.
.

Ehlader Araştırma Bölümü

 

 Rahmân ve rahîm Allah’ın adıyla

Hz. Mehdi (a.s) ve Hz. İsa (a.s) Allah’ın İradesiyle Yaşamaktadır

Bazı dini kurumların başındaki şahıslar Hz. Mehdi’nin ve Hz. İsa’nın geleceğini inkâr etmiş ve Hz. İsa’nın öldüğünü ileri sürmüşlerdir

Bu konuda çeşitli cevaplar verildi biz de İmamiye Şia’sı yani Ca’feriliğin bu konudaki görüşüne değinelim:   

İlk önce şu noktayı hatırlatmak gerekir ki:

Dört inanç konusu burada söz konusudur:

1. Ahir zamanda Hz. Mehdi'nin zuhur edeceği

2. Hz. İsa'nın geleceği (Gökten inişi)

3. Hz. İsa'nın diri olduğu yani ölmeden Allah'ın katına yükseldiği

4. Hz. Mehdi'nin hayatta ve gaybette olduğu

Bu konuların ilk üçü ittifak konusudur özellikle birinci ve ikinci konu. Dördüncü konu ise Şia’nın temel inançlarındandır Ehl-i Sünnet’en de Şa’rani gibi genelde arif kimseler dördüncü konuyu yani Hz. Mehdi’nin şimdi hayatta ve gaybette olduğunu kabul etmişlerdir.

Ancak burada daha çok üçüncü konu üzerinde durulduğu için biz de Kur’an ve hadis ışığından bu konuyu değerlendirelim.  

Kur’an Açısından:

Kur’an Kerim Hz. İsa’nın ölmediğini ve göğe çekildiğin beyan buyurmuştur ve Hz. İsa’nın öldürüldüğü sözünü Yahudilerin uydurma ve yalanları olduğunu açıklamış ve bu yalanın büyük bir suç olduğunu beyan etmiştir.

Onların büyük günah ve suçlarını sayarken şöyle buyurur:

فَبِمَا نَقْضِهِم مِّيثَاقَهُمْ وَ كُفْرِهِم بِايَاتِ اللَّهِ وَ قَتْلِهِمُ الْأَنبِيَاءَ بِغَيرْ حَقٍ‏ وَ قَوْلِهِمْ قُلُوبُنَا غُلْفُ بَلْ طَبَعَ اللَّهُ عَلَيهْا بِكُفْرِهِمْ فَلَا يُؤْمِنُونَ إِلَّا قَلِيلًا

وَ بِكُفْرِهِمْ وَ قَوْلِهِمْ عَلىَ‏ مَرْيَمَ بهُتَانًا عَظِيمًا

“Ahitlerini çiğnemeleri, Allah'ın ayetlerini inkâr etmeleri, haksız yere peygamberleri öldürmeleri ve “Kalplerimiz kılıflıdır.” demeleri yüzünden (onları rahmetimizden uzaklaştırdık). Gerçekte inkâr etmelerine karşılık Allah kalplerini mühürledi. Artık az bir grup dışında onlar iman etmezler.

 (Bu cezalandırma,) inkârlarından ve Meryem'e büyük bir iftira da bulunmalarındandır.”[1]

Sonra Yüce Allah buyuruyor ki onların suçlarından biri de şu yalandan ibarettir:

وَ قَوْلهمْ إنا قَتَلْنَا المْسيحَ عيسىَ ابْنَ مَرْيَمَ رَسُولَ الله وَ مَا قَتَلُوهُ وَ مَا صَلَبُوهُ وَ لَكن شُبهَ لهَمْ  وَ إن الذينَ اخْتَلَفُواْ فيه لَفى شَكٍ‏ منْهُ  مَا لهَم به منْ علْمٍ إلا اتبَاعَ الظن‏  وَ مَا قَتَلُوهُ يَقينَا  بَل رفَعَهُ اللهُ إلَيْه  وَ كاَنَ اللهُ عَزيزًا حَكيمًا.

"(Bu cezalandırma,) 'Allah'ın peygamberi Meryem oğlu İsa Mesih'i öldürdük. demelerindendir. Oysa onu öldürmediler ve asmadılar; sadece bir yanılgıya düştüler. Onun (öldürülmesi) hakkında ayrılığa düşenler şüphe içindedirler ve bununla ilgili bir bilgileri yoktur; sadece zanna uymaktalar. Kesin olarak onu öldürmediler.

Bilakis, Allah onu kendine doğru yüceltti. Allah üstündür ve hikmet sahibidir.”[2]

Görüldüğü gibi bu yalanı da yüce Allah Yahudilerin büyük suçları arasında saymıştır.

