Onlar götürdüler onu tez-tez hemen gidip
Farkında olmasın diye Yakup'u terk edip
Ken’an’ı geçtiler, bularak bir ağaçlığı
Anlaştılar bu yerde kalıp tatsın açlığı
Öldürmemiz gerek! Dibe kazsak mı bir mezar?
Koysak bu yerde kurt onu yer, bizle iftihar
Yakup eder eğer bulamaz olsa Yusuf’u
Bir günde mutlaka unutur tüm teessüfü
Ancak Lavi demiş size öldürmeyin dedim
Pek tez unuttunuz, kuyu teklifi eyledim!
Kervanların biriyle de ordan geçer gider
Yakup sevgisin bize mahsus eder gider
Midyan diyorlar ismi, yakınlarda bir kuyu
Vardır, atın içinde de dursun bu gün boyu
İllâ da bir şey olması lâzımsa tek iyi
Elbette böyledir, ölecek olsa hiç neyi..
Tövbeyle elde etmeyi ummaktayız ki biz?
Peygamber oğluyuz ve nebî bunca ceddimiz
Evvelce dövdüler atarak tüm yemekleri
Hürmet bırakmayıp yere sağlam bilekleri
Koymazdılar ki bir sudan içsin de toplasın
Biraz gücün, diyordular imkanı olmasın
Artık onun için yaşamak mümkün olmasın
Bundan da fazla ömrüne ek bir gün olmasın
Yusuf Lavi deyip bağırırken gelir Lavi
Söyler yeter neden yeniden görmesin evi?
Çektirdiniz bu denli eziyet bu az yaşa
Rağmen.. yedinci yaşta iken böyle kardaşa
Kardaş mı davranır? Bu mu ahlakınız sizin?
Artık döner, değil gama misdakınız sizin
Ancak bütün öbürleri söyler hayır Lavi
Görmüş yeterli darbe ki gösterseniz evi
Mutlak dönünce anlatarak söyler ey baba
Kardeşlerim benim niye hem sert, hem kaba?
Sen yok iken dövüp bana dirsekle vurdular
Kandırmacaydı tüm o gülüş, hile kurdular
Söyler Lavi o hâlde öldürmeniz muhal
Kim eylemekte sizlere kardaş kanın helal?
Bari atın da bir kuyu bulmakla diplere
Bir kontrolle bağlayınız önce iplere
İlk önce gömleğin alarak bir plan için
Hiç bir değer gözetmediler ah figan için
Bağlardı sonra Yusuf'u kardeşler.. attılar
Vahy etti Rabb'i Yusuf'a çok çekme ıztırar
Elbet yakında bildireceksin bu işlerin
Kardeşlerin de hem tanımazken gidişlerin
Onlar o devr olup tanımazlar iken seni
Duymakla eylediklerinin şerhin etmeni
Anlarlar orda kardeşe n'apıldı evvela
Ancak o demden önce sürer bir dönem bela
Düşmezden önce güldü, sual etti abiler
N'olmuş ki, sen neden gülüyorsun? o şöyle der
Ben sizle geldiğimde düşündüm ki hamd ola
Abilerim dağılsa geçip sağ ilen sola
Daim korurlar afeti ettirmeyip hücum
Ancak dövüldüğümde ayan oldu bir durum
Allah dışında gayrıya versen ümidini
Elbet hayal kırıklığı görmek kilidini
Açmış olursun öylece zira bir insanın
Allah dışında kimse de hıfz eylemez canın
Hüsrana uğradın eğer Allah dışında sen
Bir masivaya bil ki ümidin eder isen!
Artık hemen kesip ipi atmak dilerdiler
Geç kalma misli bir hareket sergilerdiler
Hem en sonunda böylece hiddetle kestiler
Kof bir hevesle suçlu ve gark-i hevestiler
Düşmezden önce tam dibe seslendi Rabb peki
Cibril'e edrik abdi deyip eyle mütteki
Cibril! O sâlih abde yetiş, ölmesin sakın
Cibrîl tuttu Yusuf'u yerden gelip yakın
Yusuf düşünce nur o karanlık kalan kuyu
Olmuş ve orda Rabb'i buyurmuş ki dur uyu
Evvelceden onun suyu tuzluydu atf ile
Allah tatlı eyledi anında lütf ile
Yusuf uyandı tatlı olan pak sudan içip
Görmüş ki bir melek görünür bir yelek seçip
Giydirdi cennetin yeleğiymiş o hem de ki
Sohbet eder onunla melek orda mesleki
Yakup'un oğlu on kişi sanmış ki ölmede
Seslendi ey ehil ki selâmım Nebi'ye de!