğer yöneticisi kibirli, toplum tefrikada, çalışanları zalim, gelirler üst tabakadakilerin oluyorsa o yönetim ve toplum Firavun ve halkı gibidir.
Son nokta da şunu söyleyelim ki zulümle hiçbir iktidar devam etmez.
[1] Kasas / 4