.
.

Ehlader Araştırma Bölümü

 

 Rahmân ve rahîm Allah’ın adıyla


 

İmamet lügatte önderlik, muktedalık ve rehberlik demektir. İmam ise -ister insan olsun ister başka şey, ister hak olsun, ister batıl- peşinden gidilen şey manasına gelmektedir; mutlak önder, mukteda ve rehbere imam denir. Istılahta ise İslam Peygamberi’nden (s.a.a) sonra İslam toplumunun rehberliğine imam denmektedir.

İmamet, Şia kelamcılara göre “nübüvvet” gibi usul-u dinden olup ilahi bir makamdır. İmam, nübüvvetin dışında Peygamber’in (s.a.a) sahip olduğu bütün görevlere sahip olan kimsedir.

Allah tarafından atama, ismet ve üstünlük imamın üç temel şartıdır. Bu görüşün birçok aklî ve naklî delili vardır.

İmametin kapsamlı tanımı şudur: Belli bir kâmil insanın her asır ve zamanda, dünya ve ahiret bütün işlerde İslam Peygamberi’nin (s.a.a) halifeliğinin genel ve her yönlü ilahi rehberliğidir.

* * *

Kur’an’da İmamet

Bu başlık altında birkaç konunun ele alınması gerekir:

a) İmametin Kur’an’daki manası: İmametin Kur’an’daki lugat manası önderlik, muktedalık ve rehberliktir; imam ise önder, mukteda ve rehber demektir.

b) İmamet âyetleri: Kur’an’da on iki âyette “İmam” ve “İmamlar” kelimeleri geçmiş ve imametten bahsedilmiştir. Bu âyetlerde imam kelimesi değişik yer ve manalarda kullanılmıştır. Sekiz yerde insana, iki yerde kitaba, bir yerde Levh-i Mahfuz’a, bir yerde de yol ve caddeye imam denmiştir.

c) Kur’an’da imametin kısımları (İnsanın toplumdaki önderliği manası bakımından): İmamet bu manada Kur’an’da iki şekilde geçmiştir:

1. Salih ve ilahi önderler olan “nur imamları.”

2. Küfür ve dalalet önderleri olan “ateş imamları.

* * *

Nur İmamlarının Kur’an’daki Özellikleri

Kur’an’da nur imamları hakkında gelen âyetler de kısımlara ayrılır:

1. İmamın özelliklerini beyan eden âyetler.

2. Kinaye şeklinde gelen âyetler. Ehl-i Beyt’in (a.s) rivayetlerinde onların nur imamlarına ait özellikler olduğu söylenmiştir.

3. İmam Ali’nin (a.s) faziletleri hakkındaki âyetler.

4. İmam Mehdi’nin (a.f) faziletleri hakkındaki âyetler.

* * *

Birinci Gurup Âyetler:

Bu gruba ait (imamın özelliklerinin beyan edildiği) bazı âyetler şunlardır:

“O zamanlar rabbi, İbrahim’i bazı sözlerle sınadı. O, bunları yerine getirip tamamlayınca dedi ki: “Ben seni insanlara imam edeceğim.” İbrahim, soyumu da imam et, dedi. Allah dedi ki: Benim ahdime, zalimler nail olamazlar.”[1]

“Onları öyle rehberler ettik ki emrimizle halkı doğru yola sevkederler ve onlara hayırlı işleri, namaz kılmayı, zekât vermeyi vahyettik ve onlar, bize ibâdet eden kişilerdi.”[2]

“Ve içlerinden, sabrettikleri takdirde onları, emrimizle doğru yola sevkedecek imamlar tâyin etmiştik ve onlar, delillerimize adamakıllı inanmışlardı.”[3]

“De ki: Ona eş saydıklarınız içinde hangisi halkı gerçeğe sevkedip yol gösterir? De ki: Allah, gerçek yola sevkeder, doğru yolu gösterir. Halkı gerçeğe sevkeden mi uyulmaya daha lâyıktır, doğru yola sevkedilmedikçe o yolu bulamayan mı? Nasıl hükmediyorsunuz?”[4]

