.
.
Çocuk Terbiyesinde Söylem mi Yoksa Eylem mi Daha Etkilidir?
Biz anne babalar, çoğu zaman terbiyenin yalnızca emir cümlelerinde ve söylemlerimizde olduğunu zannederiz. Terbiyenin sadece sohbet ve emirlerle sınırlı olduğunu düşünmek yanlıştır. Nasıl ki bizler emrivakilerden hoşlanmıyorsak, çocuklar da hoşlanmazlar. Elbette çocuklarla sohbet edilmeli ve konuşulmalıdır, ancak bunları yaparken söylemlerimizi davranışlarımıza da yansıtmamız gerekir.
Eğer sözlerimizle davranışlarımız arasında tutarsızlık olursa, çocuk duyduğunu değil, gördüğünü alır. Bu yüzden, söylemlerimizle eylemlerimiz çelişmemelidir. Çocuklarımızdan önce, öncelikle bizler kendimizi yetiştirmeli, ardından onlara güzellikleri aşılamalıyız. Çocukların beyinleri ekilmemiş bir tarla gibidir; o tarlaya ne ekerseniz, zamanı geldiğinde onu biçersiniz. Çocuk, henüz şekillenmemiş kişiliğini anne ve babasını örnek alarak geliştirir. Yani, söz ile davranış uyuşmazsa, çocuk davranışı tercih edecektir.
Çocuk üzerindeki tutumlarımız oldukça önemlidir. Anne babalar hangi kimliğe ve tutuma sahipse, zamanla çocuklar da onlara benzemeye başlar. “Bir insanın anavatanı çocukluğudur.” Çocukluğunu doya doya yaşayamayan bir insanın hayat boyu mutlu olması çok zordur. Burada dikkat edilmesi gereken en hassas nokta, çocuğun anne karnındayken ve doğumdan sonraki 0-4 yaş arası dönemde sevgiye, ilgiye ve şefkate olan ihtiyacıdır. Bu dönem ne kadar ilgiyle, sevgiyle ve şefkatle geçirilirse, çocuk ile anne arasındaki ilişki o kadar sağlam olur ve çocuğun özgüveni gelişir.
Terbiye Anne Karnında Başlar
Her şey, aslında anne karnında başlar. Annenin helal lokma yemesi, yaptığı ameller, söylediği sözler, duygu ve düşünceleri doğrudan çocuğa yansır. Bu yüzden annenin hamilelik süreci boyunca dikkatli olması gereklidir. Doğumdan sonra da süt emzirme dönemi boyunca annenin duygu ve davranışları çocuğa nüfuz eder.
Ne yazık ki, toplumumuzda çocukları disipline etmek için birçok yanlış yöntem uygulanmaktadır:
1- Korkutmak: Birçok anne baba, çocuğu disipline etmek için genellikle korkutma yöntemine başvurur. Örneğin, “Evden giderim, seni terk ederim.” gibi sözlerle çocuğu tehdit etmek, doğru bir disiplin yöntemi değildir. Bu, çocukta duygusal zararlar oluşturur.
2- Küsmek: Başka bir yanlış yöntem de çocuğa küserek onu yola getirmeye çalışmaktır. “Ben senin baban olmayacağım.” veya “Ben senin annen değilim, git başka anne bul.” gibi sözler, çocuğu hem korkutur hem de derin bir boşluğa düşürür.
3- Beddua Etmek: Çocuğunu nasıl eğiteceğini bilmeyen bazı anne babalar, beddua etmeyi bir disiplin yöntemi olarak kullanır. “Allah’ından bul.” veya “Sen de çocuklarından çekesin.” gibi sözler, çocuğun kişiliğinde derin yaralar açar. Ayrıca, çocuklara Allah’ı korkutucu bir figür olarak tanıtmak da son derece yanlıştır. “Cehennemde yanarsın.”, “Çarpılırsın.” gibi ifadeler, çocukların Allah’ı acımasız bir varlık olarak algılamasına neden olabilir.
