.
.
Hz. Resulullah (s.a.a): “İçinizden Allah’ın en çok sevmediği kimse, (insanlar arasında) laf taşıyan, kardeşlerin arasını ayıran, suçsuz insanların sürçme ve hatalarını bulmaya çalışan kimsedir.”
İnsan, her anlamda kendisi için her şeyin en güzelini ve en iyisini ister. Güzellik ve iyilik istenilen bir şeydir. Ancak güzelliği ve iyiliği istemek, ona sahip olmak bir insanın hakkı olduğu gibi bu hak diğer insanların da hakkıdır. Çünkü her insan güzelliğin, iyiliğin peşindedir ve güzel düşünmek, güzel görmek, güzele sahip olmak ve güzellikler görmek ister. Sevgi de bu güzelliklerden birisidir. İnsan, sevgi ister, sevgisini vermek ister.
İmam Ali (a.s): “Sakın Allah’ın düşmanlarını sevme ve Allah’ın dostlarından başkasına sevgi gösterme. Çünkü kim bir topluluğu severse onlarla haşrolur.”
Ama birini ya da bir şeyleri sevmek ya da sevmemenin de kuralları vardır. Huyunu, suyunu, şeklini, şemailini, iç ya da dış görünüşünü sevmek ya da sevmemek için birtakım sınırlar olmalı, kısacası tanımadan sevgi ya da sevgisizlik olmamalı. Bütün her şeyde olduğu gibi duygularda da aşırıya gitmemeli insan.
İmam Cafer Sadık (a.s): “Kalp, Allah’ın haremidir. Allah’ın hareminde Allah’tan gayrısına yer vermeyin.”
Sevgide ve nefrette yine Allah’ın belirlediği kurallar ve yöntemler vardır ve hepsi de tanımayla alakalıdır. Dostunu, düşmanını, iyiyi kötüyü bilemezsen sevemezsin ya da nefret edemezsin.
Akıllı insan, çok dost edinen insandır. Dost edinebilmek için de güzel ahlak başlı başına bir sermayedir. Dost edinemeyen insan, sürekli kusur arayan, ayıplayan, kınayan insandır ki hem kolay kolay kimseyi sevemez ve kimse de onu kolay kolay sevemez.
Sevdiğimiz biri hastalandığı zaman,
- “Allah’ın imtihanıdır” deriz.
Sevmediğimiz biri hastalandığı zaman,
- “Allah belasını verdi, azaptır bu ona” deriz.
Sevdiğimiz insanın başına bir olay/ musibet gelse,
- “Göze geldi, nazar değdi” deriz.
Sevmediğimiz insanın başına kötü bir şey gelse,
- “Hak etmişti, kötü biriydi zaten” deriz.
-Dikkatli Olmalıyız-
Hepimizin birçok ayıp ve kusuru var. Allah’ın “Settare'l u'yub / Ayıpları örten” sıfatı olmasaydı toplumda utanç içerisinde sürekli başımız önde eğilmiş şekilde dolaşırdık.
Rivayet edilir ki: Hz. İsa (a.s) ve havarileri bir köpek leşinin yanından geçiyorlardı. Havariler, “Bu köpek ne kadar da kötü kokuyor!” dediler. İsa (a.s) şöyle buyurdu: “Ne kadar da güzel dişleri var.”
Kendimizde bulunan onca kusur ve eksikliğin farkına varıp, kimsenin kusurunu aramamalı ve dedikodu yapmamalıyız.