Düşünce | İslamî Araştırmalar

Allah’a Sığınmak

“Kalbin, günahları düşünmekten kaçınmak suretiyle oruç tutması, midenin yiyecekten kaçınmak suretiyle oruç tutmasından daha üstündür

.
.

Ehlader Araştırma Bölümü

 

Allah’a Sığınmak

Tehlike her taraftan insanı tehdit ettiğinde ve şeytan tüm gücüyle onu sapkınlığa çekmek istediğinde onu şeytanın tuzağından kurtaracak tek yol, Allah’ın sonsuz rahmetine sığınmasıdır. Bu yönteme “istiaze/sığınak arama” denir ve insan bununla en zor durumlarda kendisini içteki nefsani temayüller ve dıştaki şeytani cilvelerin pençesinden kurtarabilir. Yüce Allah bu etkili yöntem hakkında şöyle buyurmuştur:

وَ إِمَّا يَنْزَغَنَّكَ مِنَ الشَّيْطانِ نَزْغٌ فَاسْتَعِذْ بِاللّٰهِ إِنَّهُ هُوَ السَّميعُ الْعَليم

“Eğer Şeytan’dan bir vesvese seni galeyana getirirse, Allah’a sığın. Kuşkusuz O, işitendir ve bilendir[1].”

İmam Ali (a.s) muttakilerin alametlerinden biri olarak, onların nefsani isteklere ve kovulmuş şeytana uymaktan Allah’a sığınmalarını göstermiştir:

وَ مِنْ عَلَامَاتِ أَحَدِهِم... ‏اعْتِصَامٌ بِاللّٰهِ مِنْ مُتَابَعَةِ الشَّهَوَاتِ- وَ اسْتَعَاذَةٌ بِهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيم

Kur’an-ı Kerim, bu yöntemin cinsel sapkınlıkları engellemesi konusunda iki numune sunmuştur. Birincisi Hz. Yusuf (a.s) hakkındadır. O, Mısır azizinin karısının tuzağına düştüğünde ve tüm kapıların yüzüne kapatılmış olduğunu gördüğünde Allah’a sığınarak kendisini kurtardı:

 وَ راوَدَتْهُ الَّتي‏ هُوَ في‏ بَيْتِها عَنْ نَفْسِهِ وَ غَلَّقَتِ الْأَبْوابَ وَ قالَتْ هَيْتَ لَكَ قالَ مَعاذَ اللّٰهِ إِنَّهُ رَبِّي أَحْسَنَ مَثْوايَ إِنَّهُ لا يُفْلِحُ الظَّالِمُونَ 

“Yusuf’un evinde bulunduğu kadın, onu kendisine çağırdı. Kapıları kapayarak, “Gelsene!” dedi. Yusuf, “Allah’a sığınırım. O benim rabbimdir. Bana güzel bir yer vermiştir. Kuşkusuz, zalimler kurtuluşa ermezler.”[2]

Hz. Meryem mabedin bir köşesini ibadet mihrabı edindiğinde vahiy meleği vücut yapısı düzgün bir insan suretinde onun halvet mahallinde zahir oldu. Kaçış yolunu kapalı olarak gören Meryem, kurtuluşu sadece Allah’a sığınmada gördü:

 فَاتَّخَذَتْ مِنْ دُونِهِمْ حِجاباً فَأَرْسَلْنا إِلَيْها رُوحَنا فَتَمَثَّلَ لَها بَشَراً سَوِيًّا قالَتْ إِنِّي أَعُوذُ بِالرَّحْمنِ مِنْكَ إِنْ كُنْتَ تَقِيًّا 

“O, (halvet mahalli her açıdan ibadet için uygun olsun diye) kendisiyle onlar arasında bir perde çekti. Biz ruhumuzu (Cebrail’i) ona gönderdik de ona vücut yapısı düzgün bir beşer olarak göründü. (Meryem, çok korktu ve) “Eğer takvalı bir kimse isen, senden Rahman olan Allah’a sığınırım.” dedi[3].”

Bu iki olaydan şu istifadede bulunabiliriz: En zor durumlarda Allah’tan yardım dilemek ve O’na sığınmak Allah’ın yardımını cezbedebilir ve sapkınlık tehlikesini giderebilir. Elbette şunu hatırlatmakta fayda vardır ki sığınmaktan maksat sadece dille sığınmak değildir. Bilakis samimi kalpten Hakk’a sığınmak ve bunu davranışla da ispat etmektir. Aynen Hz. Yusuf’un (a.s) Allah’a sığınmasının ardından kapıya doğru koşması gibi[4]

* *

Basireti Güçlendirmek

Derin ve geniş bilgilere sahip olmak, istenen ve beğenilen davranışların zuhuru için zemin oluşturabilir. Bu yöntemle bireyin çeşitli boyutlardaki bilgilerinin güçlendirilmesi sayesinde cinsel dürtüler alanında uygunsuz davranışlar sergilemesi engellenmiş olur. Bu etkiden dolayı Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur:

إِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ الْبَصَرَ النَّافِذَ عِنْدَ مَجِي‏ءِ الشَّهَوَات

“Allah, şehvetlerin hücum ettiği anda nafiz/keskin olan gözü sever[5].”

Allah’ın Hazır Olduğuna İnanmak

Adamın biri İmam Cevad’a (a.s) şöyle arz etti: Bana tavsiyede bulunun. İmam sordu: Acaba kabul edecek misin? Adam: “Evet” dedi. Bunun üzerine hazret şöyle buyurdu:

وَ ارْفَضِ الشَّهَوَاتِ وَ خَالِفِ الْهَوَى وَ اعْلَمْ أَنَّكَ لَنْ تَخْلُوَ مِنْ عَيْنِ اللّٰهِ فَانْظُرْ كَيْفَ تَكُون

“Şehvetlerden uzaklaş ve nefsin isteğine muhalefet et; şunu bil ki sen Allah’ın gözünden asla gizli kalamazsın ve sonra nasıl olacağına dikkat et[6].”

