Düşünce | İslamî Araştırmalar

Muaz bin Cebel'in Hadisi

.
.

Ehlader Araştırma Bölümü

Cafer Sadık Yücel

Muaz b. Cebel, İbn Abbas’tan naklen şöyle rivayet etmektedir:

“Bir gün Hz. Resulullah (s.a.a) ile beraberdik. Ensardan birinin evinde toplanmıştık. Tam bir cemaat olmuştuk ve sohbete dalmıştık. Bu arada, dışarıdan bir ses geldi: ‘Ey ev sahibi... Ey içeridekiler! Eve girmem için bana izin verir misiniz? Benim sizden bir dileğim ve size söyleyecek bir sözüm var.’ Bunun üzerine, herkes Hz. Resulullah’ın (s.a.a) yüzüne bakmaya başladı. Orada ve her zaman büyük oydu. İzin ondan çıkacaktı. Hz. Resulullah (s.a.a): ‘Bu seslenen kimdir, bilir misiniz?’ buyurdu. Biz hep birden şöyle dedik: ‘En iyi bilen Allah-u Teâlâ ve Resulüdür.’ Bunun üzerine Resulullah (s.a.a): ‘O, laîn İblis’tir (Şeytandır)’ buyurdu ve sonra şöyle devam etti: ‘Ona kapıyı açın gelsin ve size anlatacaklarını iyi dinleyin.’
Kapıyı ona açtılar, içeri girdi. Hz. Resulullah (s.a.a) ona şöyle buyurdu: Ey lâin! Bir iş için geldiğini duydum; nedir o iş?


Şeytan şöyle dedi:Benim buraya gelişim, kendi arzumla olmadı. İzzet sahibi Rabbin katından bana bir melek geldi. Ve dedi ki: ‘Allah sana emir veriyor, düşük ve zelil bir hâlde Hz. Muhammed’e (s.a.a) git ve Âdemoğullarını nasıl kandırdığını anlat. Sonra O; sana ne sorarsa doğrusunu söyle.’


Sonra, Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle sordu:Mademki sözlerinde doğru olacaksın. Öyleyse bana anlat: Halk arasında en çok sevmediğin kimdir?


Şeytan şu cevabı verdi: Sensin, ya Muhammed... Allah-u Teâlâ’nın yarattıkları arasında senden daha çok sevmediğim kimse yoktur.


Hz. Resulullah (s.a.a):Benden sonra, en çok kimleri sevmezsin?
Şeytan:Varlığını Allah-u Teâlâ’nın yoluna vermiş olan muttaki bir genci.
Hz. Resulullah (s.a.a): Sonra kimi sevmezsin?
Şeytan:Kendisini sabırlı bildiğim, şüpheli işlerden sakınan âlimi.
Hz. Resulullah (s.a.a):Sonra kimi sevmezsin?
Şeytan:İhtiyacını hiç kimseye anlatmayan ve sabırlı olan fakiri.
Hz. Resulullah (s.a.a):Peki, bu fakirin sabırlı olduğunu nereden bilirsin?
Şeytan:Ya Muhammed! İhtiyacını kendi gibi birine açmaz. Her kim ihtiyacını kendi gibi birine üç gün üst üste anlatırsa, Allah-u Teâlâ onu sabredenlerden yazmaz. Sabırlı kimseleri hâlinden, tavrından ve şikâyet etmeyişinden anlarım.
Hz. Resulullah (s.a.a):Sonra kimi sevmezsin?
Şeytan:Şükreden zengini.
Hz. Resulullah (s.a.a):Peki, ama o zenginin şükreden biri olduğunu nasıl anlarsın?
Şeytan:O kazancını helal yoldan kazanıyor ve yerinde harcıyorsa bilirim ki, o şükreden bir zengindir.


Hz. Resulullah (s.a.a) konuyu değiştirdi ve ona başka bir soru sordu:Ümmetim namaza kalkınca, senin hâlin nice olur?


