Ehlibeyt dostları, şiaları her yıl mübarek Ramazan ayının on dokuz, yirmi bir ve yirmi üçüncü gecelerini ihya ederler. Hiçbir İslam düşünürü Kadir gecesini muayyen bir gün olarak belirtmemiştir. Ehlibeyt kaynaklı hadis kitaplarında on dokuz, yirmi bir ve yirmi üçüncü geceler olduğuna dair rivayetler vardır. Bazı hadis kaynaklarında mübarek Ramazan ayının yirmi yedinci gecesi de nakledilmiştir. şüphesiz Hz. Resul-ü Ekrem (s.a.a) ve Ehlibeyt imamları Kuran'ın hangi gecede nazil olduğunu biliyorlardı. Buna rağmen muayyen bir geceyi belirtmediler. Zira belirtmiş olsaydılar Müslümanlar sadece o muayyen geceyi ihya edeceklerdi. Bu mübarek gecelerden daha fazla yararlanılsın diye vakit belirtilmemiş olabilir.
 

Ehlisünnet kaynaklarında da Kadir gecesi hakkında muayyen bir gece belirtilmemiştir. Abdul Kadir Geylani "Gunyet'üt Talibin" kitabında sayfa 609-610 da şöyle diyor; Kadir gecesi Ramazan ayının son on gününde aranmalıdır. En kuvvetli ihtimalle, Kadir gecesi Ramazan ayının yirmi yedinci gecesidir.
 

İmam Malike göre, bir birinden ayrı tutmak şartı ile Ramazan ayının son on gününde aranmalıdır.
İmam şafii, en kuvvetli ihtimalle Ramazan ayının yirmi birinci gecesi olduğu görüşündedir.
Denilmiştir ki, Kadir gecesi Ramazan ayının yirmi dokuzuncu gecesidir. Ayşe'nin görüşü de bu doğrultudadır.
 

Ebu Bürde Eslemi şöyle demiştir; Kadir gecesi Ramazan ayının yirmi birinci gecesidir.  
 

Hz. Hasan ve Ebuzer şöyle demiştir; Kadir gecesi Ramazan ayının yirmi birinci gecesidir.
 

Bilal, Resulullah efendimizin şöyle buyurduğunu anlatmıştır; Kadir gecesi Ramazan ayının yirmi dördüncü gecesidir.
 

Muhammed Rebhami "Riyad-un Nasihin" de sayfa 213-214 de şöyle diyor; Tefsir, fıkıh âlimleri ve imamları Kadir gecesinin bu ümmetten kaldırılmadığı ve her Ramazan-ı şerif ayında ve Ramazan-ı şerifin son on gününde bulunduğunda ittifak etmişlerdir. Ancak hangi gecesinde olduğunda ayrı ayrı tarihler demişlerdir. Kimi yirmi birinci gecedir demiştir. Bu Ebu Saidi Hudri'nin Resul-ü Ekrem'den rivayetidir. şerh-i Sünne'de diyor ki, "İmam şafii, bize göre en sağlam söz ve en kuvvetli rivayet, Kadir gecesinin Ramazan-ı şerifin yirmi birinci gecesi oluşudur, buyurdu. Kimi yirmi üçüncü gecedir buyurdu. Kimi yirmi beşinci gecedir buyurdu. Kimi yirmi yedinci gecedir, kimi yirmi dokuzuncu gecedir buyurdular."
 

Görüldüğü gibi Kadir gecesinin Ramazan-ı şerifin son on geceden hangi gece oluşunda Ehlisünnet âlimleri de ihtilaf etmişlerdir. Kadir gecesi hakkında üç gece ihtimalini vermek sadece şiaya özgü değildir. Ama burada Ehlisünnet ile şia arasında bir fark vardır. şialar her yıl mübarek Ramazan ayının on dokuz, yirmi bir ve yirmi üçüncü gecelerini Kadir gecesi adına ihya ederler. Ehlisünnet ise sadece yirmi yedinci geceyi kadir gecesi adına ihya ederler.
 

Kadir gecesinin mana ve faziletine dair, Allah'u Teâlâ bu gecenin adına bir sure indirmiş ve şöyle buyurmuştur; "şüphe yok ki indirdik Kur'an-ı Kadir gecesi. Ve ne bildirdi sana nedir Kadir gecesi? Bin aydan daha hayırlıdır Kadir gecesi. O gece melekler ve Rûh, takdir edilen her iş için Rablerinin izniyle inerler. Esenliktir, o gece gün ışıyıncaya dek sürer."
 

