.
.
Suriye'deki yeni dengeler ve değişimlerin arka planına ışık tutan olaylar ve gelişmeler silsilesine kısaca göz atalım. Gelinen sürecin işaretleri sayılan olaylar 6-7 aydan beri özel mahfillerde değerlendiriliyor, yorumlar yapılıyordu. Peki neler oluyordu, olanlar nasıl yorumlanıyordu:
🔴 Suriye'nin Arap ülkeleri ile normalleşme sürecinde acı bir gerekçe ve acı bir gerçek vardı. Ekonomide yaşanan çöküşü durdurmak için Suudi Arabistan ve BAE ile ilerleyen ilişkiler ağı suda boğulanın yılana sarılması sözüyle açıklansa da bedelleri ağır olacaktı, oldu da.
🔴 Suriye'nin geride bıraktığı 13 yılda yıkıcı ve yakıcı iç savaş mali sistemin çöküşünün yanında tahrip gücü yüksek toplumsal bombaların ve dinamitlerin oluşmasını da hazin hazin beraberinde getiriyordu. Gözünü iç savaşın bitmesine, işlerin yoluna girmesine diken Suriye halkı bu kadar yıl geçmesine rağmen uluslararası ve bölge ülkelerinden aldığı büyük desteklerle pes etmeyip hala varlığını sürdüren terör unsurlarını görüyordu karşısında. Bu durum o halkın geleceğe yönelik moral ve umutlarını daha da bitiriyordu.
🔴 Geliyorum diyen bu patlamadan ve çöküşten kurtulmanın yollarını arayan Esad ve Baas partisi Suriye’ye paraların gelmesini sağlamayı ve ülkenin inşasına bir an önce başlamayı artık bir beka meselesi olarak görüyorlardı. Ancak en büyük engel sayılan Sezar Yasaları ve AB yaptırımlarını kaldırma yolunun Suudi Arabistan ve BAE’den geçtiği de görülmekteydi. Çünkü bu ülkeler Esad’a sözde garanti veriyorlardı, sadece bir istekleri vardı o da İran ve Hizbullah ile mesafeli olunması.
🔴 Esad durumun hassasiyeti nedeniyle bu durumu hem Ruslar hem de İran müsteşarları ile de istişare etmiyor değildi tabi ki. Hatta Esad’ın Reisinin ölümünden sonra İran’a yaptığı ani bir ziyaretle Arap ülkeleri ile gireceği bu normalleşme sürecinin seyrini ve amacını Rehber Hamanei’ye de detayları ile anlatır, her hangi bir kaygıya gerek olmadığını söyler.
🔴 O görüşmede Rehber Hamanei gerekli uyarıları Esad’a yapar, Suriye’nin iç savaş yıkımında öncü rolü üstlenen Arap rejimlerine güvenilmeyeceğini, dikkatli olunmasını özellikle kendisinden ister.
🔴 Esad o görüşmeden döndükten sonra da Şam’ın normalleşme sürecini tıkır tıkır yürüttüğü görülür, paralar Suriye’ye geldi geliyor doğrultusunda umut ve kararlılığı artırmak için Körfez sermayeli şirketler göstermelik birkaç lüks AVM bile yapıyorlar Şam’da.
🔴 Son birkaç ayda normalleşmeyi yürüten Baasçı ekip, İran ve Hizbullah ile ilgili daha sert kararları uygulamaya koyarlar. İran ve Hizbullah’ın askeri müsteşar ve komutanlarına oturum uzatma başvurusunda ret gelir, çocuklarının okul kayıtları yenilenmez hatta birçok yerde İranlılar ve Hizbullah’a mensup komuta kademesi ev bile kiralayamaz. (Suriye’de savaş koşulları nedeniyle ev sahipleri kiraya vermek için Muhaberat’tan onay alıyor)
🔴 Suudiler normalleşme görevini yürüten Baascı timden Yemen Büyükelçiliğinin kapatılmasını istiyor. Normalleşme ve yaptırımları kaldırma yolunda sorun yaşanmasın diyerek, elçiliği kapatıp Büyükelçi Ali Sabri’nin de Suriye’yi terk etmesi isteniyor.
🔴 Direnişin Golan bölgesinden işgalci İsrail’e karşı yeni bir cephe açma isteğine de aynı ekip tarafından ret yanıtı geliyor, hatta bölgede önceden yığılma yapan Hizbullah ve Iraklı savaşçıların oradan çıkarılması isteniyor.