Şeytan:Ya Muhammed! Beni bir sıtma tutar, titrerim.
Hz. Resulullah (s.a.a):Neden böyle olursun, ey laîn?
Şeytan:Çünkü bir kul, Allah-u Teâlâ için secde edince bir derece yükselir.
Hz. Resulullah (s.a.a): Peki, ya oruç tuttukları zaman nasıl olursun?
Şeytan:O zaman da bağlanırım. Ta ki, onlar iftar edinceye kadar.
Hz. Resulullah (s.a.a):Peki, ya hac yaptıkları zaman nasıl olursun?
Şeytan:O zaman da çıldırırım.
Hz. Resulullah (s.a.a):Peki, ya Kur’an okudukları zaman nasıl olursun?
Şeytan:O zaman da eririm. Tıpkı ateşte eriyen bir kurşun gibi eririm.
Hz. Resulullah (s.a.a):Peki, ya sadaka verdikleri zaman hâlin nasıldır?
Şeytan:İşte, o zaman hâlim çok fena olur. Sanki sadaka veren, eline bir testere alır ve beni ikiye böler.
Hz. Resulullah (s.a.a):Neden böyle testere ile ikiye biçilmiş gibi olursun?


Şeytan: Çünkü sadakada dört güzellik vardır:
1- Allah-u Teâlâ, sadaka verenin malına bereket ihsan eyler.
2- Allah-u Teâlâ, sadaka veren kimseyi halk arasında sevdirir.
3- Allah-u Teâlâ, sadakayı veren kimseyle cehennem arasında bir perde yapar.
4- Allah-u Teâlâ, belayı, sıkıntı ve üzüntüleri ondan defeder.


Hz. Resulullah (s.a.a), yukarıdaki soruları sorduktan ve Şeytan’ın verdiği cevaplar da bittikten sonra, şöyle buyurdu:
Ümmetime saadet ihsan eden; seni de ta belli vakte (kıyamete) kadar şaki kılan Allah-u Teâlâ’ya hamd olsun.
Hz. Resulullah’ın (s.a.a) sözünü duyan melun Şeytan şöyle dedi:

Heyhat, ümmetin saadeti nerede? Ben, o belli vakte kadar diri kaldıkça, sen ümmetin için nasıl ferahlık duyarsın? Beni yaratan ve ahiret gününe kadar bana mühlet veren Allah-u Teâlâ’ya yemin ederim ki, ben, onların damarlarına girerim. Etlerine karışırım. Ama onlar, benim bu hâlimi göremez ve bilemezler ve onların tümünü azdırırım. Fakat Allah-u Teâlâ’nın muhlas (halis kıldığı) kullarını azdıramam.


Bunun üzerine Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle sordu: Sana göre ihlâs sahibi kılına muhlas kullar kimlerdir?


Bu soruya Şeytan şu cevabı verdi: Ey Muhammed! Bilmez misin? Dirhemini ve dinarını seven bir kimse, Allah-u Teâlâ için bir ihlâsa sahip değildir. Bir kimse-yi görürsem ki; dirhemini ve dinarını sevmez, övülmekten hoşlanmaz, bilirim ki o, ihlâs sahibidir ve hemen onu bırakır kaçarım. Bir kul, malı ve övülmeyi sevdiği süre, kalbi de dünya arzularına bağlı kaldığı müddetçe, o bana en çok itaat edendir. Bilmez misin ki mal sevgisi büyük günahlardandır.


Şeytan, anlatmaya devam etti:Ey Muhammed! Bilmez misin? Benim yetmiş bin tane çocuğum var. Bunların her birini bir başka yere tayin etmişimdir. Her çocuğumla birlikte yine yetmiş bin tane şeytan vardır. Onların bir kısmını ulemaya gönderdim. Bir kısmını gençlere yolladım. Bir kısmını da, ihtiyar kadınlara musallat ettim. Gençlere gelince; aramızda hiçbir anlaşmazlık yoktur. Onlarla gayet iyi geçiniriz. Çocuklara gelince onlarla da, bizimkiler istedikleri gibi birlikte oynarlar. Bizimkilerin bir kısmını abidlerin başına, bir kısmını ise zahidlerin başına dert ettim. Böylece, onlardan ihlâsı alırım. Onlar, bu hâller ile yaptıkları ibadeti, ihlâssız yaparlar, ama bu hâllerinin farkında olamazlar.


