Yahudiler ve Hristiyanlar Müslüman’dan Asla Razı Olmazlar

Biz ırkçı değiliz. Biz dinci değiliz. Biz hiçbir kimseye zararı olmayan Yahudi veya Hristiyan düşmanı da değiliz. Biz Kur’an’a ve Peygambere (s.a.a) inanan Müslümanlarız. Aynı zamanda devletini, ülkesini, vatanını, milletini, halkını seven Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşlarıyız. Bu değerler doğrultusunda çocuk katili gasıp Siyonist İsrail rejiminin Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un Ülkemize gelişi ve akabinde yapmayı planladıkları anlaşmalar değerlendirildiği zaman hem dinî açıdan hem de millî açıdan devletimizin ve milletimizin yararına olmadığı anlaşılmaktadır.

Çünkü Allah Teala Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır:

وَلَنْ تَرْضٰى عَنْكَ الْيَهُودُ وَلَا النَّصَارٰى حَتّٰى تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمْؕ قُلْ اِنَّ هُدَى اللّٰهِ هُوَ الْهُدٰىؕ وَلَئِنِ اتَّبَعْتَ اَهْوَٓاءَهُمْ بَعْدَ الَّذٖي جَٓاءَكَ مِنَ الْعِلْمِۙ مَا لَكَ مِنَ اللّٰهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَصٖيرٍ.

"Sen onların dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hristiyanlar da senden aslarazı olmayacaklardır. De ki: “Asıl hidayet yolu ancak Allah’ın hidayet yoludur.” Eğer sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyarsan, artık Allah sana ne dost ne de yardımcı olacaktır."[1]

Ehlisünnet alimlerinden olan Kurtubi’ye göre ayetin nüzul sebebi şöyledir: Yahudiler ve Hristiyanlar Peygamber’den (s.a.a) barış ve ateşkes antlaşmaları yapmasını istiyor, Peygamber’e (s.a.a) İslâm'a girecekleri vaadinde bulunuyorlardı. Allah ona, onların kendisinden dinlerine uymadığı sürece razı olmayacaklarını bildirdi ve onlara karşı cihat etmesi emrini verdi.[2]

Açıklama:

1. Allah Teala bundan önceki ayetlerde Yahudilerden ve Hristiyanlardan geniş bir şekilde söz etmişti. Peygamberimiz (s.a.a) mezkûr ayetlere göre onlarla sohbet etti. Onlara dini tebliğ etti. Onlar Efendimize (s.a.a) barışçıl bir şekilde davranırsa Müslüman olacaklarını söylediler. Bu nedenle Resulullah (s.a.a) onlara karşı nasıl davranması gerektiği konusunu düşünürken yukarıdaki ayet inerek onun nasıl hareket etmesi gerektiğini açıkladı.

2. Peygamberimiz (s.a.a) genel olarak bütün konularda masum ve mutahhar olduğu için hem dinî açıdan hem de millî açıdan hiçbir şekilde yanlış yapmamıştır. Dolayısıyla özel olarak Yahudilere ve Hristiyanlara karşı davranışlarında da bir yanlış ve hata içinde olmamıştır. Buradan hareketle ayetin asıl muhatapları Müslümanlardır. Çünkü Müslümanlar onların İslam’a girmelerini ya da iyi ilişkiler içinde olacaklarını veya kendilerine karşı hiçbir sorun çıkarmadan yaşayacaklarını düşünebilirler. Böyle düşüncelerden dolayı onlara karşı taviz verebilir, neticesinde de çok zararlar görebilirler. İşte ayet bu durumu önlemeye yönelik inmiştir.

3. Nitekim Siyonist Yahudiler ve Emperyalist Hristiyanlar hiçbir zaman aza razı olmamışlardır. Onlar İslam’ın tamamen yok olmasını ve Müslümanların bütünüyle dinlerini terk etmelerini istemişlerdir. Bu doğrultuda da ellerinden gelen her şeyi yapmışlardır, yapmaktadırlar. Kur’an-ı Kerîm’in bu tespiti, tarihî olarak ispatlanmış bir gerçektir. Çünkü Müslümanlar kendi topraklarındaki Ehl-i kitaba karşı son derece adaletli ve insanî bir tavır sergiledikleri, hatta her zaman İslâm beldeleri onlar için bir sığınak olduğu halde, Müslüman İspanya’nın (Endülüs) işgalinden başlamak üzere istilâ ettikleri bütün İslâm ülkelerinde Yahudi ve Hristiyan yönetimler Müslümanlara karşı çok zaman vahşete kadar varan baskı, sindirme ve sömürü politikaları izlemişlerdir. Ayrıca Hristiyan Batı dünyası, Macarlar gibi Hristiyanlaşmış Türkler’i benimsediği halde Müslümanlığını korumuş Türkiyeli Türkleri hiçbir zaman dost olarak görmemişlerdir. Bu tespitler Yahudilere ve Hristiyanlara karşı, körü körüne dostluk duygusu besleyip kişiliksiz ve teslimiyetçi bir davranış tarzını benimsemenin de, onların hatasını tekrarlayarak, kör bir düşmanlık duygusuna kapılıp haksız davranışlara kalkışmanın da yanlış olduğunu göstermektedir.[3]

