.
.
Ehlader Araştırma Bölümü
Hacı Musa Aydın
Bismillahirrahmanirrahim
Kur’an-ı Kerim Ehlibeyt’in muhabbetinden bahsederken “meveddet” tabirini kullanıyor. Ehlibeyt’in meveddetini rısaletin bir karşılığı olarak ümmete farz kılıyor. Meveddet ise insanın ameline yansıyan ve bütün hayat alanlarında nişanelerini gösteren muhabbettir.
Demek ki hadislerde de nerede muhabbetten bahsediliyorsa, böyle bir muhabbettir. Evet, bu muhabbetin dünya ve ahirette önemli sonuçları vardır. İşte bunları açıklayan hadislerden birkaç örnek:
Hz. Resulullah (s.a.a):
عَنْ سَلْمَانَ الْفَارِسِیِّ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ: یَا سَلْمَانُ مَنْ أَحَبَّ فَاطِمَةَ ابْنَتِی فَهُوَ فِی الْجَنَّةِ مَعِی وَ مَنْ أَبْغَضَهَا فَهُوَ فِی النَّارِ یَا سَلْمَانُ حُبُّ فَاطِمَةَ یَنْفَعُ فِی مِائَةِ مَوْطِنٍ أَیْسَرُ تِلْکَ الْمَوَاطِنِ الْمَوْتُ وَ الْقَبْرُ وَ الْمِیزَانُ وَ الْمَحْشَرُ وَ الصِّرَاطُ وَ الْمُحَاسَبَةُ فَمَنْ رَضِیَتْ عَنْهُ ابْنَتِی فَاطِمَةُ رَضِیتُ عَنْهُ وَ مَنْ رَضِیتُ عَنْهُ رَضِیَ اللَّهُ عَنْهُ وَ مَنْ غَضِبَتْ عَلَیْهِ فَاطِمَةُ غَضِبْتُ عَلَیْهِ وَ مَنْ غَضِبْتُ عَلَیْهِ غَضِبَ اللَّهُ عَلَیْهِ یَا سَلْمَانُ وَیْلٌ لِمَنْ یَظْلِمُهَا وَ یَظْلِمُ ذُرِّیَّتَهَا وَ شِیعَتَهَا.
Selman-i Fârisi Resulullah’ın (s.a.a) kendisine şöyle buyurduğunu nakleder:
“Ey Selman! Kim kızım Fatıma’yı severse, o cennette benimle birlikte olacaktır ve kim ona düşmanlık beslerse yeri ateştir. Ey Selman! Fatıma’nın sevgisi yüz yerde fayda verir ki onların en kolayı, ölüm anı, mezara konulma zamanı, ameller tartıldığı zaman, mahşer yerinde, sırat köprüsünden geçildiği zaman ve ameller hesaba çekildiği sırada. O halde kızım Fatıma kimden razı olursa, ben de ondan razı olurum. Ben de kimden razı olursam, Allah ondan razı olur. Yine Fatıma kime gazap ederse, ben ona gazap ederim ve ben kime gazap edersem, Allah ona gazap eder. Ey Selman! Ona, zürriyetine ve takipçilerine zulmedene vay olsun. ” (Bihârü’l-Envâr, c. 27, s. 116)
Hz. İmam Emirü’l-Müminin Ali (a.s):
Hâris-i Hemedâni der ki: “Bir gün öğle vakti Hz. Emirü’l-Müminin Ali’nin (a.s) yanına geldim. “Seni buraya getiren sebep neydi?” diye sorunca, “Vallahi senin sevgindi.” cevabını verdim. Bunun üzerine şöyle buyurdu: “Eğer doğru söylüyorsa, beni üç yerde göreceksin:
* Canın şuraya ulaştığında (bunu söylerken eliyle boğazına işaret etti).
* Sırat köprüsünün yanında (oradan geçmek isterken).
* Kevser Havuzu’nın yanında!” (ed-Daevât, Râvendi, s. 249)
Hz. İmam Cafer Sâdık (a.s):
إنَّ حُبَّنا أهلَ البَيتِ لَيُنتَفَعُ بِهِ في سَبعَةِ مَواطِنَ : عِندَ اللّه ِ ، وعِندَ المَوتِ ، وعِندَ القَبرِ ، ويَومَ الحَشرِ ، وعِندَ الحَوضِ ، وعِندَ الميزانِ ، وعِندَ الصِّراطِ.
“Hiç şüphesiz biz Ehlibeyt’in sevgi ve muhabbetinden yedi yerde faydalanılır: Allah indinde, ölüm anında, mezarda, mahşer gününde, Kevser havuzunun yanında, (amel) terazileri kurulduğunda ve sırat köprüsünün yanında.” (el-Mehâsin, c. 1, s. 250)
Hz. İmam Rıza (a.s):
مَنْ زَارَنِي عَلَى بُعْدِ دَارِي أَتَيْتُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فِي ثَلَاثِ مَوَاطِنَ، حَتَّى أُخَلِّصَهُ مِنْ أَهْوَالِهَا إِذَا تَطَايَرَتِ الْكُتُبُ يَمِيناً وَ شِمَالًا وَ عِنْدَ الصِّرَاطِ وَ عِنْدَ الْمِيزَانِ
“Kim uzak evimde (mezarımda) beni ziyaret ederse, kıyamet günü üç yerde ben de onu, o günün korku ve dehşetinden kurtarmak için gelirim: Amel defterleri sağ ve soldan dağıtıldığı zaman, sırat köprüsünden geçileceği zaman ve ameller tartılacağı zaman.” (Kâmilü’z-Ziyârât, s. 304)