.
.

Ehlader Araştırma Bölümü

“Kıyametin (kopma zamanının) ilmi, şüphesiz Allah katındadır. Yağmuru O yağdırır ve rahimlerde olanı bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilmez ve hiç kimse hangi yerde öleceğini bilmez. Şüphesiz Allah, bilen ve haberdar olandır.

Lokman / 34

Lokman surenin son ayetinde Allah’ın ilminden bir damlaya şöyle değinilmiştir:

1- Kıyametin vaktini biliyor: “Kıyametin (kopma zamanının) ilmi, şüphesiz Allah katındadır.” Diğer bir ayette şöyle buyurmaktadır:

“De ki: “Onun bilgisi ancak Rabbimin katındadır. O’ndan başka onun vaktini bildirecek yoktur.”[1]

2- Yağmurun vaktini biliyor. Ne zaman yağmurun yağacağını, ne zaman son bulacağını ve hangi bölgelerin yağmurdan nasibini almayacağını bilen O’dur. Kısacası bütün nitelik ve nicelik özellikleriyle yağmurun nazil olmasının ilmi O’na has olan ilimlerdendir. Günümüzde meteoroloji ve diğer bilimlerin gelişmesiyle yapay bulut ve yağmur oluşturulmakta ve belli bir güne kadar hava durumu tahmin edilebilmektedir. Bütün bunlara rağmen ortaya konulan görüşler bir tahminden öteye geçmez. Günümüzde her ne kadar termometre ve manometre gibi araç-gereçler icat olunmuş, karada ve denize yakın bölgelerde meteoroloji istasyonları yerleştirilmişse de, tahminlerinin sadece bir bölümü gerçekleşmektedir. Ancak hiçbir zaman aldıkları sonucu kesin görmemekte ve sadece bir tahmin olarak bilmektedirler. Meteoroloji bilimi ortaya çıkmadan önce de insanlar havayla ilgili bir takım alametlerden kar ve yağmurun yağacağını zaman zaman tahmin edebilmekteydiler. Ancak bu durum tahminden öteye geçmemekteydi. Kısacası bütün nitelik ve nicelik özellikleriyle yağmurun nazil olmasının ilmi özellikle de havayla ilgili emarelerin ortaya çıkmasından önce O’na has olan ilimlerdendir.

3- Rahimlerde olanı bilen O’dur. O, embriyonun saadetinden, bedbahtlığından, kaderinden, erkek veya kız olacağından haberdardır. Embriyo bir hücre şeklindeyken bile onun saadetinden, bedbahtlığından, kaderinden, erkek veya kız olacağından haberdardır. Beşer embriyoloji alanında kat etmiş olduğu bunca ilerlemeye rağmen embriyonun kız mı, erkek mi olacağını henüz yenilerde çözebilmiştir. Ancak bu da hamileliğin ilk günlerinde değil, birkaç ayın geçmesinden sonra anlaşılabilmektedir. Oysaki Allah’ın ilmi çok daha kapsamlıdır. Buna ilaveten “rahimlerde olanı bilir” cümlesi, sadece cinsiyetin bilinmesi konusunu Allah’a ait bilmekle kalmayıp, embriyonun bütün detaylarının ilmini ilahi özelliklerden saymıştır.

4- Kimse geleceğinden haberdar değildir.

5- Kimse nerede öleceğini bilmiyor.

Ayet Hakkındaki Görüşümüz

Müfessirler bazı rivayetlere dayanarak bu beş konunun ilmini Allah’a ait bilmiş ve şöyle demişlerdir: Allah’tan başka kimse bu beş konudan haberdar olamaz. Biz mümkün olduğunca bu görüşü onları teyit eden delillerle açıkladık. Bizim görüşümüz de tefsirin bu bölümünü yazarken öyleydi.[2] Ancak daha sonra bir bölümü gayb ilmiyle ilgili olan Mefahimu’l-Kur’ân kitabını hazırlarken, görüşümüzü değiştirdik ve seçtiğimiz diğer görüşü o kitapta geniş olarak açıkladık. Şimdi o görüşü kısaca beyan edeceğiz: Ayetin ilk cümlesinde kıyamet vaktinin Allah’a mahsus olduğu ve O’ndan başka kimsenin bunu bilmediği anlaşılmaktadır. Bu ilmi kendi zatına has olduğunun nişanesi ise ayetin Arapçasında geçen “indehu” kelimesinin “ilmu’s-saeh” kelimesine mukaddem olmasıdır. Arap edebiyatında bu durum, inhisarı göstermektedir. Bu ayetin yanı sıra diğer ayetler de bu konuyu açıkça ifade etmektedir. Bunlardan bazıları:

