“Kudüs günü nedir?” diye bir soru sorulacak olsa “Bütün Müslümanların günüdür” diye cevap vermek en uygun cevap olacaktır. Çünkü Emperyalistler ve Siyonistler asırlarca önce bütün İslam beldelerini işgal etmeyi planlamaya başlamışlardı. Bu nedenle defalarca haçlı seferleri düzenlediler. Başta Anadolu olmak üzere İran, Pakistan, Yemen, Tunus, Libya gibi birçok İslam toprağına saldırdılar, ancak şom amaçlarına ulaşamadılar ve genellikle yenilgiyle geri döndüler.
Osmanlının zayıflamasının ve yıkılmasının ardından Siyonist Yahudilerin elleriyle ilk önce Filistin’i ardından da yavaş yavaş onun yanındaki toprakları işgal etmeyi planladılar. Bundan dolayı işgalcileri Filistin topraklarına getirmeye ve sayılarını artırmaya başladılar. Onları silahlandırdılar ve yerli halkın üzerine saldırttılar. Terörist Siyonistler 1948 yılından beri de her geçen gün Filistin topraklarını daha fazla işgal etmeye devam etmektedirler. Bununla birlikte etraftaki Suriye, Lübnan, Mısır gibi İslam topraklarına açıktan uçaklarla füzelerle ağır silahlarla saldırmayı da ihmal etmediler. Türkiye, İran, Irak, Afganistan, Pakistan, Yemen başta olmak üzere birçok İslam beldesinde ise açık veya gizli PKK, Pejak, PYD, YPG, Fetö, Işid, Nusra, el-Kaide, Taliban, Cundullah gibi isimlerle terör çeteleri veya cemaatleri kurup sürekli fitne, fesat, kaos, kargaşa, huzursuzluk, fakirlik, terör, savaş çıkarmaya gayret gösterdiler ve göstermeye de devam etmektedirler.
“Peki, ne yapılmalıdır?” Asrımızın en devrimci ve en ileri görüşlü insanlarından biri olan rahmetli İmam Humeyni’ye göre, emperyalist Amerika terörist olan Siyonistlerin eliyle bütün İslam beldelerini işgal etmeyi planlamaktadır. Bu sebeple Kadir gecesinin içinde olduğu Ramazan ayının son Cuma gününü “Kudüs Günü” ilan ederek Sünni, Şii, Alevi bütün Müslümanların asıl düşmanlarını tanımalarını ve onlara karşı tavır almalarını amaçladı. Büyük şeytan Amerika ve terörist çocuğu İsrail saldırırken Sünni, Şii, Alevi veya Türk, Kürt, Arap, Fars diye bir ayrım yapmamaktadır. Karşısında duran her Müslümanı öldürmektedir. Dolayısıyla bütün Müslümanların onlara karşı hep birlikte dayanışma içinde karşı çıkmaları ve Çanakkale’de olduğu gibi onları İslam topraklarından denize dökmeleri gerekmektedir.
“Peki, Kudüs Günü nasıl olmalıdır?” Aslında kurtuluş savaşı örneğinde olduğu gibi Türkiye’nin bütün illerinde, ilçelerinde ve köylerinde Kudüs Gününde halkımız toplanmalıdır. Büyük şeytan Amerika ve Siyonist İsrail’in amaçları anlatılmalı ve halkımız bilinçlendirilmelidir. Ardından hep birlikte bütün Türkiye’den Kahrolsun Amerika, kahrolsun İsrail, kahrolsun işbirlikçileri sloganları atılmalıdır. Ülkemizdeki Amerikan ve NATO üstleri kapatılmalıdır. Siyonist İsrail’i koruyan radar üstleri ve Siyonist büyükelçiliği kapatılmalıdır. Aksi takdirde çok yakın bir zamanda büyük şeytan Amerika ve Siyonist İsrail ile büyük bir savaşın içine girmek zorunda kalacağız. Çünkü Amerika Suriye’nin kuzeyini terörist grupların vasıtasıyla yerli halktan boşaltmıştı. Boşalan bölgeye terör gruplarını yerleştirdi, elli bin tır silahla silahlandırdı ve şu anda hızlı bir şeklide eğitim vermektedir. Bütün bunlar bizim sınırımızda olmaktadır.
Peki, bütün bu teröristler kime karşı eğitiliyor ve silahlandırılıyor? Diğer taraftan orada yaşayan yaklaşık altı milyon Suriyeli ise ülkemize geldi ve on yıldır buradadırlar. İktidar onları göndermeyi hiç düşünmemektedir, böylece sözde Amerika’nın yaptıklarına karşı gelirken fiilde destek veriyormuş gibi görünmektedir. Amerikan ve Siyonist İsrail Suriye’nin kuzeyini ve hatta tamamını ele geçirirse Irak’ın kuzeyi ile birlikte İsrail’e bağlamayı böylece büyük İsrail’i kurmayı amaçlamaktadırlar.
Tabi bu arada bizim Güney Doğumuzun ve Doğu Anadolumuzun büyük bir bölümünü de işgal ederek bu işi yapmayı düşünmektedirler. Dolayısıyla şu anda artık Filistin toprakları demenin Türkiye toprakları demek olduğu daha iyi anlaşılmaktadır. Veya Kudüs demenin bütün camiler ve mescitler demek olduğu daha iyi anlaşılmaktadır. Bu bakımdan eğer bütün Müslümanlar top yekûn Amerika’ya ve İsrail’e karşı durmazlarsa hem topraklarını, hem bağımsızlıklarını, hem camilerini, hem de izzetlerini kaybedeceklerdir.