.
.
Ehlader Araştırma Bölümü
Seyyid Vahid Kaşanî[1]
Özet
Dinin evrenselliği, modern dünyada beşerin tüm bireysel ve toplumsal alanlarında dinin varlığı anlamına gelir. Aziz İslam dini, vahiy yolu ve ilâhî peygamberler vasıtasıyla dünya ve ahiret saadeti için programlar göndermiş, kapsamlı ve kâmil bir dindir. Bu yüzden İslam dini zaman ve mekân ötesidir daha dakik ve teknik bir tabirle tarihsel değildir. İslam’ın evrenselliğine olan inancın meyvesini göz önüne koyan yerlerden biri de ‘dini ahlaktır’. İslam’ın evrenselliği temeline dayalı olarak ahlak da vahiy öğretilerinden olmalıdır. Olaya Seküler yaklaşan yani ahlak alanından dini silen ve minimum ahlakı şekillendiren Seküler ahlak iddiası güdenlerin tam tersine din ahlakı, tam kapsamlı bir ahlaktır ve seküler ahlak ile din ahlakı arasındaki ilişki kusur ve kemal ilişkisidir. Mantıksal bir tabirle (umum husus mutlak) tam-girişimlilik ilişkisidir. Seküler düşüncenin ahlaka olan yaklaşımında birçok neden ve faktör vardır, ancak yaygın ana nedenlerden biri Hristiyanlıkta geçerli bir vahiy kaynağının olmamasıdır. Bu düşünceye göre Batılı düşünürler, insan aklını vahiy yerine, Hümanizmi Tanrı merkezlilik yerine, bilimselliği de tapınma yerine koydular ve liberalizmi ise bireycilik ve laikliğin temellerinden özgürlüğe vurgu yaparak değiştirdiler.
Kavramlar Üzerine
- Din
Din bazen yol, yöntem ve yaşam tarzı olarak anılır; bu ister inanan ister kâfir veya ateist olsun, tüm insanların bir dine sahip olduğu anlamına gelir. Çünkü insan, ister Allah'ın ve vahyin kaynağı olsun, ister insanî toplum sözleşmelerinin kaynağı olsun, bir yaşam tarzı olmaksızın yaşayamaz. Dolayısıyla dinin bu tanımı genel bir tanımdır. Din bazen de özel anlamda kullanılır; bu anlamda din, insan toplumunun işlerini yöneten bir dizi inanç, ahlak ve yasayı ifade eder. Bu tür bir din hak veya batıl, doğru veya yanlış olabilir; bu planlar dizisi Cenab-ı Hak tarafından yapılmışsa buna hak din, Allah tarafından yapılmamışsa da batıl din denir. Bazen din has anlamda kullanılır ki bu İslam dinidir ve bu anlamda din, insanların dünya ve ahiret mutluluğu için Yüce Allah tarafından rahmani peygamberler aracılığıyla vahiy yoluyla gönderilmiş bir dizi programdır ve bu da insanoğlunun eğitimi ve mükemmelliği dünya ve ahirette elde edebilmesi için inanç, ahlak ve fıkıh olan bu üç alanda programlanmıştır. Bu yazıdaki dinden kastımız has anlam taşıyan İslam dinidir.
- Ahlak
Ahlak, birtakım alışkanlıklara uygun şekilde insanın tereddüt etmeden yapılan davranışlarında ortaya çıkan nefsanî ve içsel huylardır. Ahlak, genel anlamda kullanılırsa; erdemleri ve kusurları içerecektir, ancak mutlak anlamda kullanıldığında genellikle ondan ‘iyi ahlak’ ve ‘erdem’ anlaşılır. Tıpkı “لعلیخُلق عظیم ” / “ve şüphesiz sen büyük bir ahlaka sahipsin” ayetinde olduğu gibi. Ahlak ilmi, ahlakî erdemleri ve kusurları konu eden ve insanın arzu ettiği mutluluğa ve mükemmelliğe ulaşabilmesi için kusurları ve faziletleri beyan eden, bu faziletleri kazanmanın ve kusurları terk etmenin yollarını açıklamaya çalışan bir bilimdir.
