.
.
Ehlader Araştırma Bölümü
Rahmân ve rahîm Allah’ın adıyla
يَا اَيُّهَا الَّذينَ امَنُوا قُوا اَنْفُسَكُمْ وَاَهْليكُمْ نَارًا وَقُودُهَا النَّاس والحجارة
“Ey müminler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun!”
Bir milletin ve toplumun geleceğini sağlam temeller üzerine kurması, varlığını sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi; dini ve milli değerlere sahip çıkan, çağın gerektirdiği modern bilimle donanmış, fikri hür, vicdanı hür, üstün kişilik sahibi genç nesillerin yetiştirilmesiyle mümkündür. Bunu sağlamak için, başta aile olmak üzere, herkesin üzerine düşen vazifelerini yerine getirmesi gerekir.
Özellikle anne-babanın çocuklarını iyi terbiye ederek kötü ve zararlı şeylerden uzaklaştırması ihmal edilemez bir görev olarak görülmelidir. Nitekim Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de; “Ey müminler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun!” buyurarak bizleri uyarmaktadır.
Gençler, bir milletin geleceğinin ya yapıcısı ya da yıkıcısıdır. Gençlik, milletin varlık ve devamının garantisidir. Gençlerini ayakta tutamayan, onlara iyi imkânlar hazırlayamayan, seslerini duyamayan milletler, aslında geleceklerini tehlikeye atan milletlerdir. Ayakta olan gençlikten amaç, her türlü olaylar ve durumlar karşısında hakkaniyetin yanında yer alan, milli ve dini kimliği ile barışık, özgüveni yüksek, sorumluluk sahibi olan gençliktir. Yoksa kararsızlık içinde ne yapacağını bilmeyen, bilinçsiz, yetersiz, sokaklara dökülen, ideoloji oyuncağı olarak kötü kişi ve zümrelerin kuklası olan gençlik değildir.
Gençlik, milletlerin geleceği ve en önemli güç kaynağıdır. Bunun için her toplum, kendi geleceğini teminat altına almak, millî ve manevî değerlerini yükseltip geliştirmek maksadıyla bilgili, görgülü, çalışkan ve üretken nesiller yetiştirmeye önem vermektedir. Çünkü gençlerini iyi yetiştirmiş olan toplumlar, güçlü ve sağlıklı bir yapıya kavuşmuş olurlar. Eğer gençlik ihmal edilir, iyi eğitilmez, uyuşturucu, alkol, terör, tembellik veya sapık akımların ağına düşmeye müsait bir ortamda kendi başına bırakılırsa, o zaman pek çok problem ve sıkıntılarla karşı karşıya kalınır ve o toplumun geleceği de tehlikeye girmiş olur.
İslam Dîni, çocukların ve gençlerin ilim, fikir ve sanat bakımından iyi yetiştirilmelerini, kendi başlarına düşünebilir ve bağımsız olarak iş yapabilir bir konuma getirilmelerini, sorunlarının hoşgörü ve anlayışla karşılanıp bunlara çözümler bulunmasını ve gençlerin yüksek bir ahlâka sahip olmalarının sağlanmasını istemektedir. Dinimiz, bunun sorumluluğunu da, başta ana-baba olmak üzere, tüm yetkililere ve topluma yüklemektedir.
Hz. Peygamber, kıyamet gününde arşın gölgesinde barınacaklar arasında, “Rabbi’ne ibadet ederek yetişen gençleri” saymış, Allah’ın en çok sevdiği kimseler olarak, kötülükleri terk ederek iyiliklere yönelen gençleri işaret etmişlerdir. Böylece gençlikte sahip olunacak manevi hayatın ne kadar önemli olduğunu bizlere bildiren Peygamberimiz; başka bir hadisinde de, “İnsanoğlu, Kıyamet gününde; gençliğini nerede ve nasıl harcadığından... sorguya çekilmedikçe yerinden ayrılamaz” buyurarak, gençlik enerjisinin Allah’a kulluk ve insanlığa hizmet uğrunda değerlendirilmesi gerektiği mesajını vermiştir.
Sonuç olarak; gençlerimiz, bizim ümitlerimiz ve yarınlarımızdır. Onları, ne kadar dinî ve millî değerlerimize göre yetiştirirsek, şahsi, ailevî ve ekonomik sorunlarıyla ne kadar yakından ilgilenirsek ve onları her türlü tehlikeden koruyacak sağlıklı bir hayat sunabilirsek, geleceğimizden ancak o kadar emin olabiliriz.
- - - - - - - - -