.
.

İran / Filistin İttifakında Hamas ve Liderlerinin Rolü

Şehit Heniyye Mukavemet Cephesi’nde önemli bir aktördü. Onu önemli aktör yapan sebepler vardı, onların başında Heniyye’nin Direniş Cephesinde Sünni-Şii bileşenleri arasında birleştirici sıkı bir bağ olarak görülmesiydi. İşgalci güçler ve Batılılar Filistin cephesini Sünni Araplar ile Yahudilerin davası olarak göstermeye çalıştıkları bir dönemde Hamas ve onun Şehit Heniyye gibi basiretli liderleri Filistin davasında zuhur ediyor ve Siyonistlere karşı cephede yeni bir dönemi başlatıyor; Uyanış ve Direniş dönemi ismini de dünyaya duyurmuş oluyordu. Böylece Filistin ve Kudüs davası Hamas ve liderleri ile hem İslamileşti, hem de Sünni-Şii vahdeti ile ivme kazandı.

İran İslam devrimi ile bölgedeki Amerikan piyonu Şah’ın devrilmesini fırsata çeviren Gazze merkezli direniş, o günden sonra yükselişini devam ettirdi. Batı Şeria merkezli sözde Arap milliyetçisi azınlık teslimiyetçi taife de eriyor, erimeye de devam edecektir. 

Direnişi Seçenler Güçlendi Uzlaşmayı Seçenler Eridi

İran devrimi ile ittifak yapmanın sonuçları ortada. Hamas o günden sonra Filistin davasını sapan taşından ve Kalaşnikof silahından füzeli, roketli bir güce dönüştürürken, İslam ülkelerindeki atanmış hükümetlerin ve kuklaların desteğini arkasına alan Batı Şeria yönetimi de silahsızlandırılmış güvenlik personelinin maaşlarını bile İsrail’den alır bir duruma düşmüş, günümüzde “Abbascıların” bu kutsal davada artık ne bir taraftır denilecek yeri vardır, ne de ciddiye alınacak bir yanı. Son, Aksa tufanı ile başlayan savaş sonrası işgal tarihinde ilk kez Siyonistlerin Nil’den Fırat’a arzularını rafa kaldırdığını “İsrail’in varlığı artık tehdit altındadır” itiraflarını dillendirdiğine şahit olmaktayız

Filistin davasının lokomotifi sayılan bu iki direniş gücünün şehitlik geleneği de aynıdır, Hüseyni duruşları da.

İran Devrimi, 45 yıllık geçmişinden bugüne kadar liderlik kadrosunda hep şehit verdiği gibi Hamas’ta 40 yıllık geçmişinde liderlerini hep şehit vermiştir. Bu şehadetlerle devrimin ve direnişin fidanı daha da köklenmiş ve büyümeye devam etmiştir. Şehitler gider, yerine şehit olacak diğerleri gelir. Yahya Sinvar’a buradan hem yeni liderlik sorumluluğunu kutluyor, hem de yolun sonunda karşılaşacağı şehadet makamını şimdiden kendisine tebrik ediyoruz. Hem Hamas’ı hem de Filistin davasını büyük başarılara taşıyacağına hep birlikte şahit olacağız inşallah.

İttifakı Bozma Çabaları Boşa Çıktı

Küresel İstikbar, bu iki müttefik hareketin yani İslam İnkılabı ve Hamas’ın arasında çatlak oluşturmak için her türlü yönteme başvurmuş, son yıllarda Arap baharını mezhep fitnesi ve savaşına çevirerek Suriye ve Irak gibi İsrail’e potansiyel büyük tehdit sayılan ülkeleri harabeye bile çevirdiler. 

10 yıl süren Suriye’nin iç savaşında mezhepçi saiklerle Esad’a karşı savaştırılan sözde mücahitlerin İsrail’le tek kurşun attığını duyan var mı? Sayıları on binleri aşan bu Tekfirci taifenin Suriye ordusuna verdiği kayıpların Siyonistlere paha biçilmez bir hizmet olduğunun anlaşılması pek de uzun sürmedi. 

İsrail’e Nato Abd ve İşbirlikçi Kalkanı

Direnişi zayıflatmakla kalmayıp İsrail’e kalkan olanlar listesine göz atarsak güzel ülkemin imkânlarının bile Ürdün, Suudi Arabistan vs. gibi koltuğunu ABD ve Batılılara borçlu olan ülkelerin yanında katil Siyonistlerin emrine nasılda sunulmuş olduğunu göreceğiz. Nasıl mı? Batı Emperyalizmin jandarma gücü NATO aracılığı ile.

NATO’ya tam üyeliği bulunmamasına rağmen İsrail’in, başta ABD olmak üzere İttifak üyeleriyle olan kader birliği sayesinde, NATO’nun tüm kabiliyetlerine erişme imkânı olduğunu herkes biliyor. NATO üyesi Türkiye’ye verilmeyen F-35 savaş uçakları, İsrail’e gönderiliyor. Yine Türkiye’ye verilmeyen çok sayıda füze ve savunma sisteminin de İsrail’e sevkiyatı devam ediyor.

İsrail’i silah ve teçhizat ile donatmanın yanında NATO’nun istihbarat kabiliyetlerinden ve hava savunma şemsiyesinden de yararlandırıldığı bir sır değil artık. NATO’nun Balistik Füze Savunmasının dört ana üssü bulunmaktadır:

- Almanya’daki Ramstein Hava Üssü’nde komuta-kontrol merkezi


- Romanya’daki Devesulu ve Polonya’daki Redzikowo Üssü’nde füze bataryaları


- Türkiye’deki Kürecik Üssü’nde AN/TPY-2 X Bant radar sistemi


- İspanya’daki Rota Limanı’nda dört adet füzesavar destroyeri

Kürecik Radar Üssü’nün İran’ın İsrail’i vurduğu 13 Nisan 2024 gecesi de aktif olduğu anlaşılıyor. Uzmanlar, İran’dan kalkan füzelerin Kürecik Radarı tarafından tespit edilerek bilginin anlık olarak Ramstein’daki komuta merkezine iletildiğini, burada değerlendirilen bilginin Doğu Akdeniz’deki gemilere ulaştırarak füzelerin düşürüldüğünü ifade ediyor. 

İsrail’i ve Destekçisi Batılı Ülkeleri Ülkemizde İstemiyoruz

Ülkemin vatandaşları Filistin için kan ağlıyorken topraklarımızda hala İşgalci İsrail’in elçilik ve konsolosluklarının açık kalmasına ne kadar göz yumulacağı bir muamma. NATO, ABD üsleri ve İsrailli katilleri koruyan kalkanın ülkemden ne zaman sökülüp atılacağı da herkesin merak konusu.

Türkiye’nin siyasi tarihinde “Sokak farklı düşünüyor, Ankara farklı” sözü hiç bu kadar anlamlı olmamıştı. Halkın ekseni mi? Batılıların ekseni mi? Türkiye’yi yönetenler buna karar vermelidir. Geç kalınırsa yarın ya da öteki gün 3. Dünya savaşı eksenleri ve tarafları arasında Allah korusun Direnenlerin karşısında Batılıların yanında yer alma zilleti kaçınılmaz olur. Allah sonumuzu hayır etsin.