4. Siyonist Yahudiler onlarca yıl önce Filistin topraklarını işgal etmeye başladılar ve günümüze gelinceye kadar da birçok bölgesini gasp ettiler. Yerli halkın hepsini göç etmeye zorladılar. Direnenleri hapse attılar veya öldürdüler. Bununla da yetinmeyip Lübnan, Suriye, Ürdün, Mısır gibi komşu ülkelere de saldırdılar, çünkü vaat edilen toprakların tamamını ele geçirmek istemektedirler. Elbette onlar Türkiye’nin belli bir bölümüne de sahip olmak istiyorlar ve bunu da açıkça söylemektedirler. Bu nedenle PKK ve diğer terör örgütlerini kurdular, desteklediler, desteklemektedirler. 15 Temmuz kalkışmasını gerçekleştiren FETÖ terör örgütünün de arkasında Siyonistler bulunmaktaydı ve bulunmaktadırlar. Bütün bunlar ve diğerleri düşünüldüğü zaman devletini, milletini ve ülkesini seven bir Türk vatandaşı Siyonist Yahudilerle dost olabilir veya anlaşma yapabilir mi?

5. Eğer Siyonist Yahudiler ve Emperyalist Hristiyanlar bir Müslümandan razı iseler, o Müslüman kendi dini hususunda şüpheye düşmelidir. Onların kendisinden niçin razı olduklarını sorgulamalıdır. Çünkü ayette bir Müslümanın İslam’dan çıkıp Yahudi veya Hristiyan olmadığı sürece onların ondan hiçbir zaman razı olmayacakları şu şekilde buyrulmaktadır: “Sen onların dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hristiyanlar da senden aslarazı olmayacaklardır.” Hakeza Siyonist Yahudilerin gerçek Müslümanlardan çok katı bir şekilde rahatsız olduklarını da şu şekilde bildirmektedir: “Kesinlikle iman edenlere, insanlar içinde en şiddetli düşman olarak Yahudileri ve şirk koşanları bulursun.”[4]

6. Ehl-i Kitapla ve hatta bütün insanlarla iyi ilişkiler içinde olunmalıdır; ancak bu dinî ve millî değerlerimizden uzaklaşılarak yapılmamalıdır. Onların her istediği şeyi kabul ederek gerçekleşmemelidir. Eğer dinî ve millî değerlerimizden uzaklaşırsak hem dünyada hem de ahirette zarar ederiz. Nitekim şöyle buyurmaktadır:“Eğer sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyarsan, artık Allah sana ne dost ne de yardımcı olacaktır.”

7.  Siyonist İsrail ve Emperyalist Amerika fitneden, kaostan, kargaşadan, savaştan beslenmekte ve bu şekilde ayakta durmaktadırlar. Çünkü birçok silah fabrikasına sahiptirler ve bunlarda üretilen silahları satıp para kazanmak zorundadırlar. Dolayısıyla bunlar hangi ülkeye yaklaşırlarsa o ülkenin yöneticilerine her türlü maddi ve manevi desteği vereceklerinin sözünü vermektedirler. Sonra da söz konusu olan ülkenin yöneticilerini dinî ve millî değerlerinden uzaklaştırarak ellerinden geldiği kadar yer altı ve yer üstü kaynaklarını sömürmektedirler. Ardından da o ülkeyle bağlantılı içerde ve dışarda savaş çıkarmaktadırlar. Ancak aynı ülke onlardan yardım istediği zaman sözünden ilk cayanlar yine Siyonist İsrail ve Emperyalist Amerika olmaktadır. Örneğin Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani ile onların arası çok iyiydi. Ancak Taliban saldırmaya başlayınca onu tek başına bıraktılar ve o da kaçmak zorunda kaldı. Hakeza Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski’ye de her türlü desteği vereceklerini söylediler. Uzunca bir süre Ukrayna’nın yer altı ve yer üstü kaynaklarını sömürdüler. Eş zamanlı olarak kaos, kargaşa, terörü yaydılar. Sonra savaşa kışkırttılar. Savaş başlayınca da Zelenski’yi tek başına bıraktılar. Şu anda Afganistan, Suriye, Irak, Yemen gibi Ukrayna’nın da altı üstüne gelmiş bir durumdadır. İnsanlar öldürülmüş, halk avare olmuş, binaları yıkılmış, yollar bozulmuştur. Bunların hepsine sebep olan Emperyalist Amerika ve Siyonist İsrail’dir.

Dolayısıyla ibret almak gerekmez mi?

[1] Bakara 120.

[2] http://www.islamilimleri.com/Tefsir/Tefsir/002/Tefsir/Turkce/04/120.htm.

[3] https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/Bakara-suresi/127/120-ayet-tefsiri.

[4] Maide 82.