Bir Soru ve Cevabı

Soru:

Kur’an’da Allah Hz. İsa’yı “vefat ettireceğim” diye buyurmuştur vefat ettirmek; birinin canını almak olduğuna göre Yüce Allah Hz. İsa’yı öldürmüştür.

Al-i İmran 55. ayette şöyle buyurur:

«إذْ قالَ اللهُ یا عیسى‏ إنی مُتَوَفیکَ وَ رافعُکَ إلَی وَ مُطَهرُکَ منَ الذینَ کَفَرُوا وَ جاعلُ الذینَ اتبَعُوکَ فَوْقَ الذینَ کَفَرُوا إلى‏ یوْم الْقیامَة ثُم إلَی مَرْجعُکُمْ فَأَحْکُمُ بَینَکُمْ فیما کُنْتُمْ فیه تَخْتَلفُون»

“Hani Allah, "Ey İsa! Ben seni vefat ettireceğim ve kendime doğru yükselteceğim...”

Cevap:

Merhum Belaği’nin Ala’urrahman tefsirinde açıkladığı üzere vefat ölmek veya öldürmek değil, bir şeyi tam olarak almaktır. Bunun için ölüme ve veya ölüm dışında bir şeyi veya bir kimseyi alıp götürmeğe ‘vefat’ denir.  Buna göre söz konusu ayetin meali şöyledir:

“Hani Allah, "Ey İsa! Ben seni alacak ve kendime doğru yükselteceğim.”

Nitekim vefat kelimesi Kur’an-ı Kerim’in bir çok ayetinde ölüm anlamında kullanılmamıştır;

Örneğin

En’am suresi 60. Ayet-i kerimede şöyle buyurur:

وَ هُوَ الَّذي يَتَوَفَّاكُمْ بِاللَّيْلِ وَ يَعْلَمُ ما جَرَحْتُمْ بِالنَّهارِ ثُمَّ يَبْعَثُكُمْ فيهِ لِيُقْضى‏ أَجَلٌ مُسَمًّى ثُمَّ إِلَيْهِ مَرْجِعُكُمْ ثُمَّ يُنَبِّئُكُمْ بِما كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ انعام

“Geceleyin sizi vefat ettiren (alan,) gündüz kazandıklarınızı bilen, sonra belirlenmiş süre dolsun diye sizi gündüzleri uyandıran O'dur. Sonra dönüşünüz O'nadır. Sonra yapmakta olduklarınızı size bildirecektir.”

Görüldüğü gibi bu ayette gece insanın uyuması hakkında da vefat kelimesi kullanılmıştır.

Ve Zümer 42. ayette de şöyle buyurur:

“Allah, ölüm anlarında canları tam olarak alır; ölmeyen canları da uyku zamanında (alır). Ölüm emrini verdiği kimselerin canlarını tutar; diğerlerini ise belirli bir süreye kadar gönderir…”

Yine bu ayette de uyumak hakkında vefat kelimesi kullanılmıştır. Demek vefat ölüm anlamında değil; hem ölümde hem diğer türlü ruhun veya bedenin alınmasında kullanılır.

Diğer örnekler:[3]

وَ وُفيَتْ‏ كُل نَفْسٍ ما كَسَبَتْ‏- آل عمران/ 25

وَ إنما تُوَفوْنَ‏ أُجُورَكُمْ‏- آل عمران/ 185

 إنما يُوَفى‏ الصابرُونَ أَجْرَهُمْ بغَيْر حسابٍ‏- الزمر/ 10

 مَنْ كانَ يُريدُ الْحَياةَ الدنْيا وَ زينَتَها نُوَف‏ إلَيْهمْ أَعْمالَهُمْ فيها- هود/ 15

 وَ ما تُنْفقُوا منْ شَيْ‏ءٍ في سَبيل الله‏ يُوَفَ‏ إلَيْكُمْ‏- البقره/ 272

 

Lügatçiler de bu kelimenin bir şeyi almak anlamına geldiğini açıklamışlardır;

Örn. İbn-i Faris şöyle diyor:

أوْفَيْتُكَ‏ الشى‏ءَ، إذا قَضَيْتَه إياهُ‏ وافياً. و توفيْتُ‏ الشى‏ءَ و استَوْفَيْته‏؛ [إذا أخذتَه كُله‏[4]] حَتى لم تتركْ منه شيئاً. و منه يقال للميت: تَوفاه‏ الله.[5]

Aslında teveffi ve vefatı ölümde kullanmak yalnız ruhun alındığı için bir nevi mecaz sayılır ve ruhun ve bedenin birlikte alınması bu kelimenin asıl anlamına daha yakındır.

