.
.
Camlıkahve Ehlibeyt Mescidi'nde cuma namazı eda edildi. Cuma namazı öncesi mimbere çıkan Türkiye'deki Ehl-i Beyt Alimlerinin çatı kuruluşu Ehla-Der Genel Başkanı Kadir Akaras cemaate seslendi.
Ehla-Der Başkanı Akaras, bir Müslümanın düşünce ve inanç temelinde, Usul’u-din olarak adlandırılan beş temel esasa sıkı sıkıya bağlı olması gerektiğini vurguladı. Bu beş esastan üçü, Tevhid, Nübüvvet ve Mead olup, dinin farzları arasında yer almaktadır. Bu temel inançların yanı sıra, Ehlibeyt inancına göre İmamet ve Adalet de bu bağlamda önemli bir yer tutmaktadır. Akaras, bu üç temel inancın dinin, diğer iki inancın ise mezhebin esasları olarak tanımlandığını belirtti.
İman noktasında ise Furuu din olarak adlandırılan on temel esasın bulunduğunu ifade eden Ehlader Başkanı, bu esasların hayata geçirilmesinin iman açısından büyük önem taşıdığını belirtti. Bu temel esaslar arasında namaz, oruç, humus, zekât, tevella, teberra ve cihat yer almakta ve bunlardan herhangi birinin ihmal edilmesinin, kişinin imanda noksanlık oluşturduğunu söyledi.
Akaras, cihat kavramının son zamanlarda Müslümanlar arasında kaybolmuş ve unutulmuş bir terim haline geldiğine dikkat çekti. Namaz ve hac ibadetlerinin cihattan daha önemli görüldüğünü dile getirerek, Batı’nın terörle birlikte cihat kavramını yanlış bir biçimde kullanarak kendi siyasi ve ekonomik çıkarlarına hizmet ettiğini vurguladı.
Cihat kavramının, genel anlamda Allah yolundaki çaba ve mücadeleyi ifade ettiğini belirten Ehlader Başkanı, bunun Allah’ın belirlediği kurallar çerçevesinde yapılan bir direniş olduğunu söyledi. Cihadın amacının yalnızca Allah rızası olması gerektiğinin altını çizen Akaras, bu tür mücadelelere toprak kazanma veya etnik sebeplerle yaklaşmanın cihat kavramıyla bağdaşmadığını ifade etti.
Cihadın, farklı biçimlerde gerçekleşebileceğini belirten Ehlader Başkanı, “Cihat, bazen insanın malıyla, bazen savaş meydanında, bazen diliyle, bazen de zalimlere karşı isyan ederek hakkı haykırmak şeklinde kendini gösterir,” dedi. Özellikle zalimlere karşı durmanın ve haksızlıklara karşı ses çıkarmanın cihadın önemli bir parçası olduğunu vurguladı.
Akaras, Müslümanların cihat ve terör kavramlarını iyi anlaması gerektiğini ve bu kavramları doğru bir perspektiften ele alarak dinin özüne uygun bir şekilde yaşamaları gerektiğini belirtti.
Ehlader Başkanı, cihadın İslam’daki yerine ve önemine ilişkin açıklamalarda bulundu. Akaras, Tevbe Suresi’nin 111. ayetine nakletti:
Tevbe Suresi 111. Ayet: “Allah, müminlerden canlarını ve mallarını, onlara (verilecek) cennet karşılığında satın almıştır. Onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler. (Bu), Tevrat'ta, İncil'de ve Kur’an'da (Allah'ın) yerine getirilmesi gereken gerçek bir vaadidir. Allah’tan daha çok sözünü yerine getiren kim vardır? Öyleyse O'nunla yapmış olduğunuz bu alışverişinizden dolayı sevinin. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur.”
Ehlader Başkanı Akaras, “Cihadın özü İslam’ı ve Müslümanların varlığını korumaktır. Bu, İslam’ı savunmak ve onun değerlerini yaşatmaktır. Eğer Ehl-i Beyt’in ve İmamların mücadelesi olmasaydı, İslam’ın bugünkü haliyle kalması mümkün olmazdı,” dedi.