Kur’an’ın bu ve benzeri âyetlerinden nur ve hak imamlarının birkaç özelliği ortaya çıkmaktadır:

1- İmamın Allah tarafından atanması: Bu âyetlerde İmamet makamını Allah’ın verdiği belirtilmiş ve imamet ilahi bir ahd olarak sayılmıştır. Bu yüzden onu üstlenecek olanı da halk değil, ahdin bir tarafında olan Allah’ın seçmesi gerekir. Yine bu âyetlere göre imam, masum, en kâmil ve insanların en faziletlisi olmalıdır. Allah’tan başkası, bu özelliklere kimin sahip olduğunu bilmediğinden imamın da Allah tarafından seçilmesi gerekir. Nur imamlarının Allah tarafından seçilmesinin felsefesi insanlığın hidayet ve rehberliğinden dolayıdır.

2- Masumiyet: Âyetlerden imamın günah, hata, yanlışlık ve her türlü kötü sıfatlardan uzak kalması ve bu konularda ilahi güvencede olması gerektiği anlaşılmaktadır.

3- Faziletli olması: Üçüncü ve dördüncü âyetlere göre İmam, Allah’ın buyruğuyla hidayet eden olduğundan hakka hidayet eden insanların en kâmili ve en faziletlisi olmalıdır. Demek ki imam, ilimde, dinde, yakinde, adalette, bütün fazilet ve kemallerde insanların en üstünü olmalıdır.

4- Hidayet üzere olması: İmamların özelliklerinden bir diğeri hidayet olmuş olmalarıdır.[5]

5- İlahi hidayetçi olması: İnsanları ilahi hidayetle yönlendirmek imamın özelliklerindendir.[6]

6-Yakin ehli olması: Yakin ehli olmak Kur’an’ın işaret ettiği imamın özelliklerindendir.[7]

7-Sabırlı olmak.[8]

8-İbadet ehli olmak.[9]

* * *

İkinci Gurup Âyetler:

Kinaye şeklinde olan âyetlerdir. Ehl-i Beyt’in (a.s) rivayetlerinde onların nur imamlarına ait olduğu belirtilmiştir. Bu konudaki âyetler çok olduğundan onların bir kısmına işaret ediyoruz:

Sırat-ı Müstakim: Sırat-ı Müstakim veya doğru yol, güvenle gidilen yoldur ve insan o yolda ilerlediğinde maksada varır. Kur’an şöyle buyuruyor:

“Bizi doğru yola hidayet et”[10]

İmam Sâdık (a.s) bu âyet hakkında, “Vallahi biziz doğru yol.” diye buyurmaktadır.[11]

Şahit: Allah’ın imamlar için saydığı özelliklerden olan şahitlik makamı şaşırtıcı makamlardandır. Zira şahit olmanın gereği amellere, fiillere, niyetlere vb. şeylere şahit olmaktır. Bu durumda imamlar kulların amellerini gören ve onları gözetleyen kimselerdir. Kur’an şöyle buyuruyor:

“Böylece bütün insanlara şahit olmanız, Peygamberin de size şahit olması için sizi, orta (vasat) bir ümmet yapmışızdır.”[12]

İmam Sâdık (a.s) buyuruyor: “Biziz Allah’ın yarattıklarına şahit olanlar.” [13]

İlahi Kapı: Allah’ın kapısı olmak imamların özelliklerindendir. Yani kim Allah’ın feyzinden yararlanmak istiyorsa O’nun kapısından girmelidir. İmamlar, Allah’ın feyiz kapılarıdır. Kur’an buyuruyor:

“Hayır, evlere arka taraflarından girmek değildir. Hayır sahibi, Allah’tan çekinendir. Evlere kapılarından girin. Allah’tan sakının ki kurtulmuş kimselerden olup muradınıza eresiniz.”[14]