Ehl-i Beyt’ten Gelen Hadislerde Hz. İsa’nın Diri Olduğu Beyan Edilmiştir:

حَدثَنَا أَبي وَ مُحَمدُ بْنُ اَلْحَسَن‌ رَضيَ اَللهُ عَنْهُمَا قَالاَ حَدثَنَا عَبْدُ اَلله بْنُ جَعْفَرٍ اَلْحمْيَري‌ عَنْ مُحَمد بْن عيسَى عَنْ سُلَيْمَانَ بْن دَاوُدَ عَنْ أَبي بَصيرٍ قَالَ سَمعْتُ أَبَا جَعْفَرٍ عَلَيْه السلاَمُ‌ يَقُولُ‌: في صَاحب هَذَا اَلْأَمْر أَرْبَعُ سُنَنٍ منْ أَرْبَعَة أَنْبيَاءَ سُنةٌ منْ مُوسَى وَ سُنةٌ منْ عيسَى وَ سُنةٌ منْ يُوسُفَ‌ وَ سُنةٌ منْ مُحَمدٍ صَلَوَاتُ اَلله عَلَيْهم فَأَمَّا مِنْ مُوسَى فَخَائِفٌ يَتَرَقَّبُ وَ أَمَّا مِنْ يُوسُفَ فَالسِّجْنُ وَ أَمَّا مِنْ عِيسَى فَيُقَالُ لَهُ إِنَّهُ مَاتَ وَ لَمْ يَمُتْ وَ أَمَّا مِنْ مُحَمَّدٍ ص فَالسَّيْفُ.[6](

Diğer bir hadisde de şöyle buyurur:

عن محمّد بن مسلم الثقفي قال: سمعت أبا جعفر محمّد بن علي الباقر عليه السّلام يقول‏: القائم منصور بالرعب مؤيد بالنصر، تطوى له الأرض و تظهر له الكنوز و يبلغ سلطانه المشرق و المغرب، و يظهر اللّه تعالى به دينه و لو كره المشركون، فلا يبقى في الأرض خراب إلا عمّر، و ينزل روح اللّه عيسى بن مريم فيصلي خلفه‏[7]

Ehl-i Sünnet’te de nuzulu ve diri olduğu birçok hadiste yer almıştır:

Örneğin Buhari’de şöyle geçer. 

Erbain Ziyareti Duası Erbain Ziyareti Duası

Buharî, kendi Sahih'inde Hz. Peygamber'in (s.a.a) şöyle dediğini nakletmiştir:

"Meryem oğlu İsa’nın gökten indiği ve imamınızın da sizden olduğu o zaman haliniz nice olur?"[8]

Ehl-i Sünnet ve Şia’nın Büyük Âlimleri Bu konuda Ne Demişler?

İbn Hacer Askalani Şerh-i Sahih-i Buhari’de şöyle diyor;

تَواتَرَتْ الاَخبارُ باَن المَهدی منْ هذه الاُمَة وَ اَن عیسی(علیه السلام) سَینْزلُ وَ یصَلی خَلْفَهُ

Ehl-i Sünnet’in meşhur muhaddis ve müfessir ve müctehidi Şevkani de Hz. Mehdi ile ilgili hadisleri topladığı risalesinde şöyle diyor:

“Mehd-i Muntazar hakkında nakledilen hadisler mütevatirdir ve Deccal hakkında nakledilen hadisler de mütevatirdir yine İsa’nın nüzulü hakkındaki hadisler mütevatirdir. Bu risalede topladığımız hadisler zerre kadar imanı ve azıcık insafı olan kişi için yeterlidir.” [9][10]

Buna göre Hz. İsa’nın nüzulü hakkında ittifak vardır ve diri olduğu konusunda da şaz bir iki görüş dışında muhalif yoktur ve ulema Hz. İsa’nın ölmediği konusunu açıkça dile getirmiştir.

Şia’nın büyük âlimlerinden olan Ayetullah Safi de şöyle diyor:

“İsa ibn Meryem’in diri olarak göğe götürüldüğünde ve şimdiye kadar yaşadığında ve ahirezzemanda ineceğinde Müslümanlar arasında kayda değer bir ihtilaf yoktur.”

Ebu Hayyan el Endulusi ‘el-Behru’l Muhit’te Hz. İsa’nın diri olduğunun ittifak konusu olduğunu beyan etmiştir.[11]

Bir Eleştiri ve Cevabı:

Soru:

Hz. İsa eğer ölmediyse pek nasıl oldu da bütün Hristiyanlar ve Yahudiler onu öldürüldüğüne şahitlik ediyorlar? 