Akaras, Gazze ve Filistin konusunun gündemlerinden düşmediğini belirterek, son bir yıldır her Cuma bu meseleyi ele aldıklarını ifade etti. Akaras, Gazze, Filistin ve diğer cephelerin yani Yemen, Lübnan, Irak ve İran'ın bir araya gelerek oluşturduğu Direniş Cephesi'nin önemine dikkat çekti. Bu cepheye karşı bazı Müslüman kardeşlerden gelen olumsuz yorumlara ise hatırlatmalarda bulunulması gerektiğini vurguladı.
Siyonistlerin ve ABD’nin bu cepheye karşıki tutumlarına dikkat çeken Akaras, bir Müslümanın, en azından ABD, İsrail ve İngiltere'nin yanında olmaması gerektiğini düşünmesi gerektiğini dile getirdi. Özellikle Hizbullah ve Suriye Ordusu'nun karşılaştığı "sözde muhalif"lerin İsrail’e karşı ne kadar mücadele verdiğini sorguladı. Pakistan, İran, Afganistan ve Irak'taki grupların bugüne kadar İsrail’e karşı herhangi bir eylemde bulunmadıklarını belirterek, bu grupların aslında Siyonistlere dolaylı olarak yardım ettiğini vurguladı.
Ehlader Başkanı Akaras, Siyonistlerle aynı dinde olmanın değil, aynı düşüncede olmanın yeterli olduğunu belirterek, bu grupların İsrail’le beraber aynı hedefe vurduklarını ifade etti. Batı’nın tüm gücüyle İsrail’in yanında olduğunu ve bu durumun sessiz kalınamayacak kadar ciddi olduğunu dile getirdi.
“Ya Gazze’nin ve mazlumların yanında olursun, ya da karşısında,” diyen Akaras, Direniş Cephesi’nin şehitlerinin büyük haklarının bulunduğunu hatırlattı. Şehitleri unutmamak ve hatıralarını yaşatmanın önemli bir görev olduğunu belirtti. Bedir şehitlerinin de benzer şekilde büyük haklara sahip olduğuna dikkat çekerek, unutulan milletlerin düşman postalları altında ezilmeye mahkûm olduğunu ifade etti.
“Onların bizden istediği en büyük şey vahdeti sağlamak ve korumak,” diyen Akaras, Sünni Gazze ile Şii Hizbullah’ın kanlarının birleşerek birlikte mücadele ettiğini belirtti. Bu birlikteliğin duyurulması ve korunması gerektiğinin altını çizdi. Ayrıca, Hizbullah’ın yeni genel sekreteri olarak seçilen Şeyh Naim Kasım’a da değinerek, bu durumun şehadetten kaçmadıklarının bir göstergesi olduğunu ifade etti.
Akaras, direnişin şehadeti arayanların adresi olduğunun altını çizerek, bu durumun Siyonistler için korkutucu olduğunu ifade etti. “Dünya artık eski dünya değil,” diyen Akaras, ateşkes konusundaki gelişmelere de değinerek, Gazze olmadan bir anlaşmanın mümkün olmadığını vurguladı. Gazze ve Hizbullah’ın, Direniş Cephesi ile ayrılmaz bir bütün olduğunu ifade etti.
Son olarak, İsrail’in İran’a yönelik sınırlı misillemesine dikkat çeken Akaras, Batı ve bazı Müslüman ülkelerin desteğiyle İran’a saldırı girişimlerinin olduğunu, ancak İran’ın güçlü bir savunma gösterdiğini belirtti. Akaras, Siyonistlerin şu anda İran’ın misillemesini beklediklerini vurguladı. İran’ın hukuki olarak ve Kur’an açısından her türlü hakkı olduğunun altını çizen Akaras, rehberlerinin sözlerine güvendiklerini ve İsrail için çöküş sürecinin başladığını ifade etti.
Ehlader HABER