- Sekülerizm
Sekülerizm (secularism) kelimesi, laik düşünce ve kültüre dayalı, toplumun her alanında dinin ortadan kaldırılmasına inanan bir düşünce ekolüdür. Diğer bir tabirle, laik açıdan din siyasetin, ahlakın, eğitimin, sanatın ve ekonominin her alanından silinmelidir. Seküleristler entelektüel olarak farklı olsalar da, hepsinin dini sosyal alandan uzaklaştırma konusunda ortak bir noktaları vardır; nitekim bazı laikler, ilahi dini batıl görmekte ve beşerin sosyal hayatına girmesini faydalı bulmamaktadırlar. Bazıları semavi dini kabul eder ve insanların bireysel alanlarına özgü olduğunu düşünür, bazıları da ilahi dinin doğru olduğuna ve sosyal alanda da faydalı olduğuna inanır ancak bunun da camia ve toplumu yönetenin masum biri olmasıyla mümkün olduğunu düşünür. Bir kısım ise ilahi din ilkesini kabul eder, ancak dinin sosyal alanlarda varlığının faydalı olmasına rağmen dinin kutsallaşmasına yol açacağına inanırlar. Bu yazımızda laikliğin tüm alanlarını ele almayacağız ve sadece ahlak alanını inceleyeceğiz.
- Din Ahlakı
Din ahlakı, öğretilerin dine ve vahye dayalı olduğu bir ahlaktır. Din ahlakında, insanı yöneten nitelik, davranış ve normların din metninden kaynaklandığı kabul edilir, din ve dini önermeler, davranışsal ve ahlaki ilke ve kuralların belirlenmesi ve sunulmasında ana referanstır. Bu yaklaşımda insan için nihai ve hakiki değere sahip olan, dini öğretilerden doğan manevi ve ahlaki hayat tecrübesiyle elde edilen Allah'a yakınlıktır. Din ahlakında dünyevi hayat arızi istek ve uhrevi hayat ise zata dayalı istektir. Başka bir deyişle, dünya hayatı marjinal değildir, ancak özünde arzu edilen bir şey de değildir ve temelde insan, tüm dünyevi nimetleri tatmalı, ancak bu dünya hayatının ahiret refahını inşa etmek için bir mukaddime olarak almalıdır. Eğer dünya ve ahireti seçmek söz konusu ise, din ahlakı, ahireti seçmeyi emreder ve dünya refahının terk edilmesini ister. Din ahlakında otorite dindedir. Tabi bu aklın ve ahlakın temel değerlerini tanıma kabiliyetinin göz ardı edilmesi anlamına gelmez; ancak akıl ve ahlaki değerleri tanıma kabiliyeti çok önemlidir. Hakeza aklın epistemolojik kapsamı sınırlı olduğundan ve tüm ahlaki ve dini önermeleri tanımaktan aciz olduğundan, dine ve dini önermelere atıfta bulunma zorunluluğu özel bir önem taşır. Elbette, aklın gücünden yararlanmanın aynı zamanda iyinin ve kötünün meşruiyetine veya rasyonelliğine de bağlı olduğunu söylemeye gerek yoktur; Aklın özünde bulunan iyilik ve çirkinliğe inanırsak, aklın epistemolojik alanındaki insanın eylemlerinin güzellik ve çirkinliğini tanımasına yardımcı olacağı açıktır. Ama şer’i iyiliğe ve çirkinliğe inanırsak, iyinin ve şerrin tanınması ilahi emir ve yasaklamaya bağlıdır ve iyi Allah'ın emrettiği şeydir, bu bağlamda çirkin de Allah'ın yasakladığıdır. Bu sebeple şer’i iyilik ve çirkinliğin teşhisinde aklın yeri yoktur ve dolayısıyla şer’i iyilik ve çirkinlik üzerine kurulu din ahlakının kaynağı yalnızca dindir. Ancak akla dayalı iyilik ve kötülükte din ahlakının kaynağı vahiy ve akıldır.
- Sekülerizm Ahlakı
Sekülerist ahlak, dinin ahlak alanından çıkarılması anlamına gelir. Seküler ahlak iki temel ilkeye dayalıdır; Birincisi, ahlâk ilke ve kurallarını dine dayandırmamak, ikincisi ise dünyevi hayatı refaha ulaştırma ilkesidir. Sekülerizm düşüncesinde ahlakın temeli kâr ve zevktir. Bir diğer deyişle iyinin ve kötünün sahibi kâr ve zevktir. bu düşüncede iyi, insan için faydalı olan, kötü ise insan için zararlı olan şeydir. Bu esasa göre Sekülerizm ahlakının amacı insanlık dünyasını geliştirmektir. Aslında bu seküler ve dünyevi bakış açısı din ve ahlaka yönelik bakış açısından kaynaklıdır ki bu da Sekülerizm ahlakı kavramını ortaya çıkarmıştır.
