Bismillâhirrahmânirrahîm

Yahûdîlik’de Kutsal Kitap İnancı

Yahûdî kutsal kitabına Rabbani literatürde bible kelimesinin İbrânîce karşılığı olarak ha-seferim (kitaplar) denildiği gibi sifre ha-kodeş (kutsal kitaplar) ve kitve ha-kodeş (kutsal yazılar) adı da verilmektedir. Yahûdî kutsal kitabı Tora, Neviim ve Ketuvim olmak üzere üç bölüme ayrılmaktadır.

Tora (Tevrât): Tevrât kelimesinin kökü Arap dilcilerine göre verâ fiilidir; ancak vezin kalıbıyla ilgili ihtilâf vardır. Basra ekolüne göre bu kelime fev‘ale vezninden vevrât olup, birinci vav, tâ harfine dönüşmüştür. Kûfe ekolü ise tef‘ile vezninden tevriye olduğunu ileri sürmüştür. [1] Buna karşılık bir kısım âlimler Tevrât lafzının Arapça olmadığını, Tevrât’ın İbrânîce Torah kelimesinin Arapçalaşmış şekli olduğu kanaâtindedirler.

Yahûdî geleneğinde Tevrât, öğreti, doktrin, kılavuz, teori, hüküm, kanun, din gibi anlamlar taşımaktadır. Bu kelime, Hz. Mûsâ’ya (a.s) verilen kitabın ismi olarak kullanıldığı gibi Tanah (Ahd-i Atîk), MişnaTalmud ve Rabbilere (Yahûdî din âlimi) ait bütün eserler için de kullanılmaktadır. Yahûdî geleneğine göre bu külliyat, Hz. Mûsâ’ya (a.s) Sînâ’da vahyedilmiş ve öğretilmiştir. Ancak Tevrât kelimesi Kutsal Kitap söz konusu olduğunda, Ahd-i Atîk’in ilk beş kitabını ifade etmektedir. Tevrât’ın rulo hâlindeki el yazması nüshasına Sefer Torah, kitap hâlindeki nüshasına Humaş Torah (Hamişa Humşey Torah: Esfâr-ı Hamse) denmektedir. Tevrât’ın her iki nüshası da beş kitaptan oluşmakta ve 187 bab’dan meydana gelmektedir. Bunlar vahye dayandırılan geleneksel sırasıyla İbrânîce’de Bereşit (Tekvîn = Yaratılış, 50 bab), Şemot (Huruç = Mısır’dan Çıkış, 40 bab), Vayikra (Levililer, 27 bab), Bemidbar (Sayılar, 36 bab) ve Devarim (Tesniye, 34 bab)’dır.

Tevrât’ın kitapları arasında üslûp birliği yoktur. Tekvîn ve Tesniye normal bir metin özelliği gösterirken, Çıkış, Levililer ve Sayılar vahiy üslûbu taşımaktadır. Tekvîn’de Hz. Mûsâ’dan (a.s) önceki olaylar hikâye edilmiştir. Tesniye, Hz. Mûsâ’nın (a.s) kendi tecrübesinin bir ürünü gibi kaleme alınmıştır. Hz. Mûsâ (a.s) bu kitabın 1-4. bablarında Mısır’dan çıkışlarını, geçtikleri ve konakladıkları yerleri anlatıp, önceki olayların bir özetini yapmaktadır. 5-29. bablarda İsrâîloğulları’nın uyması gereken kanunlar bildirilmekte; 30. bab ile 31. babın yarısına kadar olan kısımda İsrâîloğulları’na tavsiyelerde bulunulmaktadır. 32. Bab’da Hz. Mûsâ’nın (a.s) bir ilâhisi, 33. Bab’da bir duası yer almakta; 34. ve sonuncu bab’da vefatı ve defni anlatılmaktadır.