Cevap:

Onları kendi gördüklerine şahitlik ediyorlar ancak bu onların yanılmadığının delili olmaz çünkü Kur’an’ın açıkladığı üzere İsa’nın havarilerinden birine yüce Allah İsa’nın şeklini verdi ve Yahudiler onu İsa yerine çarmıha gerdiler. Gerçekte onların öldürdüğü İsa’ya (a.s) benzeyen kimseydi, İsa Mesih (a.s) değildi. Bunu Kur’an açıkça okuduğumuz ayetlerde beyan buyurmuştur.

Soru:

Bir insanın bu kadar uzun yaşaması nasıl mümkün olabilir?

Cevap:

Allah’ın kudretine inandıktan sonra bu konular da tereddüt etmek anlamsızdır. Allah Teâla Hz. İsa’yı nasıl babasız yarattıysa onu yaşatmaya kadirdir. Hz. Mehdi de (a.s) bunun diğer bir örneğidir.

Yüce Allah’ın iradesiyle yeryüzü hüccetsiz kalmasın diye 255 hicri yılında dünyaya gelmiş ve Allah’ın iradesiyle yaşamaktadır ancak gaybettedir. Allah istediği kimseyi yaşatmaya kadirdir. Biz bunun delillerini

“İmam Mehdi Hakikati / Tabnak” kitabımızda genişçe açıkladık.

Şöyle bir örnekle bu konuya son verelim: Bütün metallerin bir süre sonra çürümesine rağmen Allah çürümeyen bir metal yani altını da yaratmıştır. Bir metali koruyan Allah kendi velisini elbette korumaya kadirdir.

Elhamdulillah Rebbilalemin

Kum İlim Havzası
Murtaza Turabi
Temmuz / 2024 

- - - - - - - - - - -


[1] Nisa / 155 - 156

[2] Nisa / 157 - 158

[3] Al-i İmran / 25 – Al-i İmran / 185 – Zümer / 10 – Hud / 15 – Bakara / 272

[4] ( 1) التكملة من اللسان.

[5] ابن فارس، احمد بن فارس، معجم مقاييس اللغه - قم، چاپ: اول، 1404 ه.ق. ج‏6 ؛ ص129

[6] Kemalüddin / 1:52

[7] اثبات الهداة ج 5 ص 346

[8] Buharî, c.4, s.205; Camiu'l-Usul, c.11, s.47

[9] Et-Tac c.5 s.361

[10] «هذا یکفي لمن کان عنده ذرة من ایمان و قلیل من انصاف  التاج الجامع للأصول، ج 5، ص 361.

قال قاضی عياضٌ: (نُزولُ عيسى الْمَسيح وقَتْلُه الدجالَ حَق صَحيحٌ عندَ أهل السنة؛ لصَحيح الآثار الواردة في ذلك،

و قال المناوي في شرح الجامع الصغير: أجمعوا على نزول‏ عيسى‏ عليه السلام نبيا، لكنه بشريعة نبينا صلى الله عليه و سلم، و قال «السفاريني» في شرح عقيدته: نزول المسيح عيسى بن مريم ثابت بالكتاب و السنة و إجماع الأمة، و لم يخالف فيه أحد من أهل الشريعة، و إنما أنكر ذلك الفلاسفة و الملاحدة ممن لا يعتد بخلافه، و قد انعقد الإجماع على أنه ينزل و يحكم بهذه الشريعة المحمدية .

- قال أبو العَباس القُرطُبي: (قَد تَضَمنت تلكَ الأحاديثُ الْمُتَقَدمةُ أن عيسى عليه السلامُ يَنزلُ ويَقتُلُ الدجالَ، وهو مَذهَبُ أهل السنة،

[11] و قد ادّعى بعضهم صريحا إجماع الامّة على ذلك؛ كابن عطيّة الغرناطي الأندلسي في تفسيره على ما نقل عنه أبو حيّان الأندلسي أيضا في تفسيره «البحر المحيط» ، قال ابن عطيّة: و أجمعت الامّة على ما تضمّنه الحديث المتواتر من أنّ عيسى في السماء حيّ، و أنّه ينزل في آخر الزمان... الخ‌ [1] . و قال أبو حيّان نفسه في تفسيره الصغير: «النهر المارّ من البحر» المطبوع على حاشية «البحر المحيط» :

و أجمعت الامّة على أنّ عيسى عليه السلام حيّ في السماء، و سينزل إلى الأرض‌ [2]

Editör: Hasan Bedel