Bismillâhirrahmânirrahîm
İslam ahkâmına takva ve iman ile bu şekilde bağlı olmanın insan hayatında, ölümünde ve ölüm sonrasında çok faydaları vardır.
Seyyid Mustafa Behişti Nejad’ın oğlu babasının ölüm gecesini şöyle anlatmaktadır; Babam dünyadan gittiği gece onun yanında sadece ben vardım. Çok rahat ve güzel bir haldeydi. Babam dünyadan gittiği an saate baktım, saat gece ikiyi beş dakika geçmekteydi.
Babamın vefatının yedinci gününün taziye meclisinden sonra yüzü çok nurlu olan bir genci bizim eve getirdiler ve bu genç Seyyid Mustafa Behişti Nejad’ın evini arıyor dediler. Genç benim yanıma geldiğinde bana şöyle dedi; Siz Seyid Mustafa Behişti Nejad’ın oğlu musunuz dedi. Ben evet dedim. Şöyle dedi; Babanız falan gece saat ikiyi beş dakika geçemi vefat etti.
Böyle söyleyince ben terlemeye ve şaşırmaya başladım. Zira babamın o saatte öldüğünü kimselere hatta aile fertlerine bile söylememiştim. Ona, siz bunu nereden biliyorsunuz diye sordum. Şöyle cevap verdi; Babanızın öldüğü gece ben Meşhed’de İmam Rıza aleyhisselamın ziyaretindeydim. Akşam ziyaretten eve döndüm, yemek yedim ve uyudum. Rüya âleminde İmam Rıza aleyhisselamın ziyaretine gitmiştim. İmam Rıza aleyhisselam türbesinde yoktu. Bir saat kadar orada bekledim sonra İmam Rıza aleyhisselam kapıdan içeri girdi. Ben ona doğru gittim ve elini öptükten sonra; ey benim Mevlam neredeydiniz ve nereden geliyorsunuz diye sordum.
Bana şöyle cevap buyurdular; İsfehan şehrinde Seyid Mustafa Behişti Nejad adında bizim salih, sadık ve takvalı dostlarımızdan birisinin ömrünün son gecesiydi. Ölüm anında onun yanına gittim, ona telkinde bulundum ve Azrail’e bu bizim salih ve sadık dostlarımızdandır, ona göre muamele et dedim ve o şu anda vefat etti ben de geri döndüm.
Bu rüyayı gören genç şöyle devam ediyor; Uykudan uyandım ve saate baktım. Saat gece ikiyi beş dakika geçmekteydi. Bir kâğıda rüyayı gördüğüm günü ve saati not ettim. Bu rüyanın sadık rüya olup olmadığını araştırmak için İsfehan’a geldim. Not ettiği kâğıdı cebinden çıkardığında babamın vefat ettiği gün ve saat dakik olarak kâğıda yazılıydı. (Kencine-i Voaaz, c.2, s.92)
İbadet iki şeyle yapılır;
Beden ile.
Beden ve ruh ile.
İbadette esas beden ve ruh ile yapılan ibadettir. Beden ile yapılan ibadette beden ibadet görüntüsü verir ama ibadetten başka şeyde olur. Yani ibadetten uzak olur. Bu durum Erbain ziyareti için de geçerlidir. Erbain ziyaretine sadece ayaklarla/bedenle gitmemek gerekir. Hem beden ve hem ruh ile gitmek gerekir.
Peki, bu ikisinin farkı nedir?
Ruhu ve bedeni ile ziyarete giden gitmeden önce farklı bir insandır, gidip döndükten sonra farklı bir insandır. Hüseyni inkılap ve Erbain ruhu onu inkilaba tâbi tutar ve karekterini başkalaştırır O artık her şeye iman değerleri ve iman terazisi ile bakar. Onda artık şuculuk buculuk, ırkçılık, akrabacılık, hemşericilik söz konusu değildir. Bakışları, görüşleri, düşünceleri, eylemleri, söylemleri Alevidir, Hasanidir, Hüseynidir, Mehdevidir. Onun bu müspet durumunu arkadaşları, çevresi ve akrabaları bile fark ederler.
Sadece bedeni/ayakları ile ziyarete gidip ruhu ile gitmeyenlere gelince;
-Riya ile giderler, riya ile dönerler. Oysa İmam Hüseyin aleyhisselam riyayı saflarının tamamen dışına attı.
-Çok çabuk kızarlar, huzursuzluk çıkarırlar, sabırsızlık gösterirler. Oysa ziyaretine gittikleri yüce zat sabır abidesidir.
-Yalan ile giderler yalan ile dönerler. Oysa ziyaretine gittikleri yüce zatın hayatında zerre yalan yoktu.
-Fitne yaparak giderler, fitne yaparak dönerler, fitne yaparak yaşarlar. Oysa İmam Hüseyin aleyhisselam fitneyi yok etmek için katledildi.
-Kalp kırarak giderler, kalp kırarak dönerler. Oysa İmam Hüseyin aleyhisselama göre gönül Kâbe'den üstündür.
-Gıybet, iftira, yalan gibi manevi kul hakları ile veya maddi kul hakları ile giderler, manevi kul haklarını ağırlaştırarak dönerler, şeytani işlere dair kulisleri çoktur; giderken kulis yaparlar , yolculuk esnasında ve ziyaret şehrinde kulis yaparlar ve döndükten sonra yine kulis yapmaya devam ederler. Oysa bunların hiç birisinin İmam Hüseyin aleyhisselamın hayatında yeri yoktur.
“Burada yazılanlardan da anlaşıldığı gibi salt ziyaret yeterli değildir. Önemli olan ziyaret edilen makama uyumlu bir şekilde takva, iman, doğruluk ve ihlas ilkelerine göre yaşayabilmektir.
Ziyaret esnasında veya ziyaret sonrasında her türlü ahlaksızlığı, kişiliksizliği, aşağılığı, yalan ve iftira günahlarını yapmak insanı ziyaret edilen makama değil de ziyaret edilen makamın düşmanlarına benzetir. Bunun sonu ise hüsrandır.”
Selam ve Dua ile…