Daha sonra Şeytan, bazı kötü huylar üzerinde durdu. Ve onların her birinden na¬sıl istifade ettiğini anlattı.


1- Yalan: Ey Muhammed! Bilmez misin, yalan bendendir ve ilk yalan söyleyen de benim. Her kim yalan söylerse, o benim dostumdur. Her kim yalan yere yemin ederse, o da benim sevgilimdir.
Bilmez misin ey Muhammed, ben Âdem’e ve Havva’ya yalan yere Allah-u Teâlâ adına yemin ettim.
“Beni azdırdığın için, andolsun ki, Senin doğru yolun üzerinde onlara karşı duracağım. Sonra önlerinden, artlarından, sağ ve sollarından onlara sokulacağım; çoğunu Sana şükreder bulamayacaksın.” dedi.”
Bunu yaparım; çünkü yalan yere yemin gönlümün eğlencesidir.


2- Gıybet: Ey Muhammed! Gıybete gelince, o da, benim meyvelerim ve şenliğimdir.


3- Namaz: Ey Muhammed! Namazı tehir eden kimseye gelince, o her ne zaman ki namaza kalkmak isterse onu tutarım ve ona vesvese veririm. Derim ki: “Henüz vakit var. Sen de meşgulsün. Hele şimdilik işine bak. Sonra kılarsın.” Böylece o vaktinin dışında namazını kılar ve bu sebepten onun kıldığı namaz yüzüne atılır. (geri çevrilir.) Şayet o kimse, beni mağlup ederse, ona insan şeytanlarından birini yollarım. Böylece onu vaktinde namaz kılmaktan alıkoyar. O, bunda da beni mağlup ederse, bu sefer onu namaz üzerinde yoldan çıkarmaya bakarım. O namaz kılarken sağa bak, sola bak derim. O da bakar. O benim dediklerimi yaptığı takdirde yüzünü okşar alnından öperim.
Ey Muhammed! Sen de bilirsin ki, her kim namazda sağa ve sola çokça bakarsa, Allah-u Teâlâ onun namazını kabul etmez.


Şeytan konuşmasına devam etti:Ey Muhammed! Sen, ümmetin hangi saadetinden ferahlık duyarsın ki? Ben onlara, ne tuzaklar kurarım. Miskinlerine, çaresizlerine ve zavallılarına giderim. Namazı bırakmalarını emrederim. Ve onlara derim ki, namaz size göre değildir. O, Allah-u Teâlâ’nın afiyet, varlık ihsan ettiği ve bolluk verdiği kimseler içindir. Sonra da hastalara giderim, namaz kılmayı bırakın. İyi olduğunuz zaman çokça kılarsınız. Böylece onlar, namazlarını bırakırlar. Hatta küfre de gidebilirler. Şayet onlar, hastalıklarında namazını terk ederek ölüp giderlerse, Allah-u Teâlâ’nın huzuruna çıkarken, Allah-u Teâlâ’yı gazaplanmış hâlde bulurlar.


