Kurban, cömertliktir, yakınlaşmadır, kendini Allah’a sunmaktır. Müminleri Emiri Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmaktadır: “Cömertlik, (Allah’a ve insanlara) yakınlık sebebidir.”[1]
Arapça’da maddî – manevi her türlü yakınlığı ve yakın olmayı kuşatacak bir anlamı ifade eden kurbân kelimesi dinî terminolojide Allah’a yaklaşılan şeyi, özel olarak da Allah’a yakınlık sağlamak, yani ibadet (kurbet) amacıyla belli vakitte belirli cinsten hayvanları kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder. Kurban, İslamiyet, Hristiyanlık ve Yahudilik başta olmak üzere hemen hemen bütün dinlerin ana temalarından birini teşkil etmektedir. Tüm bunlar dinlerin, kutsal kitapları incelendiğinde göze çarpmaktadır.
Yüce İslam Dini’nde Kurban Bayramı özel birtakım ritüellerle gerçekleşir. Sakat ya da çok yaşlı olmayan hayvan seçilir, kesmeden önce tuz ve su verilir, kıbleye çevrilir, “Bismillah” denir vb.
Hz. Resulullah (s.a.a): “Fıtır ve Kurban Bayramı'nızı, "La ilahe illallah”, "Allahu ekber”, "El-hamdu lillah" ve "Subhanellah" cümleleriyle süsleyiniz.”[2]
Hz. Resulullah (s.a.a): “Kim bayram (Fıtır ve Kurban) gecesini ve Şaban ayının on beşinci gecesini ihya ederse kalplerin öldüğü gün kalbi ölmez.”[3] diye buyurarak aslında o günlerin Eyyamullah (Allah’ın günü) olduğunu ve insanların bu günlere daha da önem vermesi gerektiğini vurgulamıştır.
Kurban, toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutmaya yarayan önemli bir ibadettir.
Her ibadette kişinin ve toplumun yararına olan nitelikler bulunmaktadır. Bazen bireysellik ön plana çıkar bazen de toplumsallık. Ancak bütün ibadetlerde insanın Allah’a yakınlığı asıl hedeftir. Kurbanda da bu böyledir.
Habil ile Kabil’in hikâyesini hepimiz duymuşuzdur. Bu olay Kur’an-ı Kerim’in Maide Suresi’nde şöyle bildirilmektedir;
“Onlara Âdem’in iki oğlu hakkındaki haberi gerçek olarak oku. Hani her biri birer kurban sunmuşlardı da birinden kabul edilmiş, ötekinden kabul edilmemişti. -Kurbanı kabul edilmeyen-, ‘Seni öldüreceğim’ demişti. O da ‘Allah sadece müttaki olanlardan kabul eder. Andolsun sen beni öldürmek için bana elini uzatsan da ben seni öldürmek için elimi uzatmam. Ben âlemlerin rabbinden korkarım. Ben dilerim ki sen benim günahımı da kendi günahını da yüklenesin ve cehennem halkından olasın. Zalimlerin cezası budur’ dedi. Nefsi kendisini kardeşini öldürmeye yöneltti ve nihayet onu öldürdü; böylece ziyana uğrayanlardan oldu..”
Biri “nefis” kurban sunarken diğeri nefsinin kurbanı oldu.
[1]- el-Bihar, 72/193/9.
[2]- Kenzu’l Ummal, 24094
[3]- Sevabu’l A’mal 1/102/2