Sefer Torah, Yahûdîlik’te ve Yahûdî hayatında büyük kutsallığa sahiptir. Sinagog’larda mihrabın yerini tutan kutsal bölmede saklanır. Üzeri şekil ve yazılarla süslenmiş iyi cins bir kumaş kılıfla örtülüdür. Pazartesi, Perşembe, Sebt (Cumartesi) ve aybaşı ile bayram ve oruç günlerinde buradan çıkarılır ve kürsüye konularak, ehil bir okuyucu tarafından ilgili parçalar okunur. Sinagog’daki yeni yazılmış bir Sefer Torah en az üç defa hata kontrolü yapıldıktan sonra sinagog dışına çıkarılır. Sefer Torah’ın ehil yazıcılar tarafından yazılması gerekir. Hattât, Yahûdî şeriatına çok sıkı bağlı olmalıdır. Yazım işine başlamadan önce dinî kurallara göre hazırlanmış temizlenme havuzuna dalarak temizlenmeli ve niyetinin yüce Allah rızasını kazanmak olduğunu belirtmelidir. Yazım sırasında bir örnek nüsha kullanmalı; her kelimeyi, bu nüshadan okuyarak sesli şekilde telaffuz etmeli, tek bir harfi dahi kendi ezberinden yazmamalıdır. Yazı malzemesi olarak koşer kuralına uygun biçimde hazırlanmış hayvan derisi, siyah mürekkep ve kamış kullanmalıdır. Kurallara uygun yazılmayan Sefer Torah geçersiz sayılır.

Tevrât’ın cümle ve harf sayısı hakkında kesin bir rakam verilmemektedir. Talmud’a göre Tevrât 5.888 cümle ihtiva eder. Çağdaş Tevrât uzmanlarının verdiği bilgiye göre ise cümle sayısı 5.845’tir. Tevrât’ın harf sayısı hakkında verilen rakamlar 300.000 ile 400.000 arasında değişmektedir.

İslâm müfessirleri Tevrât’ın bir defada levhalar hâlinde verildiğini belirtir. [2] Tevrât’ın vahiy şekli rabbiler arasında tartışmalıdır. Rabbilerden bazıları Tevrât’ın bir defada indiğini ve bazıları ise, çeşitli zamanlarda parça parça vahyedildiğini ileri sürmüştür. Rabbilerin bu görüş ayrılıklarına rağmen Tevrât’ın bir defada Hz. Mûsâ’ya (a.s) vahyedildiği anlayışı genel Rabbani inancın esasını oluşturmuştur.

Hz. Mûsâ’nın (a.s) Tevrât’ı yazıp yazmadığı tam olarak bilinmemektedir. Tesniye’de Hz. Mûsâ’nın (a.s) Tevrât’ın sözlerini bir kitaba yazdığı ve bu kitabı ahid sandığının yanına koyması için kohenlere teslim ettiği ifade edilmektedir. Buna dayanarak Tevrât’ı Hz. Mûsâ’nın (a.s) yazdığına inanılmaktadır. 

Tevrât’ın birçok dilde tercümesi yapılmıştır. Günümüze ulaşan bazı tercümelerden en meşhurları Yunanca Septuagint ve Ârâmîce  Targum Onkelos adlı çevirisidir. Bu çevirinin Yahûdî dinî hayatında önemli bir yeri vardır. Her Cuma akşamı İbrânîce Tevrât’tan sonra bu çeviriden bir bölüm okumak gerekir. [3]

Kur’ân-ı Kerîm’de Tevrât çoğu kez İncîl’le birlikte olmak üzere yedi sûrede, on altı âyette, on sekiz defa geçmektedir. [4] Bu âyetlerden Tevrât’ın İsrâîloğulları’na indirilen bir kitap olduğu anlaşılmakla birlikte, hangi peygamber vasıtasıyla verildiği meselesi açık değildir.

Neviim (Peygamberler): Yahûdîler, kendi tasniflerinde Ahd-i Atîk’in ikinci kısmını teşkil eden Neviim’deki kitapları iki gruba ayırmakta; ilk grubu oluşturan Yeşu, Hâkimler, Birinci ve İkinci Samuel, Birinci ve İkinci Krallar kitaplarına ilk nebîler (Neviim Rişonîm); ikinci grubu oluşturan İşaya, Yeremya, Hezekiel ile on iki peygamber (Amos, Hoşea, Yoel, Obadya, Nahum, Mika, Habakuk, Hz. Yûnus (a.s), Haggay, Tsefanya, Zekeriyyâ (a.s), Malaki) kitaplarına da sonraki nebîler (Neviim Ahoronîm) demektedirler. [5]

Ketuvim (Yazılar): İlâhî ve münâcâtlar, aşk şiirleri, hikmetler ve târihler gibi yazılardan meydana gelmektedir.

