.
.
Ehlader Araştırma Bölümü
Bizlerin on bir ayın sultanı Ramazan-ı Şerif’i tekrar yaşamamızı nasip eden Rabbimize hamd u senâlar olsun. Ramazan’ın ömür denilen sermayemizde en değerli nimet olduğunu, israfın ise Allah’ın en sevmediği davranışlardan biri olduğunu bizlere öğreten Resul-i Ekrem Efendimiz’e salât ve selâm olsun.
Herhangi bir konuda aşırı gitmeyi, dinin ve aklın belirlediği ölçülerin dışına çıkmayı, imkânları meşru olmayan amaçlar için kullanmayı ve saçıp savurmayı ifade eden israf; aynı zamanda insanın varoluş bilincini, hayatın gayesini, imkânların geçiciliği konusundaki en büyük gaflet ve aldanışı da içeren bir kavramdır. Bugün bireysel anlamda ve küresel boyutta çok temel bir kriz ve ahlak sorunu haline gelen israf; sadece eşya ile sınırlı olmayıp hayat, zaman, ömür ve hülasa, bütün nimetler konusunda haddi aşmayı ifade eden bir realite olarak karşımızda durmaktadır.
Yeryüzünü imar etme maksadıyla Cenab-ı Hakk tarafından bizlere verilen ömür, mühim bir nimet ve sermayedir. Çoğu insan en büyük aldanış ve pişmanlığını, en büyük sermayesi ve imkânı olan ömür nimetini ve onunla doğrudan ilintili olan zamanın önemini idrak hususunda yaşamaktadır. Oysaki zaman ve mekânla sınırlı bir varlık olarak insanın en büyük farkındalığı ve en yüksek şuuru, vaktin kıymetini ve ehemmiyetini bilerek yaşamak olmalıdır. Kur’an-ı Kerim’de birçok ayette farklı boyutlarıyla zamana yemin edilmektedir. Özellikle tevhit inancının, iman şuurunun, hakikat bilincinin ve ahlaka dayalı bir tavrın inşa edildiği Mekke döneminde nazil olan ayetler içinde zamana yemini içeren ifadelerin varlığı, insanı bu konuda büyük bir dikkat ve tefekküre davet etmektedir. Söz konusu ayetler, çok çarpıcı şekilde zamanın önemine dikkat çektiği gibi, zamanın ortaya koyduğu hakikatlere de açıkça işaret etmektedir.
Gelin bu Ramazan ayında “İsrafa kaçmadan ve kibre düşmeden yiyelim, sadaka verelim ve giyinelim!”
Gelin bu Ramazan’da “Bir kişinin yemeği iki kişiye, iki kişinin yemeği de dört kişiye yeter” hadisince sofralarımızı ve imkânlarımızı kardeşlerimizle paylaşalım.
Gelin bu Ramazan’da “İnsanların hakkında en çok aldandığı iki nimet olan” sağlığımıza dikkat edip, vaktimizi, ömrümüzü boşa geçirmeyelim.
Gelin bu Ramazan ayında “ölüm gelmeden önce hayatın, meşguliyetimizden önce boş geçen zamanımızın, fakirlik ve yoksulluktan önce zenginliğin, ihtiyarlık ve yaşlılığımızdan önce gençliğimizin ve hastalıktan önce sağlığımızın” kıymetini bilelim.
Gelin bu Ramazan ayında ölçüyü kaçırmayalım, aşırılığa gitmeyelim ve iftar sofralarını israf sofralarına dönüştürmeyelim.
Gelin nurlu gölgesi üzerimize düşmeye başlayan bu mübarek Ramazan ayını, israf ve savurganlıktan uzak, infak ve paylaşmaya dayalı mutedil bir hayatı merkeze almak, derinlikli ve kapsamlı bir muhasebe ile hatalardan kurtulmak için eşsiz bir fırsata dönüştürelim.