Düşünce | İslamî Araştırmalar

Yezid'in Feci Ölümü

.
.

Ehlader Araştırma Bölümü

Yezid ibn Muaviye (la), yaklaşık üç yıl sekiz ay halifelik yaptıktan sonra Şam ile Humus arasında bulunan "Huvvarin" adlı bölgede helak olup gitmiştir. Ömründen henüz otuz sekiz yıl geçmişken hilafeti sırasında huzursuzluk, sapkınlık, şiddet ve suç dışında kimse bir fayda görmemiştir.

Yaptıklarından ötürü toplumun kahır çoğunluğu ona karşı aşırı bir kin beslediğinden ölümü hakkında da birçok rivayet nakledilmiş ama nakledilen bu hadiselerin hiçbirisi normal bir ölüm olarak kayıtlara geçmemiştir.

Rivayet olunur ki; Yezid, eğlenmeye aşırı düşkün, içki içmek, şarkı söylemek, ava gitmek, köleler edinmek, cariyelere şarkı söyletmek, ayı ve maymun bulundurmak gibi zevkleriyle tanınmıştır. Hayvanlara eziyet eder, maymunları iple bağlayıp atın üzerine eyere oturtur ve atı koştururdu. Maymunlara altın işlemeli kaftanlar giydirir, kölelere de aynı elbiseleri giyindirirdi. At yarışları yaptırırdı. Bir maymun öldüğü zaman ise çok üzülürdü.

Devrinde bazı fetihler ve hizmetler olmuşsa da, ancak diğerlerinin yanında işlediği 3 büyük günah vardı ki hem olup olmadığında hiç ihtilaf yok, hem de bir Müslüman olarak izahı ve telafisi yoktu. Bu yüzden de bin yıldır lanetle anılmaktadır:

1. Hz. Hüseyin (as) ve Ehl-i Beytin onun emri ve komutanlarınca hunharca şehit edilmesi

2. Harre Faciası olarak tarihe geçen hadise ki Medine’ye saldırmış ve on bini aşkın sahabi ve tabiini kılıçtan geçirip katletmiştir

3. Rakipleri Mekke’ye sığındı diye Allah’ın kutsal saydığı bu topraklara saldırmaktan geri durmamış ve Kâbe’yi mancınıklarla taşlamıştır.

Kaynaklarda Geçen Ölüm Şekilleri:

Şeyh Saduk Yezid'in nasıl öldüğünü şöyle nakleder:

“Yezid, gece sarhoş bir halde uyudu ve sabah ölü bulundu, vücudu katran sürülmüş gibi değişmişti. Cesedi Şam'daki Babû’s-Sagir'e gömüldü.” Bunun benzer bir halini Şeyh Abbas Kummî de nakletmektedir.

el-Kâmil fi’t-Târih adlı eser şu şekilde nakleder:

“Yezid ibn Muaviye'nin ölüm sebebi, yüzünün bir tarafına mancınıktan kopup gelen taş parçasının isabet etmesi ve iyice iltihaplanıp yüzüne komple yayılmasıydı.”

Kaynak verilmeden anlatılan bir diğer rivayette; bazıları, ‘Hûcr ibn Adî Kindî’nin kızı Selma tarafından ve Hûcr'ün yeğeni ‘Abdurrahman’ işbirliğiyle zehirlenip cezalandırıldığı şeklindedir.

Belazurî’nin Yezid'in ölüm şekli hakkında zikrettiği rivayetler şöyledir:

“Şam ehlinden birisi onun ölüm sebebini şöyle anlatır: "Yezid sarhoş olduğu halde maymununu yaban eşeğine bindirir, sonra kendisi de bu yaban eşeğinin peşinden koşar, düşerek boynunu kırar ve karnı parçalanarak ölür.”[1]

Yine aynı yerde geçen bir rivayette ibn Ayyâş şöyle demektedir:

"Yezid bir gün Huvvarin'de avlanıyordu. Sarhoştu. Yabani bir eşeğe bindi ve önüne de bir maymun aldı. Merkebi mahmuzladı. Mahmuzladığı anda merkebin zıplaması üzerine düştü ve boynu kırıldı.”[2] Buna benzer ifadeleri ibn Kesir'de de görmekteyiz.[3]

Zehebî’nin naklettiğine göre ise “Yezid, şarap içer ve dans etmeye başlar. Dans ederken baş aşağı düşer, kafatası parçalanarak ölür.”[4]

Yine Yezid'in ölüm sebebiyle ilgili olarak Batılı müsteşriklerin nakillerde bulunduklarını görüyoruz:

