Yaşam | Aile&GNÇ

Savaşlar ve Silahlar

Allâme Muhammed Takî Caferî Tebrizî ve Hatıralar

.
.

Ehlader Araştırma Bölümü

Şu anda bu cümleleri yazarken, bugün (11 Haziran 1988) uluslararası tüm kural ve yasalara aykırı olarak korkunç ve ölümcül füzeler, birbiri ardına insanî yerleşim alanlarını, yani insanların yaşamak ve yerleşik hale getirmek için inşa ettikleri evleri ve barınakları, enkaz yığınlarına dönüştürüyor ve gençlerin, yaşlıların, çocukların, kadınların, erkeklerin, hastaların ve sağlıklı olanların yaşam nurlarını okullarda, camilerde, hastanelerde karanlıklara gömüyorlar.

Tam da o gece birkaç arkadaş, gücün olgusunu ve insanlığın onu doğru ve mantıklı bir şekilde kullanmaktan aciz olduğunu tartışıyorduk ki; ansızın dehşet verici bir roket sesi ile sohbetimiz bir an için kesildi. Hepimizi birbirimize baktık ve “şu anda masum insanlar toprak ve kan içinde yatıyorlar” dedik. Aynı esnada erdemli ve bilgili bir arkadaş içeri girdi ve şöyle dedi:

"Dün gece, demokrasiyi kanıtlayan, insanlık için ilerlemenin ve medeniyetin bir göstergesi olan bir olaya şahit oldum, aynı zamanda tarihin cebri ve gelişmelerin zoruyla insan hayatına girmiş sosyalizmi yorumluyordu adeta”

Bu patlayan yıkıcı bir saldırıydı ve hemen ailemi sakinleştirdikten sonra hızla roketin çarptığı yere gittim. Gördüğüm manzara o kadar korkunçtu ki onu tanımlama yeteneğim yok ve bu olayın ruhsal darbesini de son nefesime kadar içimde taşıyacağımı düşünmüyorum. Bir ailenin tüm fertlerini kana bulanmış, toprak yığını altında buldum. Sadece henüz sütten kesilmemiş bir bebeğin başını ve küçük eli topraktan dışarıda kalmıştı. Yavaşça ve çok nazik bir şekilde toprağı onun etrafında sıyırdım, çocuğun yüzü ortaya çıktı. Ağzı açık ve emziği, ağzından az ötedeydi. İçimden dedim ki

“Keşke sesim yüksek olsaydı ve kanun koyuculara, uluslararası insani yardım örgütlerine seslenip, ‘efendiler, buyrun ağzını size soru sormak için açmış bu bebeğe cevap verin’ diyebileydim”.  Ama heyhat!…

Toplantıya katılanlardan biri şöyle dedi:

"Allah rızası için siz ne yaşıyorsunuz böyle? Zaten ne dediğiniz ayan beyan belli değil mi? Onlar burada neler yaşandığını bilmiyorlar mı sanki? Siz yalnızca bir gün boyunca dünya medyasının söylediklerini dinlerseniz göreceksiniz ki, silah satıcılarının nasıl bu ölüm saçan silahları sattığını, bunun sayesinde yaşamlarını, fildişinden saraylarını nasıl kanla inşa ettiklerini ve sonra da medyanın nasıl haber yapacağının sınırlarını çiziyorlar.

Peki, şimdi ben tartışmanıza engel olmayayım, siz devam edin lütfen ve şu soruya cevap arayın; acaba insanın tüm ilerleyiş ve medeniyeti meydana getirme iddiasında olduğu bu noktada, güce ulaştığı anda aciz bir hayvana dönüşmemesi ve o gücü, yapıcılık yolunda kullanması için bir yol bulabilir mi bunu düşünün"