Ve devamında Hz. Resulullah (s.a.a) Şeytan’a bazı kısa sorular sordu. O da bunlara cevap verdi:
Hz. Resulullah (s.a.a):Ey laîn! Senin meclis arkadaşın kimdir?
Şeytan:Faiz yiyenlerdir.
Hz. Resulullah (s.a.a):Dostun kimdir?
Şeytan:Zina edenlerdir.
Hz. Resulullah (s.a.a):Yatak arkadaşın kimdir?
Şeytan:Sarhoşlardır.
Hz. Resulullah (s.a.a):Misafirin kimdir?
Şeytan:Hırsızlardır.
Hz. Resulullah (s.a.a):Elçin kimdir?
Şeytan:Sihirbazlardır.
Hz. Resulullah (s.a.a):Sevgilin kimdir?
Şeytan:Cuma namazını bırakanlardır.
Hz. Resulullah (s.a.a) başka bir mevzuya geçti ve şöyle sordu:Ey laîn! Senin kalbini ne kırar?
Şeytan:Allah-u Teâlâ yolunda cihada koşan atların kişnemesi.
Hz. Resulullah (s.a.a):Senin cismini ne eritir?
Şeytan:Tövbe edenlerin tövbesi.
Hz. Resulullah (s.a.a):Ciğerini ne parçalar, ne çürütür?
Şeytan:Gece ve gündüz, Allah-u Teâlâ’ya yapılan bol bol istiğfar.
Hz. Resulullah (s.a.a):Yüzünü ne buruşturur?
Şeytan:Gizli sadaka.
Hz. Resulullah (s.a.a):Gözlerini kör eden nedir?
Şeytan:Gece namazıdır.
Hz. Resulullah (s.a.a):Başını eğdiren nedir?
Şeytan:Cemaatla kılınan namazdır.


Hz. Resulullah (s.a.a) başka mevzuya geçti ve şöyle sordu:Sana göre insanların en saadetlisi kimdir?
Şeytan:Namazlarını bilerek kasten bırakanlardır.
Hz. Resulullah (s.a.a):Sana göre insanların en şakisi (haydut olanı) kimdir?
Şeytan:Cimrilerdir.
Hz. Resulullah (s.a.a):Seni işinden ne alıkoyar?
Şeytan:Ulema meclisleri.
Hz. Resulullah (s.a.a):Yemeğini nasıl yersin?
Şeytan:Sol elimle ve parmaklarımın ucu ile.
Hz. Resulullah (s.a.a):Sam yeli estiği zaman ve ortalığı sıcaklık bastığı zaman çocuklarını nerede gölgelendirirsin?
Şeytan:İnsanların tırnakları arasında.


Hz. Resulullah (s.a.a) başka bir mevzuyu sordu.Ey lâin! Rabbinden neler talep ettin?


1- Allah-u Teâlâ’dan beni Âdemoğullarının malına ve evladına ortak etmesini istedim. Allah-u Teâlâ bu ortaklık talebimi yerine getirdi.“(Haydi) onlardan gücünün yettiğinin ayağını çağrınla kaydır. Atlıların ve yayalarınla onların üzerine yürü. Onların mallarına ve evlatlarına ortak ol. Onlara vaatlerde bulun.” Hâlbuki şeytan onlara aldatmadan başka bir şey va’detmez.”
2- Allah-u Teâlâ’dan bana bir ev vermesini istedim. Allah bu isteğim üzerine hamam¬ları bana ev olarak verdi.
3- Allah-u Teâlâ’dan bana bir mescid vermesini istedim. Allah pa¬zar yerlerini bana birer mescid yaptı.
4- Allah-u Teâlâ’dan bana bir yatak arkadaşı vermesini istedim. Allah sarhoşları bana yatak arkadaşı yaptı.
5- Allah-u Teâlâ’dan bana kardeşler vermesini istedim. Allah mallarını boş yere israf edenleri ve haram yolda para harcayanları verdi. “O kimseler ki; mallarını boş yere harcarlar. Onlar şeytanın kardeşleri olmuşlardır.”
6- Allah-u Teâlâ’dan Âdemoğullarını görmeyi, ama onların beni görmemelerini istedim. Allah bu dileğimi de yerine getirdi.
7- Allah-u Teâlâ’dan Âdemoğullarının kan damarlarını bana yol yapmasını istedim. Allah bunu da kabul etti. Böylece ben, onlar arasında devamlı akıp giderim.