Her insan kendi çevresinde yaşanan olaylara, hadiselere, kişilerin tutumlarına, tavırlarına ve söylemlerine bakarak insan tiplerini çok iyi algılar. Zira etrafımızda olup bitenler bize insan tipleri hakkında ipuçlarını vermektedir. İnsan çoğu zaman gözleri ile gördüklerine inanamıyor ve hayretler içerisinde kalıyor. Gördükleri insana adeta bu kadar da olmaz dedirtiyor. İnsan hayret etse de etmese de ne yazar, hayret edilecek şeyler gözlerimizin önünde her gün olup bitiyor.

    Adam Kuran alfabesinin ilk harfi olan "Elif" harfinin düz mü yoksa yuvarlak mı olduğunu bilmiyor, ancak Kuran ve din ilimleri, ahkâm ve inanç konularında allame, filozof olduğunu iddia ediyor ve ahkâm kesiyor. Her bulunduğu ortamda bu dalda konuşmalar, açıklamalar yapıyor ve din hakkında konuşan, yazan ilim adamlarına da her fırsatta taşkınlığa, hakarete varacak seviyede muhalefet ediyor. Konu namazdan açılınca birden bakarsınız mezkûr kişi zıplamış ortaya. Konu hacdan açılınca durum yine aynıdır. Konu abdesten, gusülden açılınca değişen pek fazla bir şey yoktur. Konu oruçtan açılınca el içi büyüklüğünde takvim sayfalarına bakarak Ramazan orucunun hangi gün başladığını, Kadir gecesinin ne zaman olacağını, mübarek Ramazan bayramının hangi gün olacağını bilime, dini mercilere muhalefet olsa bile yanlışlar dolu bir girdabın içerisine girerek konuşmalar yaparlar. Konu tıptan açılınca böyleleri tabip olur. Konu madenden açılınca bunlar maden mühendisi olur. Böyleleri konuştukları zaman etraflarında olan insanlar her ne kadar da bunları dinleseler arkalarını döndükleri zaman bilime ve dini mercilere göre hareket ederler. Nitekim böylelerinin bilime ve dini mercilere aykırılık oluşturan bu konuşmaları onların kendilerini alçaltmaktan ve toplum içerisinde baş ağrısı yaratmaktan başka bir şeye yaramaz.

    Elbette böylelerinin yanında oturup bilime ve dini mercilere aykırılık oluşturacak, toplumu kin ve nefrete sürükleyecek konuşmaları dinlemeleri de inanç açısından sakıncalıdır. Ya böylelerinin yanında oturmayacaksın, oturuyorsan eğer bu tür şeyleri konuştukları zaman ya karşı koyacaksın veya kalkıp oradan ayrılacaksın. Aksi takdirde sende onun konumuna düşmüş olursun.

    Ancak çok dikkat edilirse eğer böylelerinin genelde ibadetten uzak olduklarını görmek mümkündür. Kişi namaz kılmaz, namaz kılanların namazına karışır, eleştirir. Oruç tutmaz hayır efendim bugün Ramazandır veya değildir diye açıklamalar yapar. Böyleleri için Azerilerin örfünde güzel bir tabir vardır "Nahırda (sürüde) ineği olmayan sen, neden nahıra burnunu sokarsın (karışırsın).

    Bir insan içinde olmadığı konulara müdahale ediyorsa bu kişinin cehaletini gösterir. Adam bilmiyor ancak öğrenmek de istemiyor. Üstelik dinlemiyor da. Adeta gözlerini kapamış istediği gibi savuruyor ve tek doğru benim doğrularımdır diye dayatma yapıyor. Böylelerine Müslümanlar arasında kara cahil denilir. İslami metinlerde ise böylelerine cehl-i mürekkep mikrobuna bulaşan insan denir.

    Her insan; insan, Müslüman,  olmanın verdiği duyarlılık ve sorumlulukla bu tipleri bir türlü kabullenemiyor. Böylelerini gördüğü zaman benim cinsdaşım böyle olamaz, olmamalı diye insanlığından utanıyor.

Cehl-i mürekkep mikrobuna bulaşmış kendini her konuda bilgili gören böyle bir kara cahil ile aynı havayı teneffüs etmekten ar duyuyor.

    Bu tür tiplemeler ve olaylar geçmişte olduğu gibi, bugün de gözümüzün önünde aynen yaşanıyor. Hz. Peygamber efendimizden ve Ehlibeyt imamlarından nakledilen hadisi şerifler insan çeşitlerini sıralarken bu tipleri de tarif eder ve böylelerine karşı Müslümanları uyarırlar:

"İnsan üç kısımdır: Öğreten, öğrenen, dinleyen, bunların dışında kalanda hayır yoktur." Buna benzer Ehlibeytten nakledilen başka hadislerde şöyle buyrulmuştur; "Ya öğreten ol, ya öğrenen, ya dinleyen ol, ya da bunları seven, sakın beşincisi olma, helak olursun!"

    Çünkü sevmek; birlikte olmak, kabul etmek, taraf olmak anlamına gelir. İnsan bu tür hadis-i şeriflere dikkatle bakınca, biraz olsun teselli buluyor ve rahatlıyor. Cehennemin boşuna yaratılmadığını daha iyi kavramak için böylelerinin varlığının doğal olduğunu kabulleniyor.

İnsanlar, eğitmenler istedikleri kadar uğraşınlar yinede böylelerini değiştiremezler. Zira İmtihan kanunu gereği birileri Allah'ın rızasına, cennete birileri de cehenneme müşteridirler.

Her inançlı Müslüman veya erdemli olan her insan öğretmeyen, öğrenmeyen, dinlemeyen ve bu üçünü istemeyen ve sevmeyen insanlardan uzak durmalıdır.

Çünkü bütün ilmi ve akli verilere göre böylelerinde hayır yoktur.

NOT: Allah'ın izni ile yarın (26/12/2012) Erbain ziyareti için İstanbul'dan cennetten bir parça olan Kerbela'ya doğru yola çıkacağız. Bu güne kadar şayet istemeyerek (isteyerek olması mümkün değil) birinizi kırmış, üzmüş isek hakkınızı helal ediniz.

Selam ve Dua ile…

Mehdi AKSU