Konunun Açılımı
İnsan bir yandan hem sosyal bir varlıktır ve hem de diğer yandan kısmen de olsa menfaatine uygun hareket eden bir varlıktır, bu nedenle çıkarlar meydana gelip menfaatleri ile çatıştığı zaman insan, sosyal yaşamında topluma ve diğer insanlara zarar verebilir. Bu arada ahlak üzere yaratılan insan vahyi öğretilere ve akla dayalı olarak bu zararları en aza indirgeyebilir. Sonuç olarak bireyi ve toplumu ıslah etmek açısından ahlakın hayati ve çok önemli bir rolü vardır diyebiliriz. Şimdi soru şu ki; ahlaki iyiliği ve çirkinliği tanımada insan aklı tek başına yeterli mi yoksa değil mi? Öte yandan aklın yanında vahiy öğretilerine de ihtiyaç var mı? Bu soru ile Din Ahlakı ile Seküler ahlakın yolları ayrılır; başka bir tabirle ahlâkî faziletleri ve çirkinliği tanımakta akla ek olarak vahyi öğretilere de ihtiyaç olduğuna inanırsak, din ahlakına ihtiyaç duyulduğuna kani olur ve eğer beşerî aklın iyi ve kötüyü teşhis etmede yeterli olduğuna inanırsak o zaman da Sekülerist ahlaka ulaşırız. Bu nedenle, ahlakın vahiy öğretilerine ihtiyacı olup olmadığı konusu Din Ahlakı ile Seküler ahlakı birbirinden ayırır.
Dinin Kapsamı
Dinin kapsama alanı konusu, din ahlakının ve laik ahlakın temel dayanaklarından biridir. Din alanı, din ve dünya arasındaki ilişkiyi konu eder; acaba dini konular hükümet, siyaset, eğitim, ekonomi ve etik gibi dünya meselelerini ve insanın bireysel ve sosyal hayatıyla ilgili diğer konuları da ele alır mı yoksa ele almaz mı?
Kur’an ve Sünnet de dâhil olmak üzere dini kaynakları inceleyerek dini öğretilerin insanların dünyevi işlerine atıfta bulunduğu açıkça ortaya çıkıyor; öyle ki İmam Gazalî gibi bazı önemli din düşünürleri, İhya-i Ulum kitabında fıkıh ilmini; ‘gayesi dünyevî sosyal işleri düzenlemek olan dünyevî bir ilim’ olarak tanıtmaktadır.
Dinin alanı konusunda İslam dininin tüm dinleri ve dünyevi konuları kapsadığına ve dinin insan hayatında dünyevi hayırların uhrevi kemali elde etmede özel bir yöntem olduğuna inanırız; öyleyse şeriat kanunlarında insan hayatının ihtiyaçlarını karşılayıp aydınlatacak yasaların olması gerekir.
Seküler Ahlakın Temeli
Ahlak alanında Seküler anlayışın ortaya çıkış nedenlerinde farklı etkenlerin rolü olabilir; biz de şimdi bu noktada onlardan en önemlilerinden bazılarına değineceğiz:
- Hristiyanları İncil'e güvenmeye yönlendiren muteber bir dini ve vahiy kaynağının onlarda olmaması
- Hıristiyanlıkta dini ve vahiy kaynaklı sosyal yasaların eksikliği
- Kilise üyelerinin ahlaki ve kişisel yozlaşması
- Hıristiyanlığın dünya hayatına bakışı
Bu faktörlerin bir araya gelmesi Rönesans’tan sonra düşünürlerin beşerî aklın yeterliliğini Hristiyan öğretilerine tercih etmelerine neden oldu. Aklın yeterliliği vahiy öğretilerinin yerini almasıyla toplum arasında din kavramının silinmesinin zemini hazırlandı. Bu yüzden
- İbadete yönelme yerine bilimsellik
- Tanrı merkezlilik yerine insan merkezliliğe (hümanizm)
- Beşerî aklın kendine yeteceği ilkesiyle vahye gerek duyulmaması
- Bireycilik ve özgürlüğe vurgu yapan liberalizm
Bu Seküler ilkelerle, sosyal alanda dinin varlığına karşı birçok şüphe ve itirazda bulundular:
- Seküler ahlakta, din ahlakı konusunda hakka yönelme ile görev ve vazife arasında ikilem yaratma (görev ve vazife ile hakka yönelme konuları esasında bir araya getirilebilir ve aralarında bir çelişki yoktur.)
