.
.

Kıymetli Dostlar,

Bildiğiniz gibi, Hz. Hüseyin (as) ve Kerbela şehitlerinin şehadet günleri olan Muharrem ayı içerisindeyiz. Üzülerek belirtmeliyim ki, günümüzde hala Muharrem ayının yas değil de bayram ve bereket ayı olduğunu düşünen bir kesim insanlar bulunmaktadır. Bu çok vahim ve üzücü bir durumdur.

Peygamberlerin yaşamış oldukları meşhur hadiselerin hepsinin özellikle Muharrem ayına denk gelmiş olması sizce de düşündürücü değil midir? Düşünsenize, bir tarafta Peygamberimizin ciğerparesi, cennet gençlerinin efendisi olan Hz. Hüseyin’in (as) ve onunla birlikte 72 yareninin şehit edilmesi, diğer tarafta tatlılar yapılıp o günün bayram ilan edilmesi hazin bir olay değil mi?

Hiç dikkat ettiniz mi, bütün sevinçli ve mutlu hadiselerin özellikle şehadet ayına denk getirilmiş olması, Hz. Hüseyin (as) ve yarenlerinin şehadetlerini saygısızca örtbas etmeye çalışmaktan başka ne olabilir? Sözde Peygamber Efendimizi ve Hz. Ali’yi (as) seviyoruz ama söz konusu evlatları olunca neden sıradanlaştırıyoruz?

Velev ki o gün bu hadiselerin hepsi vuku buldu diyelim. Hz. Hüseyin’in (kıyamı) şehadeti bu kadar mı basit ki günümüzde hala Kerbela vakasının o içler acısı olayı sıradanlaştırılıp normalize ediliyor, Emevi zihniyeti destekleniyor. Kıymetli Müslüman kardeşlerim, Peygamberimizin acısını paylaşmak yerine sizce de yok saymış olmuyor muyuz?

Sorarım size, kendi aile bireylerinizden birinin vefatında aynı tavrı sergileyip, bayram mı ilan ediyorsunuz ki cennet gençlerinin efendisi ve yarenlerinin şehadetlerinde umursamaz bir tavır sergiliyorsunuz? Bu Emevi zihniyeti değil de nedir?

Aşura'yı bayram ilan edip Hz. Hüseyin'in (as) şehadetine sevinen bu zavallı zihniyet, neden hala günümüze kadar tatlılar pişirip kutlamalar yapmaya devam ediyor ve buna neden müsamaha gösteriyoruz?

Neden toplumumuzda Peygamber (saa) denilince Ehl-i Sünnet, Hz. Ali (as) denilince Alevi, Hz. Hüseyin (as) denilince Şii'ler akla geliyor. Bunu ayrıştırmak yerine hepimizin aynı İslam dinine, aynı Peygambere, onun Pak Ehl-i Beyt'ine ve aynı Kitaba mensup olduğumuzu akletmiyoruz?

Peygamberin matemi bize sevinç mi olmalıydı? Mahşerde Allah hesap sormaz mı bize? Allah lanet etsin o kansız kâfir zihniyete. Neden onların yaptığı katliamı bizler de bilinçsizce, farkında olmadan devam ettiriyoruz? Bu tavrımız Peygamber Efendimizi, Hz. Fatıma’yı (sa) İmam Ali’yi (as) üzüp incitmek değil de nedir?

Neden bu Emevi zihniyetin sapkın düşüncelerle, yas ayımızı aş ayı olarak topluma kabullendirmesine göz yumuyoruz.

Muharrem ayı başlı başına matem ayı iken hala bayram havası yaşıyoruz? Peygamber Efendimize, Hz. Ali'ye (as) ve Ehl-i Beyt'e (as) yapılan bu yanlışa niçin bizler de çanak tutuyoruz? Yanlışa çanak tutup onu yaygınlaştıran da yanlış yapmış olmuyor mu?

Aç gözünü ey Müslüman kardeşim!

Uyan artık. Mazlum Filistin Müslümanları da günümüz Kerbela'sını yaşamıyor mu?

Bu kadar mı katılaştı kalplerimiz, bu kadar mı kör oldu ki kalp gözümüz

Israrla gerçekleri görmezden geliyoruz

Bugün ona yarın bize değil midir???

İlla anlamak için başımıza mı gelmesi gerekiyor???

Emevi zihniyetinin evlerimize kadar girmesine neden müsamaha gösteriyoruz? Bizden sonraki nesle İslamiyet’i kulaktan duyma sözlerle mi anlatacağız? Dilimiz Peygamber aşkı ve onun sünnetini söylerken, kalplerimiz niçin o zalim zihniyeti destekleyip Kerbela vakasını yok sayıyor?

Okuyup araştırmaya bu kadar mı kör bir toplumuz ki, Kuran'ın "OKU" emrine değil de gelenek haline getirilmiş, kulaktan duyma sözlere bu denli inanıyoruz?

Çağımız teknoloji çağı iken, bir tuşla dünyayı keşfederken, bir kıyamı araştırmak bu kadar mı zor? Doğruları araştırmak bu kadar mı çetin?

Söyler misiniz kıymetli dostlarım, gerçekleri görmezden gelmek de günah değil midir?