.
.
Ebeveynlik, artık çocuk yetiştirme sorumluluğundan çok bir gösteriş yarışına dönüştü. Baby shower partilerinden abartılı doğum günü kutlamalarına kadar modern anne-babalar, sevgiden uzaklaşıp toplumda kabul görme uğruna çocuklarını birer vitrin süsüne çevirmeye başladı. Peki, bu sahte gösterişin bedelini kim ödüyor? Elbette çocuklar!
Şimdiki çocukları memnun etmek neden bu kadar zordur...?
Her anne-baba aynı imkânı yakalayabiliyor mu acaba?
Sizce artık bu bir toplumsal baskıya dönüşmedi mi?
Hiç düşündünüz mü?
Kimsenin onurunu kırmaya gerek yok sadece biraz empati yaparak işin gerçekliğini fark edebiliriz. Bir diğeri de çocuklara yazık......
Hemen hemen her anne-baba çocuklarını yetiştirirken, kendi çocukluk deneyimleri ile çocuklarınınkini karşılaştırır ve var olan değişimin nedenlerini anlamaya çalışır. Zamane çocukları daha mı akıllıdır, yoksa onlar mı çok şansız bir dönemde dünyaya gelmişlerdir, şimdiki çocukları memnun etmek neden bu kadar zordur...?
Sizce cevabı açık değil mi?
Sevgiden uzak gösteriş müptelası yeni nesil ebeveynlerin içinde bulunduğu durum. Baby Shower partisi, diş partisi onuncu günü kırkıncı günü altı ay kınası doğum günleri isim günü hele şu sünnet gösterileri yok mudur, en gösterişli hali ile toplumda saçma sapan maddisel yer edinmeye çalışan ata erkil anne babalar, derken kadınlar arası gösterişler sırf hava olsun diye en pahalı şeylere, onlarca paralar harcayan anne babalar sizlere sesleniyorum… yapmayın durun! ve önce bir düşünün her anne baba aynı imkanı yakalaya biliyor mu acaba? Hiç düşündünüz mü? kimsenin onurunu kırmaya gerek yok sadece biraz empati yaparak işin gerçekliğini fark edebiliriz. Bir diğeri de çocuklara yazık ediyorsunuz, yarın toplum içine çıktıklarında ne kadar zorluk çekeceklerini bir düşünün sırf gösteriş uğruna önlerine sunulan her kolaylık yüzünden ilerde o kolaylıklara ulaşamadıkları zaman nelere başvura bilirler acaba? Çocuklar üzerinde çok yanlış kararlar alınıyor. Çocuk yapılmadan önce anne-baba çocuk eğitimi için bir eğitim programı bir yardım bir destek alınmalı. Yeni nesil anne-babalar eskiye nazaran daha şanslıyken nedense daha çok imkânlar içinde imkânsızlık yaşıyorlar ve hatta bana sorarsanız sırf sosyal medya kapak resmi olsun diye çocuk yapılır hale geldik. Kimi anne-babalar doktor doktor gezip çocuk sahibi olmak isterken, kimileri ise Allah’ın vermiş olduğu o yüce nasipten fayda sağlayamıyorlar.
Peki, burada ne yapmak ve nasıl nasiplenmek gerekir bir kere yukarıda da belirttiğim gibi bir eğitim süreci olmalı… Aslında öncelikle kişiler iyice bir kendilerini tartıp analiz edip duygularını ve düşüncelerinin ben çocuk istiyor muyum istiyor isem anne ve baba olmaya hazır mıyım diye öncelik kendi duygularını tanımalı ve daha sonra alacakları destekle çocuk için adımlar atılmalı. Takdir edersiniz ki insan dünyada iyi eser bırakmalı bu iyi eser mal, mülk ev araba vs değildir iyi bir eser iyi yetiştirilmiş iyi eğitilmiş çocuklardır
.
Çocuk Merkezli Aileler
Günümüzde değişen hayat koşullarının etkisiyle anne-babalık rolü ve çocuk yetiştirme yöntemleri farklılaşmaktadır. Geçmiş yıllarda babanın evin geçimini sağlayan annenin ise daha çok çocukların bakımı ve evin düzeninden sorumlu olduğu aile yapısı artık değişmektedir. Her iki ebeveynin çalıştığı (genellikle de yoğun olarak çalıştığı), çocuk ile geçirilecek zamanın azaldığı (artan okul saatleri ve sosyal etkinlik fırsatları ile) yeni aile düzeninde rollerinde farklılaştığı gözlemlenmektedir. Çocuk, anne baba sevgisinden uzak olunca o boşluğu, çocuğa duygu vermek yerine oyuncaklarla veya maddesel vermeyi tercih ediyorlar. Söyler misiniz? Çocuğun kişiliğinin mimarı kimdir? Takdir edersiniz ki: Anne babadır.
Çocuğa anlaşıldığını, kabul edildiğini, koşulsuzca sevildiğini göstermenin gerekli olduğunu hissettirmek gerek.
