Kufe ehli değiliz ki, Ali'yi yalnız bırakalım.
Ki, Kufe'nin bir yer isminden ziyade zihniyet olduğu bilincinde...
Hayatımızı anlamlandıran taraf oluşumuza statü ve menfaat ile bakmıyoruz ki, zer peşinde zelil olalım.
Devenin erkek ile dişisini ayırt edemeyecek denli sayılmamak için çağdaş Muaviyelere,
Hile'nin, mızrak ucunda Kur'an dahi olabileceğine hazırdık uzunca bir süredir...
Tarihin dehlizlerinde,
Çağın şahidliğinde,
Yaşamın tecrübesinde edinilen nice nice tedrisatların bir gün elimizden tutacağını biliyorduk elbet. Bak, o gün geldi işte!
Biliyorduk, Talha ile Zübeyr sadece geride kalmış isimler değildi.
Ebuzer'in Rebezesi, tarihin her döneminde tezvirata karşı tek kişilik eylem...
"Tek kişi kalsam bile..." deniyordu ya, kaldık işte! Hepimiz tek kişiyiz bugün.
Tezvirat'ın, yani yalanın, bir gün salavatlı ağızlardan da boşalacağını öngörüyorduk, geldi o gün.
Huseyn(as)'le kandırılmamak için,
Zeynep(sa)'le aldatılmamak için,
Ebulfazl(sa)'la sömürülmemek için Kerbela'ya az ağladık biz, çok anlamak için...
Tüm hazırlığımız bugün içindi, bugün...
Bugün bir sayfa,
Bugün bir dönüm,
Bugün Hürr ile Şimr'in hikayesinin güncellendiği gün...
Biliyorduk, o gün Ali(as)'yi vuran menfaat ve statü hırsı, bugünkü Ali'ye de dönecek yüzünü.
Kerbela'daki çadır niye yandırıldıysa, bugünkü çadıra da aynı; Narsizm...
Zaman, bir eskimeyen.
Hükmü, tüm çağları kaplayan...
Hacı'nın, vasiyetini bilincimize nakşeden şehadeti bir kez daha kutlu olsun...
Ammar oluşu güncelleyen basiret çağrısına,
Malik oluşu güncelleyen ve kararlı duruşu salık veren öğretmenliğine selam olsun.
Veyl olsun vefasızlığa.