Özgürlük ve yaşama hakkını arayanların hain ve terörist ilan edildiği günümüz dünyasında ‘Yemen’ konusu da aynı hükme sokulmaya çalışılıyor.
Başta ülkemiz yazılı ve görsel medyası olmak üzere insanlara Yemen’de yaşananlara dair neredeyse hiçbir şeyin anlatılmadığı bu muammalaştırılan orantısız savaşta yaşanan siyasal gelişmeler de oldukça trajikomik…
Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Bahreyn, Kuveyt gibi dünyanın en zengin ülkelerine destek veren yandaşları Ürdün, Mısır, Sudan, Fas ve Pakistan dünyanın en fakir ülkelerinden birisi sayılan Yemen’de 1200 gündür kan dökmeye devam ediyor.
Yalın ayak Yemenli yiğitlere karşı omuz üstünde baş, taş üstünde taş bırakmayacak bir savaşa soyunan Suudi Arabistan öncülüğündeki Koalisyon Güçleri Büyük Şeytan Amerika’dan aldıkları destekle, Yemen'de sivilleri hedef almakla suçlandıkları 8 katliamda suçsuz olduklarını savunuyorlar.
Bu BM’nin görmek istediği 8 savaş suçu; hâlbuki bu rakama bir sıfır eklemek de az iki sıfır da. Binlerce, on binlerce hatta yüz bin ve milyonlarca suç var ortada. En basit örneği; ruh halleri bozulmuş milyonlarca savaş mağduru, bir sonraki ekmeği ne zaman yiyeceğini bilemeyen milyonlarca masum insan…
Koalisyon Güçlerine bağlı Yemen'deki Olayları Değerlendirme Sözcüsü Mansur el-Mansur utanmadan bakın ne diyor:
‘Birleşmiş Milletlere bağlı taraflar, bazı uluslararası örgütler ve medya kuruluşlarınca gündeme getirilen, Koalisyon Güçleri’nin Yemen'de 8 yerde sivilleri hedef aldığına ilişkin iddialar katiyen doğru değildir. 2016-2018 yıllarında yapılan bu saldırılar, ülkenin çeşitli bölgelerinde Husiler’e karşı düzenlenen operasyonlardır.’
Ayrıca hazırlanan raporda, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin tecavüz, işkence, ortadan kaybolma ve yaşam hakkından mahrum etme gibi savaş suçları işlediklerine dair makul gerekçeler olduğu vurgulanıyor ama bunu da mubah görüyorlar.
Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçlerinin hava saldırılarının doğrudan sivil kayıplara yol açtığı kaydedilen raporlarda; "Hava saldırılarında yerleşim alanları, pazar yerleri, cenazeler, düğünler, gözaltı merkezleri, sivillere ait tekneler ve hatta sağlık kuruluşları vuruldu." ifadelerine oldukça sinirlenen Müslümanların yüz karaları, katledilen binlerce insanın Husi militanları olduklarını iddia ediyor. Hâlbuki geçtiğimiz ay piknikten dönen öğrencileri taşıyan okul otobüsüne düzenlenen ve çoğu 8 ile 14 yaşlarında olan 50 günahsız çocuğun nasıl militan oldukları konusunda açıklama yapamıyorlar.
Öte yandan Yemen’in Arabistan destekli Cumhurbaşkanı Mansur el-Hadi de yaşanan tüm bu olaylarda İran İslam Cumhuriyeti’ni akıl almaz iftiralarla suçluyor. el-Hadi şöyle diyor:
"İran uluslararası nakliye hatlarını tehlikeye atıyor. Bazı ülkelerde uyuşturucu ticareti yapıyor. Husilerle birlikte, el-Kaide ve DEAŞ gibi terör örgütlerini destekleyerek Yemen'e açık bir şekilde müdahalede bulunuyor."
Hatta Arabistan Yemen’e müdahaleye karşı çıkan Irak yönetimine de ateş püskürüyor. Lübnan’ı birçok yerde hedef gösteriyor. Aslında uzak müttefiki Pakistan’a da az asker yolladığı için biraz kırgın ama oradaki faaliyetleri için bu konuya dengeli yaklaşıyor.
İran İslam Cumhuriyeti’nin Yemen’de mustazaf ve ezilen kitle olan Husilere yardım ettiği konusu doğru buna sözümüz yok lakin el-Kaide, DAEŞ gibi Müslüman özellikle de Şii düşmanlarının İran ile ilişkilendirilmesi ve hatta İran’ın uyuşturucu ticareti meselesi oldukça komik. Ama inananlar da yok değil.
Sözün özü 27 milyonluk Yemen kan ağlarken ve zihinlerimize hala ‘kim haklı, kim haksız’ sokulurken biz, çıplak ayaklı Yemenli mücahitlerin yanında ve İslam’a her türlü darbeyi vuran Suudilerin karşısındayız.