- Din ahlakının maslahat, Seküler ahlakın da menfaat üzere olduğunu öne sürmek (din ahlakının dereceleri vardır; din ahlakına ticari yorum yapmak bilinçsizlikten kaynaklanır.
İmam Ali (as) şöyle buyurmuştur:
"Bir bölük halk sevap için Allah'a ibadet eder; bu ibadet, tacirlerin ibadetidir. Bir bölük de Allah'a korkudan ibadet eder, bu da kölelerin ibadetidir. Bir bölükse, Allah'a şükretmek için ibadet eder; iste hür kişilerin ibadeti budur."
- Din ahlakının değişen dünya için sabit ve yetersiz kaldığını ancak Seküler ahlakın değişen dünyaya uyum sağladığını dile getirme
- Din ahlakında insanın kendine yabancılaştığı vurgusu yapma
- Din ahlakının bölücülüğü teşvik ettiğini dile getirme
Seküler Ahlak İlkelerinin Eleştirisi
Bahsettiğimiz gibi, din ve ahlaka Sekülerizmin yaklaşımının temeli, geçerli bir dini ve vahiy metninin olmamasıdır. Bu ana nedeni kabul edersek; Seküler ahlak hakkında söylenebilecek en fazla şey bu yaklaşımın Hıristiyan atmosferinde geçerli olacağıdır. İster bireysel, ister toplumsal dini öğretilerin, yetkili dini kaynaklar olarak Kur’an ve Sünnet'ten alındığı İslam dininde ve İslami atmosferde, genel anlamda Sekülerizm anlamsız olacaktır. Zira tahrif olmamış muteber semavî bir kitap olan Kur’an’ın birçok ayetinde toplum ve toplum kurallarını içerdiğinden Sekülarizme yer kalmamakta. Başka bir deyişle, sosyal hayattaki tüm insani ihtiyaçlar, dinden ve vahiy öğretilerinden elde edilebilir. Dolayısıyla insanın dinden beklentileri tabiri doğru değildir. Bu düşüncenin temeli hümanizmdir. Bu düşünce aslın insan olduğuna ve dinin insana hizmet etmesi gerektiğine inanır. Oysa bu tabirlerin yerine beşerin dine olan ihtiyaçlarından, dinin asıl olduğu ve insanların ihtiyaçlarını din yoluyla temin edeceklerinden bahsedilebilir.
Laiklerin din ahlakıyla ilgili sorunları, din ahlakı konusunda tam ve kapsamlı bilgi eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Din ahlakı, vazife ve görev odaklı olmakla birlikte, aynı zamanda hak odaklıdır. Öte yandan Din ahlakının dereceleri ve seviyeleri vardır; maslahat ve amaca uygun iş ahlakı din ahlakının en alt seviyesidir. Seküler ahlak ekolü de bölücü yapıya sahiptir; bu durum din ahlakına özel değildir. Dünya kanunlarının tamamı değişken olmadığı gibi tüm dini kanunlar da sabit değillerdir. Buna binaen bazı değişmeyen temel kanunların yanı sıra değişken hükümleri de vardır. Örneğin adalet ve iyiliğin farklı zamanlarda farklı uygulaması olabilir ama adalet ve iyilik ilkesi her zaman ahlaki olarak iyidir.
Sonuç
Din ahlakı geneli kapsayan bir ahlak anlayışıdır; bu bakış açısı dinin insana daha kapsamlı bakmasından kaynaklıdır ama Seküler ahlak insan ve ahlaka minimal düzeyde bakar; Dolayısıyla ahlakı, insanın dünyevi alanıyla sınırlandırır ve kaçınılmaz olarak insanın hayatını ve ahiretini göz ardı eder. Bilvasıta Din ahlakı ile Seküler ahlak arasındaki ilişki, nefis ile kemal, mantıksal bir tabirle tam-girişimlilik ilişkisidir. Yani Seküler ahlakın sahip olduğu her şeye (dünya) dini ahlak da sahiptir. Ama dini ahlakın sahip olduğu şey (ahiret) seküler ahlakta yoktur ve Seküler ahlakın minimal ahlak olarak adlandırılması da bundan dolayıdır.
[1] Kashani.istes@gmail.com
Uluslararası el-Mustafa Üniversitesi İlmi Üyesi