.
.
Bir Alevî’yi Ancak Bir Alevî Anlar
Anadolu’da yaşayan Alevileri, ancak bu topraklarda yaşayan Aleviler anlar. Elbette diğer kesimler saygı ve sevgi duyabilirler; ama anlamak ve hissetmek başka bir şeydir.
Bir dağın arkasından çıkan dumanı gören birisi, ateşi görmese dahi o dağın arkasında bir ateşin yandığını anlayabilir. Buna ilmi anlama ve idrak denir. Belki birileri zahmet çekip o dağın üzerine çıkarak gözleri ile o ateşi görebilirler ve bu kimseler, sadece dumanı görenlerden daha iyi anlarlar o ateşi. Buna da gözlerle birebir görerek anlama ve idrak denir. Göz gördüğü için ateşin varlığını ispata ihtiyaç yoktur. Ama bir de o ateşin içine girenler vardır; o ateşle yananlar vardır. Bunda ise bütün varlıkları ile anlama ve idrak etme denir.
Size soruyorum: O ateşin içinde yananları, uzaktan sadece dumanı görenler mi anlar; sadece gözleri ile o ateşi görenler mi anlar; yoksa o ateşin içinde yananlar mı anlar?!
Zulme uğrayanı sadece kitaplarda okuyanlar mı anlar; sadece gözleri ile görenler mi anlar; yoksa onlarla birlikte aynı zulme uğrayanlar mı anlar?!
İşid gibi vahşiler tarafından din adına birçok masum çocuğa, zulmettiler. Annelerinin gözleri önünde “Allah-u Ekber” diyerek o çocukların başlarını kestiler ve daha sonra da aynı yerde iki rekât namaz kıldılar. Bu annenin halini kim anlar?! Haberlerde izleyenler mi; videolarda görenler mi; yoksa aynı şekilde evladını kaybeden bir anne mi?!
Bir yetimi kim anlar? Yetimler hakkındaki yazıları veya hadisleri okuyanlar mı; yetimlerin çektiği zorlukları görenler mi; yoksa yetim olarak büyüyenler mi?!
Aç birisini kim anlar? Açlığın ne olduğunu okuyanlar mı; Ramazan ayında akşama kadar aç kalan, ama akşam çeşitli yemeklerle bir sofra hazırlama telaşesinde olanlar mı; yoksa evinde sadece bir kuru ekmeği olan aç birisi mi?!
Maşuktan ayrı kalmanın acısını kim anlar? Sevginin ne olduğunu sadece kitaplarda okuyanlar mı; Hz. Yusuf’tan ayrı kalan Hz. Yakup’un halini görenler mi; yoksa Züleyha ve Hz. Yakup’un kendisi mi?!
Kerbela’nın acısını, bizim gibi tarih kitaplarından okuyanlar mı; Kerbela’da uzaktan izleyenler mi; yoksa Hz. Zeynep mi anlar?! Yandı Hz. Zeynep Kerbela’da ateşin içinde ve orada simsiyah olan saçları bembeyaz oldu, beli büküldü; ama sabrederek tarihe geçen şu cümlesini söyledi: “Ben Kerbela’da güzelden başka bir şey görmedim.”
Evet; durum Alevileri anlama ve idrak etme konusunda da böyledir. Bu topraklarda yüz yılların yaşanmışlıkları vardır. Bu yaşanmışlıklar ve hissiyatlar kuşaktan kuşağa gelmiştir. Bu süreci yaşamayanlar, tarih kitaplarında Alevilere yapılanları okusalar da, birebir gözleriyle görseler de tam manasıyla anlayamazlar ve idrak edemezler. O yüzden Bir Alevi’yi ancak Bir Alevi anlar.
Bu yüzden Alevileri anladıklarını düşünenler, dini konular gündeme gelince hemen Alevileri eleştiriler. Namaz; niye namaz kılmaz bu Aleviler, niye camiye gitmez bu Aleviler. İmam Ali mescitte namaz kılarken şehit edildi. Hz. Ali’nin yolundan gittiğini söyleyen Aleviler, siz niye namaz kılmaz, camiye gitmezsiniz. Eğer bu eleştirileri yapıyorsan, zerrece anlamış değilsin bu insanları. Benim gariban Alevim de bunlara cevap vermeye çalışır. İmam Ali camide şehit edildiği için gitmeyiz camiye, der. Diyemez asıl nedenin ne olduğunu; çünkü asıl nedeni söylese horlanacağını veya zulme uğrayacağını bilir. Diğeri de bilmiş bir tavırla “Senin baban bir dava uğruna canını verse, sen o davayı bırakır mısın, yoksa devam mı ettirirsin?” der. Bunlar karşısında bu Alevi canımız sessizliğe bürünür.
Ben de aynı şekilde burada yazamıyorum asıl nedenlerin ne olduğunu; Alevilerin niye camilere gitmediklerini. Yazamıyorum; çünkü yazdığım anda anlaşılmayacağımı ve belli kesimler tarafından eleştirilere maruz kalacağımı biliyorum. Bu yüzden sadece şunu demekle yetiniyorum: “Bir Alevi’yi ancak Bir Anlar.”