İmam Bâkır (a.s) şöyle buyuruyor: “Âl-i Muhammed, Allah’ın kapıları ve O’na ulaşma yollarıdır.” [15]

Sâbık (Öncü): Bu kelime iman getirmekte ve salih amel yapmakta başkalarından öne geçen kimseler için kullanılmaktadır. Kur’an şöyle buyuruyor:

“Onlardan hayırlarda herkesten ileri giden, öncü var.”[16]

İmam Rıza (a.s) buyuruyor: “Hayırlarda herkesten ileri giden imamdır.” [17]

Terazi: Mizan veya amel terazisi, yaratılmışların amellerinin doğruluğunun ölçüsüdür. Kur’an şöyle buyurmaktadır:

“Kıyamet günü, adalet terazilerini kuracağız, kimse hiçbir şeyde haksızlığa uğramayacak.”[18]

İmam Sâdık (a.s) buyuruyor: “Teraziler, peygamberler ve vasileridir.”[19]

Yıldız: Işık saçmak İmam’ın (a.s) özelliklerindendir. Kur’an şöyle buyuruyor:

“Öyle bir mabuttur ki karada ve denizde, karanlıklar içine dalmışken yolunuzu bulmanız için yıldızları yaratmıştır.”[20]

Ali bin İbrahim’in tefsirinde şöyle gelmiştir: “Şüphesiz ki Muhammed’in Ehl-i Beyt’i (a.s) yıldızlardır.” [21]

Sâdık: Doğru anlamına gelmektedir. Kur’an buyuruyor:

“Ey inananlar, Allah’tan çekinin ve doğrularla beraber olun.” [22]

İmam Bâkır (a.s) buyuruyor: “(Allah bu âyetle) Bizi kastetmiştir.”[23]

Bilgide sağlamlık: Bazı âyetler imamların ilimlerinin derinliğine işaret etmektedir:

“Hâlbuki onların tevilini ancak Allah ve bilgide şüpheleri olmayacak kadar kuvvetli olanlar bilir.”[24]

İmam Sâdık (a.s) buyuruyor: “İlimde sağlam olanlar Emiru’l-Muminin ve Ondan sonra gelen imamlardır.”[25]

Bazı âyetler ise Onların çok büyük bir ilme sahip olduğunu göstrmektedir:

“Sizinle aramda tanık olarak Allah ve kitap bilgisine sahip olan yeter.”[26]

İmam Bâkır (a.s) buyuruyor: “Bu âyet bizi kastetmektedir ki, Resulullah’tan sonra ilkimiz ve en üstümüz olan kimse Ali’dir.” [27]

Tayyip: Tayyip çeşitli manalara gelmektedir: Allah’ın helal ettiği şeylerin verdiği lezzet; temiz olan, ruh ve bedene eziyet etmeyen şey.[28] Burada bu manaların tümünü imam için varsayabiliriz. Kur’an şöyle buyuruyor:

“Görmedin mi Allah nasıl örnek getirmede temiz söz, tertemiz bir ağaca benzer...”[29]

İmam Sâdık (a.s) buyuruyor: “Ağacın kökü Allah Resulü, dalı Emiru’l-Muminin, budakları ise İmamlardır.” [30]

Hekim veya Bilgin: Kur’an şöyle buyuruyor:

“Yoksa Allah’ın, lutfedip insanlara ihsan ettiği şeylere haset mi ediyorlar? Gerçekten de biz İbrahim soyuna kitap ve hikmet verdik ve onlara büyük bir saltanat ihsan ettik.”[31]

İmam Sâdık (a.s) buyuruyor: “Andolsun Allah’a, haset olunanlar bizleriz.” [32]

Varis: Kur’an şöyle buyuruyor:

“Şüphe yok ki yeryüzü Allah’ındır, kullarından dilediğine miras olarak kalır ve sonuç, çekinenlerindir.”[33]

