.
.

Hepimizin hayatında rol model aldığımız insanlar vardır. İlkokul öğretmenleri örnek aldığımız kişilerin ilk sırasında geliyor diyebiliriz.

Amcam yani “ilkokul öğretmenim” benim nazarımda çok güçlü gördüğüm sevdiğim bir insandı.

Hayatım boyunca amcamı her konuda örnek almaya çalışmış bu yüzden meslek olarakta öğretmenliği tercih edip öğretmen olmuştum.

Her fırsatta amcam beni onure ediyor “Körpe muallim”daha mesleğinin başındasın kimlerle nelerle karşılaşacaksın diyordu.. Öğretmek zordur; öğreteceklerini yaşamına geçirmeden öğretmekse imkansızdır derdi.

Üç beş yıldır öğretmenlik yapmış yeni yeni mesleğime adapte olduğum dönemde amcamı yakalandığı amansız bir hastalıkta kaybettim..

Öğretmenim; güç sembolüm, örnek aldığım insan artık yaşamıyordu bense amcamın yokluğuna bir türlü alışamıyordum.

Amcama farklı bir muhabbetim vardı ölümünün üzerinden yıllar geçmiş olsa da her ismini duyduğumda yeni vefat etmiş gibi hüzünlenir elimde olmadan ağlarım..

Hayatta olmasa da öğrettiklerini hem özel hem öğretmenlik yaşamımda uygulamaya çalıştım.

Her ne kadar büyük şehirde okuyup ve kaç yıldır öğretmenlik yapmama rağmen; tayinim İzmir’in Kemalpaşa ilçesine çıktığında tedirgin olmuştum farklı okul farklı şehir yeni öğrenciler endişelenmeye başladım.

Okulun ilk günü öğretmenler odasında her eğitim-öğretim yılı başlangıcında olduğu gibi birbirimizle tanışıyorduk.

Sohbete yeni başlamıştık ki sevecen aynı zamanda heyecanlı olduğu her haliyle belli olan bir öğretmen içeriye girdi.Sandalyelerden birini çekip masaya usulca oturdu ..

Kendisini tanıtırken adının Sevgican olduğunu söyledi.Öğretmenler tanışma faslında isimlerinin yanında nereli olduklarını söylüyor şehrimiz birbirimizi tanıma adına sanki ipucu verir gibiydi.Yaşadığımız şehri temsil ediyormuşuz gibi adı geçen şehirler hakkında olumlu veya olumsuz yorumlar yapılıyordu..

Kendimi tanıtma sırası bana geldiğinde Iğdırlı olduğumu ve ismimi söyledim. Sevgican öğretmen hem hüzünlü hemde mutlu yüz ifadesiyle gözlerimin içine bakarak ben Iğdırları çok severim dedi.Üç beş yıl öncesinde Iğdırlı bir öğretmenle İstanbul’da aynı okulda görev yaptım ,cömert saygılı ,fedakar ,samimi biriydi.Onu tanıdıktan sonra zannediyorum bütün Iğdırlılar onun gibidir.Genç yaşta maalesef çaresi olmayan bir hastalığa yakalandığı için vefat etti.Ölümüne çok üzüldüm o dönemde dayımda rahmetli olmuştu meslektaşıma dayım kadar üzülmüştüm. İyi bir insandı;bu yüzden Iğdırların hepsinin iyi olduğuna inanıyorum diyerek sohbetine devam etti.O anlatırken amcamı anımsadım ve özellikleri ne kadar amcama benziyor diye düşündüm.

Sevgican hoca benimle konuşurken tanıdığı ve uzun süredir özlediği bir insanı görmüş gibi bana sevgiyle bakıyordu.

Bu durum beni çok etkilemişti. Bir insanın iyi olması bir şehrin insanlarını iyi gösterebilir miydi ?Diye sorular oluştu zihnimde.Zilin sesiyle sınıfa gitmek için öğretmenler odasından birer birer ayrıldık ama ben dersteyken bile konuşmaların tesirindeydim.

Sonraki günlerde Sevgican öğretmen beni okulda her gördüğünde ”Iğdırlı nasılsın “ diye sorup sohbet ediyordu.

Benden tecrübesi fazla ve yaşı büyük olan meslektaşımın bana tavırları hoşuma gidiyor benimle ilgilendiği içinde ortama çok çabuk alışıyordum..

Günler bu şekilde gelip geçiyordu; bense Sevgican hocanın hayranlıkla bahsettiği öğretmeni iç dünyamda hem takdir ediyor hemde ismini merak ediyordum..

Yine bir gün öğretmenler odasında sohbet ederken Sevgican hocanın yanındaki sandalyeye oturdum.

-Hocam bahsettiğiniz Iğdırlı öğretmenin adı neydi diye heyecanla sordum?

Günler sonra bu soruyu merak edip sormam tuhaf gibi görünse de; adı Erkal Eroğlu dedi.

O anda duygu ve düşüncelerimde sanki şimşekler çakmış bir anda ne diyeceğimi şaşırmıştım.. Donuklaşmış yüz ifadesiyle;sevgi ve saygıyla anlattığınız öğretmen benim amcam dedim ağlayarak.

Sevgican öğretmen bir müddet sustuktan sonra yaşlı gözlerle ; tahmin etmeliydim yüzün bana çok tanıdık geliyordu dünya ne kadar küçükmüş, meğer ikimizinde örnek aldığı öğretmen aynı insanmış dedi.

Babayiğit, içten , dürüst , samimi bir öğretmendi amcanız.

Bir süre amcamı konuşup rahmetle andık.

Sonrasında Sevgican öğretmen derse girmiş bense derin düşüncelere dalmıştım.

Meğer “bir insan bir şehiri temsil edecek güçteymiş!

Bu bir tesadüf değildi “Körpe muallim” sözündeki derinliği o gün çok daha iyi anlamıştım. Olgunlaşmamış, büyümemiş tecrübesiz öğretmene birçok mesaj vermiş amcam aslında bu benzetmeyle.

Yolun başında olduğumu nasıl bir öğretmen olmam gerektiğini; iyiliklerin yıllar geçsede unutulmayacağını; doğru yaşam şeklinin sadece kişinin kendini değil yaşadığı toplumu bile etkileyebildiğini öğretmek istemiş bu sözüyle.

Öğretmenim yaşamıyor yanımda değildi ama “doğru yaşam üslubuyla” öğretmeye devam ediyordu. Her insanın hedefidir öldükten sonra iyi bir insan olarak anılmak. Bunu yapmak için mucit olmaya gerek yoktu. İnsanlara samimi ve sevgiyle yaklaşmakta yeterli olabilir. Çok zor değil hepimizin kolaylıkla başarabileceği bir şeydir iyi insan olabilmek. Sadece iyi insan olması “amcamın ve şehrinin” güzel şekilde anılmasına sebep oluyordu.

Ben değil başka bir Iğdırlıya da Sevgican hoca eminim ki bana gösterdiği içtenliği gösterirdi. Çünkü amcamdan iyilik görmüştü. İşte bu yüzden öğretmenimi çok seviyorum hayatıma yön veren birkaç kişiden biri olmasından dolayı da bir kez daha “amcamdan” gurur duydum.

Amcamın kızına bu hikayesinden dolayı teşekkür ediyor, babam  Erkal Eroğlu’nun ölüm yıldönümünde bir kez daha rahmetle anıyorum..

Mekanı cennet olsun inşallah..