4- Kendini Güçsüz Göstermek: “Beni çok üzüyorsun, beni canımdan bezdirdin, bıktırdın.” gibi sözler, anne babanın acizliğini gösterir ve otoritelerini zayıflatır.
5- Tehdit Etmek: Tehditlerin çocuk üzerinde psikolojik etkileri son derece olumsuzdur. “Bunu yaparsan çok kötü olacak.”, “Kardeşine vurursan seni döverim.” gibi tehditler, çocuğun bilinçaltına korku yerleştirir ve onu gelecekte kaygılı, tedirgin bir birey haline getirir.
İslam’da Çocuk Terbiyesi
Çocuk terbiyesi, basit bir iş olarak görülmemelidir; aksine, sabır ve özveri gerektiren hassas bir süreçtir. Bu süreçte eğitimcinin, yani anne babanın, sabırlı, sakin ve anlayışlı olması büyük önem taşır. Çocuğun ruhu çok hassas ve narindir; her türlü terbiyeye açık bir yapıdadır.
Eğitimci, insanın hem güçlü hem de zayıf yönlerine vakıf olmalıdır. Her çocuğun farklı olduğunu bilmeli ve onları başka çocuklarla kıyaslamamalıdır. Küçük yaşta verilen terbiye, ileriki yaşlara göre çok daha kolay ve etkilidir. Bu yüzden, bu hassas döneme özel önem verilmelidir.
İmam Ali’nin şu sözü, eğitimin özünü anlatır:
"Söz dilinin sustuğu ve amel dilinin söylediği nasihat, hiçbir kulak tarafından kovulmaz ve onun faydasıyla hiçbir fayda bir olmaz."
Çocuklarımıza güzel örnek olmak, her mümin anne babanın arzusudur. Çoğu ebeveyn, çocuklarını Kur’an-ı Kerim'e uygun şekilde yetiştirmeyi amaçlar. Ancak, bilgilerini doğru yöntemlerle aktarmaları gerekir. Örneğin, Kerbela olayını çocuklara şiddet yönüyle değil, güzellik yönüyle anlatmak en doğru yaklaşım olacaktır. Ehl-i Beyt hakkında ne kadar çok bilgimiz olursa, o kadar Hasan’lar, Hüseyin’ler, Zeynep’ler yetiştirebiliriz. Ancak, bu bilgileri aktarırken çocukların yaşını ve psikolojisini de dikkate almalıyız.
Bir çocuğun, daha hayatı bile tanımadan ölümü anlayabilmesi mümkün değildir. Eğer ölüm, şiddet unsurlarıyla anlatılırsa, bu çocuğun zihninde derin hasarlar bırakır. Bunun yerine, güzellikleri ve insani değerleri ince ince işleyerek, sabırla ve sevgiyle çocuklara aktarmalıyız.
Şiir
Her şeyi satın alırken çocukluk alabilir misin?
Büyüdükçe kirlenirken masumca kalabilir misin?
İnsanlıktan haber yokken insanca yaşayabilir misin?
Senin derdin aş, onun derdi aşk iken söyle verebilir misin?
Kararmış yüreklere ışık tutabilir misin?
Geçip giden zamanı geri getirebilir misin?
Yeşermemiş kalplere tomurcuk ekebilir misin?
Ektiğin o bağ bahçeyi tadınca yiyebilir misin?
Emek vermeden ekmek çiğneyebilir misin?
Okuyup araştırmadan bilgi satın alabilir misin?
Kalbi yetiştirmeden mertlik bekleyebilir misin?
Yürekler yetişmeden olgunluk bekleyebilir misin?
Çocuk sevgiye, şefkate ve ilgiye açken,
Onu doyurabilir misin?
Öyleyse vakit çok geçmeden acele etmelisin…
Bazen “geç” demek için bile çok geç olabilir.
Öyleyse vakit nakittir, zamanı iyi değerlendirmelisin.