🔴 İran ve Ruslar, İdlib merkezli hareketlenmelerin istihbaratını devlet ve ordunun çeşitli kademelerindeki yetkililer ile paylaşıyor ve yakın zamanda gerçekleşecek bir saldırı konusunda uyarıyorlar, ancak verilen tepki; “Her şey normaldir sıkıntı yok”. Suriyeli yetkililere bu rahatlığı veren iki sebep vardı. Birincisi Suudi Arabistan ve BAE’nin sözde verdikleri garanti, ikincisi de Türkiye’nin Astana anlaşması çerçevesinde terör unsurlarının saldırılarına izin vermeyeceği taahhüdü.
🔴 Suriye’ye İdlib merkezli saldırı organizasyonu son 3 aydan beri hiç durmadan aksatılmadan yapılmış, şehirlerin nasıl düşürüleceği nasıl girileceği haritaları belirlenmiş gerekli planlamalar ve tatbikatlar bile yapılmıştı. Geriye kalan tek sorun ve aşılması gereken engel Suriye ordusu tarafından ve destekçi milislerin direnişi kalmıştı, ama bu engeli kırmanın da büyük ölçüde hesapları yapılmıştı. Dolayısıyla Amerika ve İsrail istihbaratı, Körfez ülkeleri, Suudi Arabistan, BAE ve de komşu ülke organizasyonuna en önemli bir ayak daha eklendi, Suriye ordusu içinde savunmayı bırakacak, satın alınarak direnmeyecek komutanların ayarlanması, yapılacak planın en can alıcı tarafı da buydu.
🔴 Suriye ordusu içinde savunmayı bırakıp direnişten vazgeçecek büyük paralar ve vaatlerle komutanların ayarlanması için Baas partisi içinden bir Dürzü komutan ayarlanıyor ve onun aracılığı ile gerekli kanallar oluşuyor, şehirlerin ön savunma birliklerinde birçoğunun general düzeyinde önemli komutanlar olduğu belirtiliyor. Çökmüş bir ekonomisi olan Suriye’nin 40 doların altında maaş alan generallerini 2-3 bin dolar maaş alan çoğu lejyoner cihatçılar ile savaştırmak çok da kolay bir durum değildi tabi ki. O yüzden birçoğu beklendiği gibi büyük vaatler ve paralar ile devre dışı bırakıldı. Bu teklifleri kabul etmeyen bazı ordu komutanları da suikastlerle ortadan kaldırıldı.
🔴 Suriye şehirlerine akınlar halinde saldırıların başladığı günden itibaren planın ne kadar kurgulandığı gibi şaşmadan işlediği görülmektedir. Mevziler ve yerleşim bölgeleri tek tek düşüyor, muhalifler Halep’e kadar hiçbir dirençle karşılaşmadan ilerliyorlar. Hatta Halep’in merkezi ve bağlı bölgeler bir buçuk gün içinde tamamen muhaliflerin kontrolüne geçiyor.
🔴 Rus ve İranlı yetkililerin Esad ile gerçekleştirdiği görüşmelerde onun da bu olanlar karşısında ne kadar şaşkın olduğu ve hayal kırıklığına uğradığı görülüyor. Böyle bir durumda Esad tavır değiştiriyor ve sahaya yardım istiyor. Bu talep karşısında İran ülkenin savaşacak ordusu gerektiğini, böyle bir ordu varsa yardım edilebileceğini Esad’a söylüyorlar. Ama maalesef ordunun direnişini gösterecek hiçbir noktadan olumlu haber alınamıyor.
🔴 “Esad’da bağlı devlet ordusunun 10 gün direnebilecek gücü olsaydı biz her türlü desteği verir yanlarında olurduk ve böylece savaşın kaderi değişirdi” diye İranlı yetkililerin açıklamaları zaten her şeyi anlatmaya yetiyor. Ama maalesef Suriye’de ne ekonomi kalmıştı ne de savaşacak bir ordu. Böylece küresel güçler boğmaya çalıştıkları bir ülke yönetimini, her türlü entrikayı kullanarak terör unsurları eliyle devirmeyi başarmıştı. Ve fiilen ülke üçe bölünmüş durumda. ABD ve Körfez ülkeleri destekli güçlerin kontrol ettiği bölgeler, Türkiye destekli güçlerin bulunduğu bölgeler ve İsrail işgalindeki bölgeler.