.
.
Ehlader Araştırma Bölümü
بِسْمِ اللهِ الْرَّحمَنِ الْرَّحِيمِ
هَلْ يَسْتَوِي الَّذِينَ يَعْلَمُونَ وَالَّذِينَ لَا يَعْلَمُونَ
Bismillâhirrahmânirrahîm
“De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri öğüt alır.”[1]
İlim; bilmek, bilgi ile meşgul olmak ve bilgi üretmek anlamlarına gelmektedir. İlim ilk insan Hz. Âdem’den (as) beri insanlığın kabul ettiği en yüce değerlerden birisidir. Allah, kendisinin de sıfatı olan böyle bir değeri yeryüzünde sadece insana hasretmiştir. Bundan dolayıdır ki, insanlık ilim ile ilerleyebilmiş, varlığını ve hayatiyyetini ilim ile devam ettirebilmiştir. Toplumlar ilme sarıldıkları müddetçe ilerlemişler; ilimden uzaklaştıkları oranda geri kalmışlardır.
İlim, hakikat yolunu aydınlatan bir ışıktır. Hak batıldan, hayır şerden, iyi kötüden, güzel çirkinden ancak ilim ile ayırt edilir. İlimsiz hiç bir şey olmaz. Şu bir gerçektir ki, ilme, okumaya ve ilim adamına değer veren devletler ve milletler, maddi ve manevi alanlarda her zaman yükselmişlerdir. Onun için dinimiz ilme ve ilim adamına büyük önem vermiş, ilim öğrenmeyi ve öğretmeyi her vesile ile övmüştür.
Konumuzla ilgili olarak: “(Rasulüm!) deki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” âyet-i kerîmesi ile “Âlimler Peygamberlerin varisleridir.”[2] hadîs-i şerîfi üç önemli hususa işaret etmektedir.
Birincisi; bir toplum için peygamberler ne kadar önemli ise âlimler de o kadar önemlidir.
İkincisi; mademki âlimler bu kadar önemlidir, öyleyse ilim adamı yetiştirmek toplumun önemli bir bir vazifesidir.
Üçüncüsü; ey âlimler! Mademki peygamberlerin varislerisiniz, öyleyse peygamberler gibi toplumlara örnek insanlar olunuz.
İlim, cehalet batağından insanları kurtaran bir rehberdir. Bir toplumun en büyük hastalığı cehalette kalmaktır. Zira cehalet insanları kendi karanlıklarında boğar. İlim ise cehalet karanlıklarını aydınlatan ışık gibidir. Bu ışık sayesinde insanlar önlerini görürler, hayatlarına doğru bir yön verirler. Müslüman toplumların bugün düştükleri bataklık şüphesiz cehalet bataklığıdır. Bundan kurtuluş ise, ancak ilme sarılmakla mümkündür. Unutmayınız ki, maddî kalkınmamız da manevî yükselişimiz de ancak ilimle gerçekleşecektir.
Konumuzu bir hadîs-i şerîf ile bitirmek istiyoruz:
“Şüphesiz ilim sahibi (âlim) için, göklerdeki ve yerdeki her şey, hatta sudaki balık(lar) dahi dua ve istiğfar ederler.”[3]
Ömer ŞENGÜN