الْمُؤْمِنُ بِشْرُهُ فِي وَجْهِهِ، َحُزْنُهُ فِي قَلْبِهِ
"Mümin insanın sevinci yüzündedir, gamı ve kederi kalbindedir."
Hazreti Ali (a.s)
Nehc'ul Belağa. Hikmet 330.
Bu hadiste Hazreti Ali (a.s) mümin insanların, içlerinde ne kadar gamları ve kederleri olsa dahi muhatap oldukları insanları, kendi gam ve kederleriyle üzmemeleri gerektiğini buyurmaktadır.
Ne kadar üzüntülü olsan dahi muhatap olduğun insanlara gülümseyip onlara içindeki üzüntüyü belli etmemelisin.
Bu noktaya toplumsal ilişkilerimizde ve de aile ilişkilerimizde özellikle dikkat etmeliyiz.
Bazen birisinin çok üzüntülü olduğunu ve mutsuz olduğunu görürüz. Sebebini sorduğumuzda "bir şey yok" der geçiştirirler. Aslında bir şeyler vardır sadece bize söylemek istemezler.
Böyle bir durumda İmam (a.s) bizlere buyuruyor ki; eğer muhatap olduğun kişi senin sıkıntına ortak olup, çözüm üretmende bir şeyler yapabilirse, onunla paylaş ki bir şeyler yapılarak sıkıntın giderilsin. Eğer muhatabının yardım edemeyeceği ve bir şey yapamayacağı bir sıkıntı ise o zaman sıkıntı ve problemini sadece içinde yaşa ki karşı tarafı da kendi sıkıntınla üzmeyesin.
Aile içerisinde de bu şekildedir. İçimizde, eşimizin ve çocukların yardım edemeyeceği bir sıkıntı varsa, o sıkıntıyı içimizde yaşamalı, onları üzecek, onların moralini bozacak hiçbir tavır içerisinde olmamalıyız. Her ne kadar içimiz yansa da onlara karşı gülümsemeli ve onların moralli ve neşeli olmalarını sağlamalıyız.
Ortaklaşa çözülebilecek bir sıkıntı varsa paylaş yoksa gülümse.
Belki de bunun için müminin, mümine gülümsemesi de bir sadaka hesap edilmektedir.