“Çocuğa zaman ayırmalı, çocukla konuşmak için farklı sohbet konuları yaratmalı, sık sık söz hakkı vermeli, çocukla konuşurken çocuğun gözlerinin içine bakmalı, onu can kulağı ile dinlemeli, fikirlerine değer verdiğimizi hissettirmeliyiz”
Çocuğun kabiliyetlerini fark etmenin de önemli olduğunu belirtmek isterim;
“Çocuğa yaşına uygun sorumluluklar vermeli, onu takdir etmeli, başkalarının yanında küçük düşürmemeli, başka çocuklarla kıyaslamamalı, eleştirmemeli ve yargılayıcı olmaktan çekinmeliyiz. Onu çocuğa topluluk içerisinde söz alması için cesaretlendirmeliyiz. Çocuğun istek ve ihtiyaçlarına duyarlı olmalı, başarması için fırsat vermeli, inançlarına ve fikirlerine saygı göstermeli, doğru yaptığı şeyler için övmeli, daha iyiyi hedeflemesi için cesaretlendirmeliyiz.”
“Sadece çocuğa bir şeyler söyleyerek, nasihatler vererek, söz dinleterek kurulan tek yönlü bir iletişim, iletişim değildir” Mevlana’nın da dediği gibi “İletişim aynı dili konuşmak değil, aynı duyguları paylaşmaktır.” ki; Ben burada iletişimden bahsediyorum, peki ya altını çizerek dediğim o çocuğu susturma payı olarak sunulan hazır ve gösterişli şeylere ne demeli? Zamanı gelecek zamanı geri almak isteyeceksiniz…
Sevgi görmemiş bir çocuğun yaralarını bazen sadece bir bakışla fark edebiliriz. Sevgi ve kabul gören bir çocuk ile sevgi görmemiş bir çocuk korkunç bir fark vardır. Bir ebeveynin çocuğuna sevgi göstermemesinin birçok sebebi olabilir. En büyük sebeplerinden biri, çocuk sahibi olma kararının bilinçsizce ya da üzerinde iyi düşünülmeden alınmış olmasıdır. O çocuk kalbinde yer yoktur ve yer vermesi de mümkün olmayacaktır. Sevgisiz büyütülmüş bir çocuk acısını ve tedirginliğini dışarı vuracak davranışlar ve kendini ifade etme biçimleri geliştirir. Çocuk başına gelenlerin ne anlam ifade ettiğini anlayamaz, özellikle de küçük yaşlarda. Sevgi görmeyen bir çocuk dünyayı değiştirmek için her şeye hazır olurlar. Ebeveynleri bu ilgisizliklerini inkâr ettiklerinde durum daha da kötü bir hal alır. Bu tarz durumlarda, çocuğuna olan -ilgi eksikliğini ve istismarı- haklı çıkarmak için de bir sürü bahane uydururlar. Yaptıkları her davranışın her ilgisizliğin çocuğun iyiliği için olduğunu söylerler. Çocuğa alınan her hediye sunulan her imkân çocuğu mutlu etmez aksine doyumsuz eder ve daha da önemlisi hayalsiz bırakır ve maalesef hedefsiz bırakır. Çocuğun aklı karışır, neyin doğru neyin yanlış olduğunu kavrayamaz, kavrasa bile sevginin temeli yanlış atılır tıpkı içi boş yanlış kolanlar üzerinde inşa edilmiş bir bina gibi her an yıkılmaya hazır olmuş olur.
.
Çocuk Gelişiminde Anne-Banın Yeri
Günümüzde çalışan anne sayısının artması, çocuğun yaşamında babanın rolünü daha etkin ve önemli hale getirmiştir. Bu durum, ailelerin geleneksel yapılarında bir değişimi zorunlu kılmış ve yeniden bir yapılanmayı gerektirmiştir. Bu da çocuğun duygusal ve sosyal gelişiminde babanın etkinliğini arttırmıştır. Çocuklar doğumdan itibaren anneyle olduğu gibi babalarıyla da bağlılık kurarlar ve bir güven duygusu geliştirirler. Araştırma sonuçları babalarıyla güvenli bir ilişki kuran çocukların daha sosyal, akademik olarak daha başarılı, kendilerine daha güvenli çocuklar olduklarını göstermektedir.
Araştırmalar, çocukların anne ve babalarının her ikisinin de varlığında güven ve mutluluk duyduklarını, her ikisinin de yokluğundan aynı derecede etkilendiklerini ve herhangi birinin varlığı ile de rahatladıklarını ortaya koymaktadır. Anne ve babalar, çocuklarının sosyal ve duygusal gelişimi üzerinde doğrudan etkilidir ve birbirlerinden bağımsız etkilere sahiptir. Araştırma sonuçları, baba yokluğunun çocukların özellikle zihinsel işlevlerini etkilediğine işaret etmektedir. Babanın yokluğuna çocuklar çeşitli psikolojik tepkiler vermektedir. Yapılan araştırmalar bu tepkilerin, babanın ailedeki rolüne, çocukla iletişimine, çocuğun yaşına, ayrılık süresine, annenin özelliklerine ve çocuğun ailedeki diğer bireylerle ilişkisinin niteliğine bağlı olarak değiştiğini vurgulamaktadır. Babanın uzun süreli yokluğunda çocuklarda daha çok saldırgan davranışlar, hırçınlık, okul başarısında düşme, anti sosyal davranışlar ile uyum sorunları gözlenmiştir. Ayrıca babanın olumlu ve nitelikli ilgisinin, çocuklarda liderlik, uyum yeteneği, matematik başarısı ve olumlu cinsel kimlik gelişimi ile yüksek oranda ilişkili olduğu bulunmuştur.