İlâhî (Mezmûrlar): Mezmûrlar kitabı İbrânîce’de Tehillîm (İlâhîler) veya Sefer Tehillîm adıyla geçmektedir. Mezmûrlar kitabında 150 mezmûr vardır. İbrânîce metinde otuz dört ve Yunanca nüshada ise, on dokuz mezmûrun kime ait olduğu belli değildir. Mezmûrların bugünkü İbrânîce metinleri çoğunlukla eksik ve hatalıdır. Metinler üzerinde sık sık düzeltmeler ve yorumlar yapılmıştır. Yahûdî ve Hristiyanlar, mezmûrların mevcut hâliyle Hz. Dâvûd’a (a.s) ait olduğuna kanidirler. Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. Dâvûd’a (a.s) verildiği bildirilen Zebûr (21/Enbiyâ: 105; 4/Nisâ: 163; 17/İsrâ: 55), İslâm âlimlerine göre mezmûrlardır.

Münâcâtlar (Mersiyeler): Beş mersiyeden meydana gelen kitapta Nebukadnetsar (Buhtunnasr) tarafından Kudüs’ün ve mâbedin yıkılışı anlatılmaktadır. İbrânîce Kitâb-ı Mukaddes’te Mersiyeler, Rut ile Vâiz arasında müstakil bir kitap olarak yer alır. Mersiyeler kitabı, Yahûdîlerce, Kudüs’ün yakılışının yıl dönümü olan 9 Av’da okunmaktadır. 

Aşk şiirleri (Neşîdeler Neşîdesi): Ahd-i Atîk’in Ketuvim kısmında ve Megilloth denilen grubun başında yer alır. Sinagog’larda, Paskalya (Pesah) bayramının sekizinci günü okunur. Kitapta, iki sevgilinin karşılıklı sevgi ve aşkları tasvir edilmektedir.

Meseller: Otuz bir babdır ve hikmetin önemi, ona sahip olmanın faydaları, muaşeret kuralları, mutedil olmak, insanın yakınlarına karşı vazifeleri, ilâhî hikmet, krallara nasihatler ile çeşitli mesellerden oluşmaktadır.

Eyûb: Kırk iki babdan ibarettir. Hz. Eyüb (a.s) peygamberin hastalığı, çektiği acılar ve başından geçen diğer olaylar anlatılır.

Vâiz: On iki babdan oluşan bu kitapta Vâiz, Hz. Süleymân’a (a.s) kendi otokritiğini yaptırır. İnsanın gayretlerinin bir işe yaramadığını; her beşerî realitenin menfî yönünü ve sınırlarını da beraber taşıdığını; sonsuz zaman ile geçici anlar arasındaki zıtlığı ifade ederek hikmetin adalet ve kaderin esrarı ile olan münasebetlerini anlatır. Netice olarak da yüce Tanrı’dan korkmanın, ona itaat etmenin ve hüküm gününe hazırlanmanın zaruretini belirtir.

Rut: Septante ve Vulgate’da Hâkimler ile Birinci Samuel, İbrânîce Kitâb-ı Mukaddes’te ise Ketuvim kısmında, Megilloth içinde ve Neşîdeler Neşîdesi ile Mersiyeler arasında yer alır. Kitap, Yahûdî tarihinin Hâkimler döneminde yaşayan Moablı bir kadının hikâyesidir. Kitap Şavuot bayramında okunmaktadır.

I ve II. Târihler: Başlangıçta İbrânîce Kitâb-ı Mukaddes’te bir tek kitap hâlindeyken Grekçe tercümede ikiye ayrılmış ve İbrânîce yazma nüshalarda da aynı sistem uygulanmıştır. İbrânîce Kitâb-ı Mukaddes tasnifinde Ketuvim grubunda gösterilmiştir. Muhteva olarak tarihî kitaplardan olmasına ve Ezra-Nehemya’dan önceki dönemi anlatmasına rağmen, onlardan sonra yer almaktadır. Hristiyanların tasnifinde ise Tarihî Kitaplar içinde gösterilmiştir. Birinci ve İkinci Târihler kitapları, insanlığın yaratılışından Bâbil esareti dönüşüne kadar devam eden dönemi anlatmaktadır.

Ester: On babdır. Ester adındaki genç bir Yahûdî kızının Yahûdîleri Pers Krallığı döneminde vezir Hamân’ın katliam planından kurtarışını anlatır. Kitaptaki bazı bilgilerin tarihî gerçeklere uymadığı anlaşılmıştır.

Ezrâ ve Nehemya: Yahûdîlerin tasnifinde Ketuvim grubu içinde ve Târihler’den önce yer almaktadır. Başlangıçta bir tek kitap hâlinde iken sonradan ayrılmıştır. İbrânîce Kitâb-ı Mukaddes’te de tek bir kitap hâlindedir. Ezra ve Nehemya kitaplarında Bâbil esaretinden sonraki dönem, Bâbil’e götürülenlerin geri dönüşü, Ezra’nın şeriâtı halka okuyuşu, mâbedin yeniden inşası ve vali Nehemya’nın faâliyetleri anlatılır.

