Zilhicce ayının 24. günü Medine’de, Medine ve civarında yaşayan “NECRAN” Hristiyan toplumunun 70’e yakın ileri gelen ruhani ve şahsiyetleri, Hz. Resulüllah’a (saa), Hz. Resulüllah’ın (saa) Risaletini inkâr ve Hz. İsa’nın (as) Allah’ın oğlu olduğunu ispat etme mahiyetindeki itirazlarını sunmak için Hz. Resulüllah’ın (saa) huzuruna varmak istediklerinde, Peygamber Efendimiz bunları huzuruna kabul etmeyerek konuşmadan kendinden uzaklaştırdı.
‘Neden (Hz.) Muhammed (saa) böyle yaptı?’ sebebini sorduklarında kimse cevap veremedi, dediler ‘Gidin (Hz.) Ali’ye (as) sorun!’ İmam Ali’ye gelerek ‘Peygamber neden bizi kabul etmedi ve bizimle konuşmadı’ diye sorduklarında, İmam Ali (as) buyurdu; ‘Gidin şu üzerinizdeki ipek elbiseleri, parmaklarınıza, kollarınıza ve boynunuza taktığınız Altun’ları çıkarın öyle gelin’ Hristiyan âlimleri ertesi sabah sade elbiseler giyinerek Hz. Resulüllah’ın huzuruna vardıklarında, Allah Resulü bunları güler yüzle karşılayıp, hatırlarını sorarak mübarek huzuruna kabul buyurdular.
Bunlar hem kendi inançlarının hak, Hz. İsa’nın (as) Allah’ın oğlu olduğunu, yani baba-oğlu-kutsal ruh, hem Peygamberimizin ve İslam dininin hak olmadığı söyleseler de, Allah Resulü onların yanlış yolda olduklarını, ilim ve mantık çerçevesinde söz ve delil sunmaya çalışsa da, hiç bir sözünü inat ve cehalet üzere kabul etmediler.
Bunların bu cahil ve inat etme hareketlerinin karşısında, Allah Hz. Resulüllah’a Al-i İmran suresinin 61. ayetini indirerek şöyle buyurdu:
“Kim sana gelen bilgiden sonra seninle bu konuda tartışırsa, de ki: Gelin oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kedinizi çağıralım, sonra mübahele (beddua) edelim de Allah’tan yalancılar üzerine lanet dileyelim.”
Ayet-i kerimenin hükmü gereği ertesi gün Necran Hristiyan Ruhani ve halkı, Hz. Resulüllah’ın (saa) Ehl-i Beyti olan Hz. Ali sağında, Hz. Fatıma solunda ve İmam Hasan ile İmam Hüseyin’in (Allah’ın selamı üzerlerine olsun) elinden tutarak bu tehlikeli olay (lanetleşmeye) için belirlenen noktaya getirdiğini görünce lanetleşmekten vazgeçtiler.
Kur’an-ı Kerim İmam Ali’yi Hz. Resulüllah’ın öz canı olarak beyan ederken. İmam Hasan ve İmam Hüseyin’de (as) Peygamberimizin kendi çocuğu olduklarını belirtmektedir.
Olayın içeriğini öğrenmek için tarih kitaplarından okuyabilirsiniz.
Bu mübahele olayının asıl amacı ve Allah’ın bu denli sert bir emirle konuyu sonuçlandırmasının bir kaç hedefinin olduğunu görmekteyiz;
1- Allah bu mübahele olayından 6 gün önce Gadir-i Hum’da Peygamberlik makamı Bis’eti tamamlamış ve İmam Ali’nin (as) velayet-imamet makamıyla İslam’ı kemale erdirmiş ve bu gün mübahelede İslam’ı evrensel bir din olduğunu ilan istemesiydi.
2- Risalet ve Nübüvvet makamının evrensel oluşunun ve kıyamet gününe kadar bu makamın devam edeceğinin dünyaya ilanıydı.
3- Hz. Resulüllah (saa) Ehl-i beyti’nin makamının ne kadar yüce ve herkesin Ehl-i beyte bağlı kalmalarının gereksinimi sunmasıydı.
4- Mübahele olayından sadece altı gün önce Gadir-i Hum da İmam Ali’ye verilen Velayet-İmamet makamının onaylanma mührünün vurulmasının bir göstergesiydi.