"Halife (Yezid ibn Muaviye) bir gün çok güvendiği ve saygı duyduğu bir şahsı akşam yemeğine davet eder; ona nazik bir şekilde bizzat kendisi hizmette bulunur. Yemek esnasında misafir, Yezid'e çok dokunaklı bir şekilde Hz. Hüseyin'in ölümünden dolayı kötü bir akıbetle karşılaşıp karşılaşmadığını sorar. Halife ise "hayır" diye cevap verir ve hiçbir kötü musibetle karşılaşmadığını, bilakis her şeyin istediği şekilde gittiğini söyler. Yezid, sohbetin bir kısmında yanmakta olan kandilin fitilinin azalması üzerine fitili biraz daha açmak ister. Küçük parmağıyla fitili tutar. Bu esnada küçük parmağı kandilin ateşinde yanmaya başlar. Ateşi söndürmek için teşebbüse geçer, üflemeye başlar. Ancak bu esnada dudakları yanarak ölür."[5]

Ölümüne dair aktarılan bir hadise:

“Yezid bir gün adamları ile birlikte ava çıkmış ve bir kaç günlük yol kat ederek Şam'dan uzaklaşmışlardı. Derken karşılarına bir ceylan çıktı. Muaviye oğlu Yezid adamlarına: ‘Ben yalnız başıma bu ceylanı avlayacağım kimse benimle gelmesin!’ diyerek avını takip etmeye başladı. Avı onu çok uzaklara götürdü ve gözden kayboldu. Yezid su kuyusundan su çıkaran bir köylüye rastladı ve içmek için su istedi. Köylü suyu verdi, ancak Yezid ondan saygı ve hürmet bekliyordu. Köylü o ilgiyi göstermeyince Yezid ona ‘Eğer benim kim olduğumu bilseydin bana saygıda kusur etmezdin’ deyince, köylü: ‘Peki, sen kimsin ey Müslüman kardeş?’ diye sordu.

Yezid ben senin halifen ve emirin, Muaviye oğlu Yezid'im, dediğinde köylü adam: “And olsun Allah'a ki; Sen Hz. Hüseyin'in katilisin. Ey Allah'ın ve Resulü'nün düşmanı” diyerek, Yezid'e saldırdı. Yezid'in elindeki kılıcını alarak başına indirmek isteyince kılıç atının başına değdi ve at ürkerek kaçmaya başladı. Yezid'in eyeri ters dönerek ayakları eyerde takılı kalmıştı. Ürken at Yezid'i taşa ve kayalara çarparak paramparça etti ve birkaç gün sonra Yezid'ten atın üzengisinde sadece bir ayak kalmıştı.

Yezid'in ayağına, sanki onun cenazesiymiş gibi, cenaze merasimi düzenleyip Şam'ın orta yerinde defin ettiler.” [6] Germanî'nin rivayetine göre Yezid bin Muaviye'nin Şam'daki mezarı Emevî hilafetinden yıllar sonra şehir çöplüğüne çevrildi.

Devamında aktarılan ve teyide muhtaç hikâye ise şöyledir; daha sonraları bu çöplüğün; şehre çirkin görüntü ve pis koku yaydığından dolayı yerine bir cam fabrikası kurulur. Ne garip tecellidir ki; mühendisler cam fabrikasını uygulamak için ne yaptılarsa cam eritme fırını hep Yezid'in mezarının üzerine denk geldi ve o şekilde fabrikayı tesis ettiler böylece Yezid dünyadaki cezasına bu şekilde çarpılmış oldu. The Arabs: a Short History adlı eserde Philip K. Hitti de benzer hikâyeler nakleder.[7]

Yezid ibn Muaviye'nin ölüm şekli konusunda kaynaklarda farklı bilgiler verildiği görülmektedir. Temel İslam Tarihi kaynaklarında geçen rivayetlerde ortak olan nokta Yezid'in düşerek boynunu kırması ve o şekilde can vermesidir.


[1] Belazurî, Ensabû't-Eşraf, V, 300
[2] AGE
[3] ibn Kesir el-Bidâye, VIII, 236
[4] Zehebî, Şemsûddin Muhammed b. Ahmed b. Osman (V.7 48/1347), Siyeru Alami'n-Nûbela, thk.: Şuayb el-Arnavut, Beyrut, 1994, IV, 37.
[5] İmam el-Mehdi, Kitabû'I-Cevahirî ve'd-Dûrer min Sireti Hayri'I-Beşer., s.82'den naklen, İgnaz Goldziher, "Tod und Andenken des Chalifen Jizit I; Gessammelte Schriften, Hildesheim, 1970, vol. V, s.140.
[6] Benzer bir rivayet de; İbn Hibban, es-Siretû’n-Nebeviyye ve Ahbâru’l-Hûlefâ, 562
[7] Philip K. Hitti, (1943). The Arabs: a Short History