Ketuvim içindeki bu beş kitap beş rulo (megillot) adını alır. Bunlardan Neşîdeler Neşîdesi Fısıh bayramında, Rut kitabı Şavuot (haftalar) bayramında, Mersiyeler bölümü 9 Av’da (Tişa be-Av), Vâiz kitabı Sukkot (çardaklar) bayramında ve Ester kitabı Purim bayramında Sinagog’da okunmaktadır.

Kur’ân-ı Kerîm’de Yahûdîlerin kutsal kitaplarını asıl şekliyle koruyamadıkları ve onu tahrif ettikleri bildirilmiş ve bu olguyu belirtmek için tahrif [6], telbîs [7], tebdil [8], kitmân [9], nisyân [10], eyy [11] gibi kelimeler kullanılmıştır.

Yüce Allah, Hz. Mûsâ’ya (a.s) kitapsahifelernasihat ve her şeyi açıklayan levhalar vermiştir.

Yahûdîlik’de Seçilmişlik İnancı

Tevrât’ta yer alan İsrâîloğulları’nın, Tanrı’nın kutsal kavmi olarak seçildiği yolundaki bilgiye dayanan seçilmişlik iddiası Yahûdîlik’te merkezî bir ehemmiyete sahiptir. [12] Kur’ân-ı Kerîm’de Yahûdîlerin bir dönem yüce Allah tarafından seçilmiş olduğu belirtilmekte; ancak onların bunu bir imtiyaz kabul edilip, bazı kurallardan ve yaptırımlardan muâf tutulduğu anlamına gelmediği kaydedilmektedir. Onların üstün kılınmış olma inancına beş âyette değinilmekte ve bunların birinde ihtiyâr [13], diğerlerinde tafzîl [14] kavramı kullanılmaktadır. Bu âyetlerde, nimete kavuşma ve tafzîl fiilleri ardarda zikredilmektedir. Dolayısıyla üstün kılma bu nimetin bir sonucudur ve mutlak anlamda olmayıp belli şartlarla kayıtlıdır.

Kur’ân-ı Kerîm’de, Yahûdîlere verilen nimetler kitap, hüküm, peygamberliktemiz rızık, insanlık âleminde birçok kavimlere üstün kılınma [15] şeklinde açıklanmaktadır. İsrâîloğulları geçmişte birçok mûcizeyle ve hükümrânlıkla desteklenmiş; içlerinden çok sayıda peygamber çıkmış; bunlara kutsal kitap indirilmiş; böylece hiçbir kavme nasip olmayan bir ayrıcalığa kavuşmuş ve bundan dolayı diğer toplumların üstünde bir konumda yer almıştır. [16]

--------------

[1]- Tâcü’l-arûs ve Lisânü’l-Arab, v-r-y md.
[2]- el-Keşşâf, c. 2, s. 157; c. 3, s. 287; Menâhilü’l-irfân, c. 1, s. 52; el-Mîzân fî tefsîri’l-Kur’ân, c. 3, s. 9; c. 15, s. 209
[3]- TDV İslâm Ansiklopedisi,  c. 41, s. 40
[4]- 3/Âl-i İmrân: 3, 48, 50, 65, 93, 93; 5/Mâide: 43, 44, 46, 46, 66, 68, 110; 7/A’râf: 157; 9/Tevbe: 111; 48/Fetih: 29; 61/Saff: 6; 62/Cum’a: 5
[5]- TDV İslâm Ansiklopedisi,  c. 1, s. 494
[6]- 2/Bakara: 75; 5/Mâide: 41
[7]- 2/Bakara: 42; 3/Âl-i İmrân: 71
[8]- 2/Bakara: 59; 7/A’râf: 162
[9]- 2/Bakara: 146; 3/Âl-i İmrân: 187
[10]- 5/Mâide: 13; 7/A’râf: 53
[11]- 4/Nisâ: 46
[12]- Kitâb-ı Mukaddes, Tesniye, 7/6
[13]- 44/Duhân: 32
[14]- 2/Bakara: 47, 122; 7/A‘râf: 140; 45/Câsiye: 16
[15]-  45/Câsiye: 16
[16]- TDV İslâm Ansiklopedisi,  c. 43, s. 220