İmam Bâkır (a.s) buyuruyor: “Yeryüzünün varisleri ve çekinenler bizleriz.” [34]

* * *

İmam Ali’nin (a.s) Özelliklerine İşaret Eden Üçüncü Gurup Âyetler:

Şecaat: Şecaat ve yiğitlik imamın özelliklerindendir. Kur’an şöyle buyuruyor:

“İnsanların öylesi de var ki Allah rızasına nail olmak için adeta kendisini satar, Allah rızasını alır. Allah kullarını pek esirger.”[35]

İmam Zeynel Abidin (a.s) şöyle buyuruyor: “Bu âyet, Ali (a.s) Allah Resulü’nün yatağında yattığı zaman nazil oldu.”[36]

Malını (Allah Yolunda) Harcayan: Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır:

“Sizin dostunuz, sahibiniz, ancak Allah’tır ve Peygamberidir ve inananlar, namaz kılanlar ve rükû ederken zekat verenlerdir.”

Resulullah (s.a.a) şöyle buyuruyor: “Ali, namaz kılan ve rükû ederken zekât verendir.” [37]

İman ve Cihad: Allah’a iman ve Onun yolunda cihad imamların belirgin özelliklerindendir.

“Hacılara su verme ve Mescid-i Haram’ı imar etme işiyle uğraşanların derecesini Allah’a ve ahiret gününe inanıp Allah yolunda savaşan kimsenin derecesiyle bir mi tutarsınız?”[38]

Şia müfessir ve raviler kaynaklarında, bu âyetin Hz. Ali (a.s) hakkında nazil olduğuna dair birçok hadis zikretmişlerdir.[39]

Yine Ehl-i Sünnet’ten Taberî, Sa’lebî, Tefsir-i Hazin, Vahidî (Esbab-ı Nüzul’da), Allâme Bağavî (Maalimu’l-Tenzil’de), Meğazilî (Menakıb’da), İbn Esir (Camiu’l-Usul’da), Fahr-i Razi (Tefsir’de), vs. bunu nakletmişlerdir.[40]

İnsanların En Hayırlısı: Kur’an şöyle buyuruyor:

“İnananlar ve iyi işlerde bulunanlarsa, şüphe yok ki onlardır yaratılmışların en hayırlıları.”[41]

İmam Bâkır (a.s), Resulullah’ın (s.a.a) Hz. Ali’ye (a.s) şöyle buyurduğunu naklediyor: “Onlar, sen ve senin takipçilerindir.” [42]

Allah’ın Rahmeti:

“De ki: Allah’ın ihsanıyla, rahmetiyle, yalnız bunlarla ferahlanıp sevinsinler. Bu, onların derleyip topladıklarından daha hayırlıdır.”[43]

İmam Bâkır (a.s) buyuruyor: “Allah’ın ihsanı Resulullah, rahmeti ise Ali bin Ebi Talip’tir.” [44]

* * *

İmam Mehdi’nin (a.s) Özelliklerine İşaret Eden Dördüncü Gurup Âyetler:

Salih: Kur’an buyuruyor:

“Andolsun ki biz, Tevrat’tan sonra Zebur’da da yazdık: Şüphe yok ki yeryüzü, salih kullarıma miras kalır.”[45]

İmam Bâkır (a.s), Resulullah’ın (s.a.a) şöyle buyurduğunu naklediyor: “...Allah, Ehl-i Beyt’imden yeryüzü zulümle dolduğu gibi adaletle dolduracak birini çıkaracaktır.” [46]

Nurun Vasıtası:

“Ve yeryüzü, Rabbinin nuruyla ışıklanmıştır.”[47]

İmam Sâdık (a.s) buyuruyor: “Kaimimiz kıyam ettiğinde Allah’ın nurunu yayacak ve insanların güneşin ışığına ihtiyacı olmayacaktır.” [48]