Sure de geçen bin ay rakamı yaklaşık seksen üç yıl eder. Bir insanın normal hayat süresi yetmiş- seksen yıldır. Allah'u Teâlâ bir ömürlük müddete bedel olarak bir geceyi bizlere sunmuştur. Özellikle bu gecede insan kendisini, ömründeki günahları Rabbine affettirebilir.
 

Hz. Resul-ü Ekrem (s.a.a) Kadir gecesinin fazileti hakkında şöyle buyuruyor; "İsrail oğulları peygamberlerinden dördü, seksen sene Allah'u Teâlâ'ya ibadet ettiler, bir an bile asi olmadılar. Bunlar; Eyyüb, Zekeriyya, Harkil ve Yuşa'dır. Sahabe bu hadisi şerifi duyunca hayret ettiler. Bunun üzerine Cebrail-i emin Allah'u Teâlâ tarafından gelerek: Ey Muhammed, senin ümmetin bu peygamberlerin bir an Allah'a asi olmadan seksen senelik ibadetlerine şaşarlar. Muhakkak ki Allah'u Teâlâ sana ondan iyisini gönderdi dedi ve "Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır" ayetini okudu."( Riyad-ün Nasihin, Muhammed Rebhami, s.211 )

Kadir gecesinin tecellileri vardır. O gecede insanoğlu bir yıllık hayatına yeni bir temel atmış olur. O gecede bazı evlerden şafağa kadar kötü kokular saçılır, bazı evlerden de güzel kokular yayılır. O geceyi yatmakla geçirenlerin evlerinden çirkin kokular, o geceyi sabahlayıp ihya edenlerin evlerinden güzel kokular saçılır. Muhakkak ki güzel kokuların saçıldığı ev sahibinin temeli de sağlam ve iyi olur. O gece melekler yeryüzüne inerler ve kulların bir yıllık takdirlerini yeryüzünün Hüccetinin huzuruna getirirler. Allah'u Teâlâ şöyle buyuruyor; "şüphe yok ki biz onu kutlu bir gecede indirdik, şüphe yok ki biz insanları korkuturuz. O gecede ayrılır, takdir edilir her hüküm olunan iş."( Dûhan, 3-4)

Kadir gecesi genel manada işlere hüküm olunan gecedir. İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyuruyor; "Kadir gecesinde, bu seneden diğer bir seneye kadar hayırlar ve musibetler yazılır, ölüm ve hayat yazılır..."
 

Kadir gecesinin bir takım amelleri vardır. şöyle ki: bu gece, sabah namazı gibi yüz rekât namaz kılmak sünnettir. Yedi ihlâs süresi ile kılınan iki rekâtlık sünnet namaz vardır. Bu iki rekâttan sonra yetmiş defa "esteğfirullah Rabbi ve etubu ileyhi" zikrini söylemek, yüz defa "esteğfirullahe Rabbi ve etubu ileyhi ve yüz defa "Allahummelen getelete emirel müminin" söylemek ve Cevşen-i Kebir duasının okunması sünnettir. Bu gece tövbe gecesi olduğu için tövbe edilir. Elbette, kadir gecesinin amelleri sadece bunlardan ibaret değildir. Konu hakkında dua kitaplarında birçok amel zikredilmiştir.   
 

İslam dininin iki boyutu vardır. Bunlar, amel (mersum ibadetler)  ve sosyal boyutlardır. Namaz kılmak, oruç tutmak vb. ibadetler İslam dininin ameli boyutudur. Ama marufa emretmek, münkerden nehyetmek, tevalla, teberra vb. İslam dininin sosyal boyutudur. İslam dininin sosyal ve yaşam boyutunu bırakıp da sadece amel boyutunda kalmak büyük noksanlıktır. Zira tarihe baktığımızda Hz. Ali (a.s)'ın katili İbni Mülcem'in (l.a) bile İslam'ın ameli boyutunu yaptığını görmekteyiz. İbni Mülcem İslam dinini yaşam biçimi haline getirmediği için, Hz. Ali (a.s)'a rahatlıkla kılıç çekebilmiştir.   
 

Kadir gecesinin amelleri insanın yaşam ve hayatına yansımalı ve sadece amelde kalınmamalıdır. Kadir gecesinin sonunda insan Kur'an-ı Kerimi başının üzerine bırakarak, Kur'an-a ve kendisine, bir sonraki senenin kadir gecesine kadar Kur'an-ın emirlerinin başına taç olacağına dair söz verir. Bu gecedeki ameller ve zikirler insanı gecenin en son ameline yani Allah ile ahitleşmeye hazırlar. Bunun için gecenin son bölümündeki bu ahitleşmeyi, insan o gecenin sabahından itibaren bir sonraki Ramazan ayının Kadir gecesine kadar hayatına yansıtmalı ve yaşam biçimi haline getirmelidir.
 