“Kıyametin ne zaman kopacağına dair bilgi, O’na (Allah’a) aittir.”[3]

“İnsanlar sana kıyamet hakkında soru soruyorlar, De ki: “Onun ilmi ancak Allah katındadır.”[4]

Buna göre şöyle diyebiliriz: Bu ayet, diğer ayetlerin de desteğiyle kıyamet vaktinin Allah’a has olduğunun şahididir. Belki de kıyametin gerçekleşeceği ilk ana kadar kimseyi haberdar etmeyecektir. Ele aldığımız ayet ikinci bölümde üslubu değiştirmiş ve kesinlikle inhisardan bahsetmemiştir. İfade edilen şey Allah’ın yağmurun yağma vaktini ve rahimlerde olanı bildiğidir. Bu da onların ilminin sadece Allah’a has olduğunu ve O’ndan başka kimsenin bunu bilmediğini göstermez. Bu, ister zati ilim olsun ve isterse kesbi ilim olsun. Kısacası ayet üzerinde dikkat edildiğinde kıyamet konusu ile diğer dört konunun farklı bir üslupla ifade edildiği anlaşılmaktadır. Birinci bölümde inhisar ifade edilerek şöyle buyrulmuştur:

“Kıyametin (kopma zamanının) ilmi, şüphesiz Allah katındadır.”

Ancak diğer dört bölümde ilim sadece Allah’a has kılınmamıştır ve üslup şöyledir:

“Yağmuru O yağdırır ve rahimlerde olanı bilir.”

Allah’ın bu iki konuyu bilmesi, kullarından birinin vahiy veya ilham gibi yollarla yağmurun vaktini ve rahimlerde olanı bilmesine engel değildir. Şu farkla ki Allah’ın ilmi, zatidir ve peygamberlerin veya evliyaların ilmi, kesbidir. Dördüncü ve beşinci bölümlerde üslup daha da değişmekte ve konunun esası kesinlikle Allah’ın insanın kaderini veya ölümünü bilmesi üzerine değildir. Bilakis sözün ağırlığı kimsenin kendi kaderinden ve ölüm yerinden haberdar olmamasıdır. Nitekim şöyle buyrulmaktadır:

“Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilmez ve hiç kimse hangi yerde öleceğini bilmez.”

İnsanın yarınki işlerinden veya ölüm yerinden haberdar olmaması yaratılış kanunlarına göredir ve hiç kimse kendi zatından perde arkasından haberdar değildir. Bununla birlikte bu durum Allah’ın bazı dostlarına yarınki işlerini veya öleceği yeri bildirmesine engel değildir. Kısacası ayetin ilk bölümünde diğer ayetlerin de desteğiyle anlaşılmaktadır ki, kıyamet vaktinin ilmi Allah’a aittir ve O’ndan başka hiç kimse bu vakti bilmiyordur ve bilmeyecektir. Ancak diğer dört bölümdeki seçilen üslup şudur ki, Allah yağmurun vaktini ve rahimlerde olanı biliyor. O’nun bu iki şeyden haberdar olması, başkalarının vahiy veya ilham yoluyla bile bunu bilmemesi gerektiğinden farklı şeylerdir. Aynı şekilde ayetin diğer iki bölümüne göre, hiç kimse yarınki işlerinden haberdar değildir. Ancak bu iki şeyden haberdar olmamak, bunların Allah’a has olduğu ve başkalarının ilahi öğretiyle bile bunları öğrenemeyeceği ile veya Allah’ın hikmet dolu iradesinin hiç kimsenin bu iki konudan haberdar olmamasını gerektirmesi ile farklı şeylerdir. Bu cümlelerden kesinlikle böyle bir şey anlaşılmamaktadır. Gayb ilmiyle ilgili rivayetleri dikkate aldığımızda bu hakikati daha çok tasdikleyeceksiniz. Bu rivayetlerde Masum önderlerin insanların kaderini ve kendi şehadet yerlerini bildiklerinden bahsedilmektedir. Bu rivayetler o kadar çoktur ki, senetleri yoktur deme bahanesiyle ret veya tevil edilemez. Bundan da öte meteoroloji yeni oluşmuştur ve henüz uygulanmasından elli yıl geçmemiştir. Meteorolojiyle ilgili araç ve gereçlerin gelişmesiyle insanın kar ve yağmurun dakik olarak ne zaman yağacağını bildirmesi mümkündür. Gerçi şimdiye kadar bu alanda fazla bir ilerleme kaydetmemiş ve kimi zaman meteoroloji idaresinin haberleri yanlış da çıkmıştır. İnsan, embriyoloji hakkında rahmin durumundan kendisini haberdar edecek araç ve gereçleri tekmil etmenin eşiğindedir. Aşağıdaki rapora dikkat etmeniz fena olmaz:

Elektronik makineyle doğumdan önce erkek veya kız cinsiyeti belirlenmektedir. Aynı makinayla çocuktaki olumsuzluklar da teşhis edilebilmektedir. Bu yeni elektronik makineyle embriyo ve onun rahimdeki durumunu ekranda izlemek mümkündür. Tahran’da bir hastanenin başhekimi ve Ebelik Yüksek Okulu dekanı Dr. Hüseyin Parsa bu haberi duyururken şöyle bir açıklama yaptı: “Bu elektronik makinanın kullanımıyla iki aylıktan itibaren çocuğun görüntüsü elektronik dalgalar vesilesiyle ekranda görüntülenebilmektedir. Öyle ki Plasenta ve fetüs başının çapının konumunu açık bir şekilde ekrandan görmek ve doğumun nasıl gerçekleşeceğini teşhis etmek mümkündür. Çocuğun görülmesi için kullanılan dalgaların çocuk için hiçbir zararı yoktur.”

Erkek veya Kız Olması

Dr. Hüseyin Parsa şöyle dedi: “İran’da yeni bir makine yapılmıştır. Onunla embriyonun içinde yüzdüğü sıvıdan bir miktar çekilerek kız veya erkek olduğu teşhis edilebilmektedir.” Doktor aynı zamanda şunu da ifade etmiştir: “Bu makine sadece çocuktaki doğuştan oluşan hastalıkları teşhis etme amacıyla kullanılmaktadır. Hastane doktorları bu makineyle doğuştan kaynaklanan hastalıkların yüzde doksan yedisini teşhis edebilmişledir. Çocuğun görüntüsünün ekranda görülmesiyle başının çapı ölçülmekte ve Plasentanın konumu belirlenmektedir. Böylece birçok zarar da önlenmiş olmaktadır.”[5]

Ancak açıklanan görüşe göre, her ne kadar meteoroloji verilerinin değişimiyle veya elektronik makinelerle rahim ve embriyonun durumundan haberdar olsa da insanın bir şekilde bu konulardan haberdar olması, zati olarak ve bilimsel veriler olmaksızın bu konulardan haberdar olmamasına engel değildir. Bu ayetin tefsirinde geçen ve bu konulardaki ilmin Allah’a has olduğunu açıklayan rivayetler senet bakımından zayıftır.[6] Bu konuda itimat edilebilecek tek şey ayeti meşhur görüşe göre tefsir eden Nehcü’l-Belağa’nın hutbesidir. İmam’ın sözü belli bir konu üzerinde olduğu için dinleyicilerden kapasitesi az olan bir kişi, İmam’ın gelecekteki olayları bilmesi konusuna tahammül edemeyerek şöyle dedi: “Gayb ilmini mi iddia ediyorsun?” İmam (a.s) onu susturabilmek için bahsettiğimiz beş şeyin inhisari olduğunu beyan etmiştir. Bu yüzden İmam’ın sözünü bir şekilde tevil etmek gerekir. Merhum Allame Meclisi (r.a) Biharu’l-Envar’da bazı ihtimalleri açıklamıştır. İlgi duyanlar o kitaba başvurabilirler.

 

- - - - - - - - - - -


[1]     A’raf, 187.

[2]     1967 tarihinde.

[3]     Fussilet, 47.

[4]     Ahzab, 63.

[5]     İttilaat, sayı. 1477.

[6]     Biharu’l-Envar, c.26, s.103-104. Bkz, Mefahimu’l-Kur’ân, s. 382.

Emir Sahiplerinin Günahsız Oluşu Emir Sahiplerinin Günahsız Oluşu

Editör: Hasan Bedel