Allah’ın şahitliğine olan bu inanç Hz. Yusuf’u (a.s) Züleyha’nın tuzağından kurtarmıştı. İmam Sadık (a.s) bu hususta şöyle buyurmuştur:

“Züleyha Yusuf’u kastettiğinde kalkıp odasında bulunan putun üzerine bir parça bez attı. Yusuf Ona sordu: Ne yapıyorsun?! Züleyha dedi: Bizi görmemesi için şu putun üzerine elbise atıyorum. Zira ben ondan hayâ ediyorum. Bunun üzerine Yusuf şöyle dedi: Sen görmeyen ve işitmeyen bir puttan hayâ edersin de ben Rabbimden hayâ etmez miyim?! Sonra yerinden sıçrayıp kaçmaya başladı, Züleyha da onun peşinden koştu[7].”

 * *

Şehvetperestliğin Kötü Sonuçlarını Bilmek

Şehvetlerin peşine düşmenin, her ne kadar kısa süreli bir lezzeti olsa bile sonunda bu lezzeti acı kılacak uzun süreli sıkıntıları vardır. İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor:

“Lezzetlerin kesileceğini ve geriye meşakkatlerin baki kalacağını anın[8].”

İslamî kaynaklarda bu şehvetlere yöneliş için şu sonuçlar zikredilmiştir:

Günahların Yükseliş Seyrinde Artış

İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: مِنْ مُطَاوِعَةِ الشَّهْوَةِ تُضَاعَفُ الْآثَامُ

"Şehvete boyun eğmek günahları katlayarak artırır[9].”

Dinin Bozulması

İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: طَاعَةُ الشَّهْوَةِ تُفْسِدُ الدِّين

"Şehvete boyun eğmek dini bozar[10].”

Allah’tan Uzaklaşma

İmam Kazım (a.s), seçkin öğrencilerinden biri olan Hişam’a şöyle buyurmuştur:

“Ey Hişam! Yüce Allah Davud’a; dostlarını nefsi arzuların sevgisinden sakındırmasını vahyetti. Zira gönülleri dünyevi şehvetlerin sevgisine bağlanan kimselerin kalpleri benden uzaktır[11].”

Helak Oluş

İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: طَاعَةُ الشَّهْوَةِ هُلْكٌ وَ مَعْصِيَتُهَا مُلْك.

“Şehvete boyun eğmek helak oluş, ona muhalefetse saltanattır.”

Düşünce ve Hayal Kontrolü

Zahiri duyuların cinsel temayülü tahrik ettiği gibi, batıni hislerin (yani düşünce ve hayalin) de bu konuda önemli rolü vardır[12]. Dolayısıyla düşünce ve hayali, şehvet uyandırıcı konulardan alıkoymak suretiyle kontrolünü sağlamak, cinsel sapkınlıkların ortaya çıkışını önleyecek etkili bir yöntem sayılmaktadır. Bu yüzden İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:

صِيَامُ الْقَلْبِ عَنِ الْفِكْرِ فِي الْآثَامِ أَفْضَلُ مِنْ صِيَامِ الْبَطْنِ عَنِ الطَّعَام

“Kalbin, günahları düşünmekten kaçınmak suretiyle oruç tutması, midenin yiyecekten kaçınmak suretiyle oruç tutmasından daha üstündür[13].”

İmam Sadık (a.s), Hz. Mesih’ten (a.s) naklettiği rivayette şöyle buyurmuştur:

“Musa, size zina yapmamanızı emretti. Bense size, zina yapmamaktan daha ötesini emrediyorum: Zinayı aklınızdan bile geçirmeyin. Zira zinayı düşünen biri, güzel ve süslü bir odanın içinde ateş yakmış kimse gibidir. Oda alev alıp yanmasa bile, ateşin dumanı o güzel odayı mahvedecektir.”[14]

Yani günahı düşünmek ister-istemez insanların kalbini karartmakta, gönüllerindeki iffet ve temizliği zedelemektedir. Hatta pratikte bu günahı işlemeseler dahi ruhlarında böyle olumsuz etkiler bırakmaktadır. İnsanın zahiri duyularıyla elde ettiği veriler, hayal gücünün ham maddelerini oluşturmaktadır. Dolayısıyla hayal gücünü kontrol etmek için zahiri duyu kanallarını da kontrol altında tutmak gerekir.

 

- - - - - - - - - - - -


[1]     Fussilet, 36.

[2]     Yusuf, 23.

[3]     Meryem ,17-18.

[4]     Yusuf ,24.

[5]     Bihar’ul Envar, c. 61, s. 269.

[6]     A.g.e, c. 75, s. 358.

[7]     Tefsir-i Kummi, c. 1, s. 342.

[8]     Bihar’ul Envar, c. 70, s. 364.

[9]     Tasnif-i Gureru’l-Hikem ve Dureru’l-Kelim, s. 304.

[10]    A.g.e, s. 304.

[11]    Bihar’ul Envar, c. 1, s. 154.

[12]    Terbiyet-i Cinsi, Mebaniyi Usul ve Revişha ez Menzeri Kur’an ve Hedis, s. 167.

[13]    Tasnif-i Gureru’l-Hikem ve Dureru’l-Kelim, s. 176.

[14]    Vesailu’ş-Şia, c. 20, s. 319.