Çokları bunun bilincinde olmadıkları için, o manevi gecedeki ameller ve en önemlisi o gecenin sonundaki ahitleşme genelde o gecede kalır ve yarınlara yansımaz. Çoklarının böyle oluşu o gecedeki amelleri, klasik olarak yaptıklarını gösterir.  Hz. Resul-ü Ekrem (s.a.a) Hz. Musa (a.s)'dan şöyle nakleder; "Hz. Musa Allah'a şöyle dedi; Ya Rabbi sana yaklaşmak istiyorum. Allah'u Teâlâ şöyle buyurdu: Bana yaklaşmak istiyorsan kadir gecesini ihya et. Musa dedi ki; Ya Rabbi, rahmetini istiyorum. Allah'u Teâlâ şöyle buyurdu: Benim rahmetim kadir gecesinde fakirlere yardım edenleredir. Dedi ki; Ya Rabbi sırat köprüsünden geçmek istiyorum. Allah'u Teâlâ şöyle buyurdu: Sırattan geçmek istiyorsan Kadir gecesi sadaka ver. Musa dedi ki; Ya Rabbi cennetin meyvelerini istiyorum. Allah şöyle buyurdu: Bunu istiyorsan Kadir gecesi tespih et. Musa dedi; Ya Rabbi kurtulmak istiyorum. Allah şöyle buyurdu: Ey Musa ateşten mi kurtulmak istiyorsun? Musa, evet dedi. Bunun üzerine Allah'u Teâlâ şöyle buyurdu: Ateşten kurtulmak istiyorsan Kadir gecesi istiğfar et. Musa dedi; Ya Rabbi senin rızanı istiyorum. Allah şöyle buyurdu: Benim rızam Kadir gecesinde iki rekât namaz kılanlaradır."  
 

İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyuruyor; "Hadisi Kutsi de Allah'u Teâlâ şöyle buyuruyor; Ramazan ayının on dokuzuncu gecesi o yıl hacca gideceklerin nameleri ellerine verilir. O gece eceller ve rızıklar yazılır. O gece Allah bütün mahlûkata nazar eder ve iki kişi hariç bütün müminleri affeder, o iki kişi içki içen ve sıla-i rahimi kesenlerdir."
 

Hz. Resul-ü Ekrem (s.a.a)'in hayatına baktığımızda her yıl Ramazan ayının yirmi birinci gecesi geldiği zaman yatağını kaldırırdı. Yirmi birinci gece girdiğinde Hz. Fatma (a.s) çocuklarının yüzlerini arada bir su ile yıkardı. Çünkü Kadir gecesinin tecellilerinden bir tanesi Kur'an-ın tekâmüle ermesidir. Kuran'da lafzı olarak hiçbir noksanlık yoktur ve kâmildir. Ama beyan açısından, Kur'an-ın beyanı tamamen yapılmamıştır. Zira gün geçtikçe Kur'an dan yeni nükteler ve manalar ortaya çıkmaktadır. O gece Kur'an ın bir yıllık beyanı İmam-ı Zamana indirilir. Onun için İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyuruyor; "Kadir gecesi olmaz ise Kur'an olmaz."
 

Bu geceler dua geceleridir. İmam Seccad (a.s) Ramazan ayının son on gününün tek gecelerini hep ibadet ve dua ile geçirirdi. İmam Muhammed Bakır (a.s) şöyle buyuruyor; "Kim Kadir gecesini ihya ederse, semadaki yıldızlar ve dağların ağırlığı kadar günahı olsa bile Allah onu affeder."
 

Ramazan ayının yirmi üçüncü gecesinde İmam Cafer Sadık (a.s) şiddetli bir şekilde hastalandı. Hasta olmasına rağmen aile efradına, beni camiye götürün diye buyurdu. Aile efradı, hastasın gitme dediler. Neticede İmam Cafer Sadık (a.s) hasta olmasına ve yürüyecek halde olmamasına rağmen geceyi camide geçirdi ve o gecenin amellerini yaptı.
 

İmam Muhammed Bakır (a.s) şöyle buyuruyor; "Ramazan ayının yirmi üçüncü gecesini ihya ederek o gecenin yüz rekâtlık namazını kılanın maişetini (geçimini) Allah genişletir. Allah onun işlerine kifayet eder, Allah onu helak olmaktan ve vahşi hayvanlardan korur."
 

Neticede, Kadir gecesinin birçok tecellileri vardır. Bu gece mukadderat gecesidir. Kur'an'ın beyan açısından kâmilleştiği gecedir. Duaların yükseldiği gecedir...