.
.

Bismillâhirrahmânirrahîm

Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. Yahyâ (a.s) [1] hakkında beş sûrede çok kısa bilgi verilmiş ve beş âyette de ismen zikredilmiştir. [2]

Kur’ân-ı Kerîm, Hz. Yahyâ’nın (a.s) vasıflarını şöyle açıklar:

Hz. Yahyâ (a.s), alışılmışın dışında mûcizevî bir şekilde dünyaya geldi. Babası Hz. Zekeriyyâ (a.s) ihtiyar, annesi Fâkûz kızı Îşâ da kısır idi. Onlar çocuk sahibi olmaktan ümitlerini yitirmişken, yüce Allah kendilerine, Hz. Yahyâ’yı (a.s) bahşetti.

 “Onun (Zekeriyyâ’nın) duasına icabet ettik, kendisine Yahyâ'yı armağan ettik, eşini de (doğurmaya) elverişli hâle getirdik.” [3]

 “O (Zekeriyyâ), mihrapta namaz kılarken, melekler ona seslendi: Allah, sana Yahyâ'yı müjdeler.” [4](Ona şöyle vahyettik:) ”Ey Zekeriyâ! Biz sana ismi Yahyâ olan bir oğul müjdeliyoruz.” [5]

Yüce Allah, daha önce hiç kimseye verilmemiş olan Yahyâ (=Yaşar) ismini Hz. Yahyâ’ya (a.s) vermiş, kitaba var gücüyle sarılmasını emretmiş, henüz çocukken kendisine kavram yeteneği olan hikmeti bahşetmiş ve doğduğu gün, öleceği gün ve de dirileceği gün kendisine selâm etmiştir.

“Daha önce kimseyi ona adaş yapmadık.” [6], “Ey Yahyâ! Kitab’ı kuvvetle tut (onun emirlerini uygula dedik ve) böylece daha çocuk iken ona hikmet verdik.” [7], “Doğduğu gün, öleceği gün ve diri olarak kaldırılacağı gün ona selâm olsun!” [8]

Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. Yahyâ’ya (a.s) daha küçük bir çocukken kalp yumuşaklığı ve sâfiyet ihsan edildiği, onun yüce Allah’tan sakınan, annesine ve babasına karşı iyi davranan biri olduğu belirtilmektedir.

“Katımızdan ona bir sevgi duyarlılığı ve temizlik-sâfiyet (de verdik). O çok takvâ sahibi biriydi. Ana ve babasına itaâtkârdı ve isyan eden bir zorba değildi.“ [9]

Hz. Yahyâ (a.s), Hz. Îsâ’nın (a.s) nübüvvetini doğrulayan, kavminin efendisi, peygamber, sâlihlerden ve doğru yola eren kimsedir.

 “Allah tarafından gelen bir kelimeyi doğrulayıcı, efendi, nefsine hâkim ve iyilerden bir peygamberdir.” [10]

“Allah tarafından gelen bir kelimeyi doğrulayıcı” ifadesi, Hz. Yahyâ’nın (a.s) Hz. Îsâ’nın (a.s) davetçisi olduğunu gösterir. Çünkü kelime, Hz. Îsâ’dır (a.s). Seyyid, efendi demektir. Hasûr, gücü yettiği hâlde kadınlarla birleşmeyen demektir.

Yüce Allah, Hz. Zekeriyyâ’nın (a.s) ailesini, “Onlar iyi işlere koşuşur, ümit ve korku ile bize yalvarırlardı ve bize karşı huşû içindeydiler” [11] sözüyle övmüştür.

Âyetin orijinalinde geçen innehum=onlar çoğul zamiri Hz. Zekeriyyâ’nın (a.s) ailesine dönüktür. Bu aile de Hz. Yahyâ (a.s), babası ve annesinden oluşmaktadır. Yine âyetin orijinalinde geçen rağben=umut ve raheben=korku masdarları gramatik açıdan cümle içinde temyîz işlevi görürler. Şayet fâil anlamını ifade ederlerse, o zamanda cümle hâl olarak belirginleşir. Hâşiûn kelimesinin kökü olan el-huşû ise, gördüğü azâmet ve büyüklük karşısında kalbin etkilenmesi anlamına gelir.

Hz. Îsâ’nın (a.s) müjdecisi olan Hz. Yahyâ (a.s), Hz. Zekeriyyâ (a.s), Hz. Îsâ (a.s) ve Hz. İlyâs (a.s) gibi peygamberler arasında zikredilmiş ve hidayete ulaşmış kimselerden sayılmıştır. 

“Zekeriyyâ'yı, Yahyâ'yı, Îsâ'yı ve İlyâs'ı da (hidayete eriştirdik). Onların hepsi sâlihlerdendir.” [12]

Kur’ân’da Hz. Yahyâ’nın (a.s) tarihsel kimliğinden ziyâde, onun mûcuzevî olarak bir şekilde dünyaya gelişi ve şahsiyeti üzerinde durulmaktadır.  

------------

[1]- Yahyâ kelimesinin aslı İbrânice Yohânân’dır ve İbrânice’de Yahve (Tanrı) lutfetti anlamına gelir. Hristiyanlık’ta Hz. Îsâ’nın teyzesinin oğlu Vaftizci Yahyâ (John the Baptist) ismiyle bilinir. İslâmî kaynaklardaki adıyla Hz. Yahyâ (a.s), Hz. Zekeriyyâ’nın oğlu olup, annesi Fâkûz kızı Îşa’dır. Hz. Yahyâ (a.s), Hz. Mûsâ’nın (a.s) şerâitiyle amel eden peygamberlerin sonuncusuydu. Hz. Yahyâ’da (a.s), babası Hz. Zekeriyyâ (a.s) gibi kavmi tarafından şehid edildi. Ancak, Hz. Yahyâ’nın öldürülmesi Kur’ân- Kerîm’de yer almamıştır.

[2]- 3/Âl-i İmrân: 39; 6/En’âm: 85; 19/Meryem: 7; 21/Enbiyâ: 90.

[3]- 21/Enbiyâ: 90.

[4]- 3/Âl-i İmrân: 39.

[5]- 19/Meryem: 7.

[6]- 19/Meryem: 7.

[7]- 19/Meryem: 12.

[8]- 19/Meryem: 15.

[9]- 19/Meryem: 13-14.

[10]- 3/Âl-i İmrân: 39.

[11]- 21/Enbiyâ: 90.

[12]- 6/En’âm: 85.