Kur'an | Ehlibeyt

Merhum İmam Humeyni ve Münacat-i Şabaniye

.
.

Ehlader Araştırma Bölümü

Merhum İmam Humeyni şöyle buyurmaktadır:

"Münacat-i Şabaniye bizlere sunulmuş bir hediyedir. Bizim yüksek ulvi manalar içeren birçok dualarımız var, ancak bazı duaların özel bir önemi bulunmaktadır."

Ben İmam Humeyni’ye şöyle bir soru sordum: 'Ey İmam! Masum İmamlardan (a.s) bize ulaşan dualar arasında hangisine daha çok ilgi ve alaka gösteriyorsunuz? Merhum İmam sadece iki dua; Kumeyl ve Münacat-i Şabaniye duası cevabını verdi.'

İmam Humeyni gönül ve tevessül ehli, tevazu ve huşu ehli ve Allah’a bağlı biriydi. İmam’ın gözünde en iyi vesile bu iki duaydı; Kumeyl ve Münacat-i Şabaniye. İnsan bu iki duaya yönelip biraz manalarına dikkat ettiği zaman bu iki duanın birbirine benzediğini görüyor. Huşu ehli insanın duası; tevekkül ehli olan insanın duası. 

Bir Hatıra

1989 senesi Mübarek Şaban Ayının ilk günlerinde, İmam Humeyni'nin huzuruna çıkmıştım. Ellerinde Mefatihu'l-Cinan[1]kitabı vardı ve Şaban Ayına mahsus olan duaları okumaya hazırlanıyorlardı. Elini öpüp, yanından ayrılmak niyetiyle yanlarına yaklaştığımda bana şöyle buyurdular: "Hangi işi yapmak istiyorsan, gençliğinde yap. Yaşlandığında ancak yatar ve sızlanıp durursun."[2]

Peki, Münacat-i Şabaniye Nedir?

Müminlerin Emiri Hz. Ali’den (a.s) nakledilen bu münacat, denildiğine göre Hz. Ali’den sonra tüm İmamlar tarafından ilgiyle okunan münacatlardan biridir. Bu münacatı, kâmil bir tazarru örneği ve Allah’ın seçilmiş salih kullarının Allah Teâlâ ile olan hal durumunu vasfeden münacatlardan saymışlardır.

Rivayetlerin naklettiğine göre bu münacat, İmamlar tarafından daha çok Şaban Ayında okunmaktaydı. Şia’nın ünlü ariflerinden Mirza Cevad Meliki, Şabaniye Münacatının, kulun Allah Azze ve Celle ile olan davranışlarını, duanın adaplarını ve istiğfarı içeren çeşitli ilimleri kapsadığını belirtmiştir.

Şehit Murtaza Mutahhari, bu münacatın tavsifi hakkında şöyle demiştir:

“Bu dua, İmamların düzeyinde, yani çok yüce bir düzeyi olan bir duadır. İnsan bu duayı okuduğunda, yakarış ruhunun İslam’da ne olduğunu anlamaktadır. Onda ariflerden, mahabbetten ve Allah’a aşktan başka bir şey yoktur. Allah’tan başkalarından kopmak (nasıl bir tabir kullanacağımı bilemiyorum) ve özet olarak maneviyattan başka bir şey yoktur. Hatta bizim anlamakta güçlük çektiğimiz tabirleri vardır: “Allah'ım! Her şeyden kopup sana yönelmeyi bana bağışla. Kalp gözlerimizi sana bakmak nuruyla aydınlat; öyle aydınlat ki kalp gözlerimiz, nur engellerini aşsın ve azamet madenine ulaşsın, ruhlarımız da kudsünün izzetine bağlansın… Allah'ım! Beni, seni tanımam, senden gayrısından yüz çevirmem, yalnız senden korkmam ve emirlerini gözetmem için izzetinin güzel nuruna kavuştur. Bu manaların tasavvuru bile bizim için zordur.”

[1]Mefatihu'l-Cinan; 1800'lü yılların sonunda İran'ın Kum şehrinde dünyaya gelen büyük Şii âlimi Şeyh Abbas Kummi'nin On4 Masumdan naklettiği duaları topladığı külliyatın adıdır. (Mütercimin Notu)

[2]Burucerdi, Mesih (İmam'ın Torunu) Yazarla Röportaj