* * *

Ateş İmamları

Kur’an’da ateş imamlarının özellikleri şöyle gelmiştir: Onlar Allah’a ve ilahi ahkâma asla uymayan, heva ve heveslerine göre hareket eden kimselerdir. Onlar küfür ve dalalette öncüdürler. Bu alanda son hadde ulaştıklarından bu konuda imam olmaya da müstehaktırlar. Bu yüzden Allah onları küfür, dalalet ve isyanın öncüleri yapmıştır. Firavun ve takipçileri, müşrik Arapların reisleri Kur’an’da ateş imamları olarak tanıtılmışlardır.

Ateş imamlarının özellikleri şunlardır: Tuğyan, isyan, fesat, saptırma, ateşe davet, zulüm, istikbar, tefrika, küçümseme ve kandırmaca.

Ateş imamlarının peygamberlere karşı davranışları, alay, iftira, tehdit, yalanlama, ahdi bozma şeklinde olmuştur.


[1]     Bakara, 124.

[2]     Enbiya, 73.

[3]     Secde, 24.

[4]     Yunus, 35.

[5]     Yunus, 35.

[6]     Enbiya, 73.

[7]     Secde, 24.

[8]     Secde, 24.

[9]     Enbiya, 73.

[10]    Fatiha, 7.

[11]    Nuru’s-Sakaleyn, c. 1, s. 21.

[12]    Bakara, 143.

[13]    Nuru’s-Sakaleyn, c. 1, s. 134.

[14]    Bakara, 189.

[15]    Nuru’s-Sakaleyn, c. 1, s. 177.

[16]    Fatır, 32.

[17]    Nuru’s-Sakaleyn, c. 4, s. 361.

[18]    Enbiya, 47.

[19]    Nuru’s-Sakaleyn, c. 3, s. 430.

[20]    En’am, 97.

Emir Sahiplerinin Günahsız Oluşu Emir Sahiplerinin Günahsız Oluşu

[21]    Nuru’s-Sakaleyn, c. 1, s. 75.

[22]    Tevbe, 119.

[23]    Nuru’s-Sakaleyn, c. 2, s. 280.

[24]    Al-i İmran, 7.

[25]    Usul-u Kâfi, c. 1, s. 213.

[26]    Ra’d, 43.

[27]    Nuru’s-Sakaleyn, c. 2, s. 522.

[28]    Mecmeu’l-Bahreyn, c. 2, s. 111.

[29]    İbrahim, 24.

[30]    Nuru’s-Sakaleyn, c. 2, s. 535.

[31]    Nisa, 54.

[32]    Nuru’s-Sakaleyn, c. 1, s. 491.

[33]    A’raf, 128.

[34]    Nuru’s-Sakaleyn, c. 2, s. 56.

[35]    Bakara, 207.

[36]    Nuru’s-Sakaleyn, c. 1, s. 204.

[37]    a.g.e., c. 1, s. 644.

[38]    Tevbe, 19.

[39]    el-Burhan fi Tefsiri’l-Kur’an, c. 2, s. 748.

[40]    Bkz. Tefsir-i Numûne, c. 7, s. 322; İhkaku’l-Hak, c. 3, s. 122-127.

[41]    Beyyine, 7.

[42]    Nuru’s-Sakaleyn, c. 5, s. 645.

[43]    Yunus, 58.

[44]    Nuru’s-Sakaleyn, c. 2, s. 307.

[45]    Enbiya, 105.

[46]    Mecmeu’l-Beyan, c. 7, s. 106.

[47]    Zümer, 69.

[48]    Nuru’s-Sakaleyn, c. 4, s. 504, Yeksed o Pencah Mevzu ez Kur’an-ı Kerim (Ekber

Ehgan)’den alınmıştır, Merkez-i Ferheng-i Dersha-i ez Kur’an Yayınları, 2. Baskı,

h.ş. 1377.

Editör: Hasan Bedel